Güneş Işınları ve Esen Rüzgar Boşa Gidiyor



Türkiye'de, güneş enerjisi kapasitesinden binde 1, rüzgar enerjisinden de binde 5 oranında yararlanıldığı bildirildi.

Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, enerji ihtiyacına kalıcı çözümler bulabilmek için üretimin büyük santraller yerine noktasal ölçekte ve kullanıcıya yakın bir noktada yapılmasının daha akılcı olduğunu söyledi. Enerji ihtiyacının, sürdürülebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine yönelmekle karşılanabileceğini belirten Eken, uranyum gibi yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanımına karşı olduklarını ifade etti.

Dünyanın neresinde olursa olsun nükleer enerjinin çözüm olarak kabul edilemeyeceğini savunan Eken, "Gerek nükleer enerji santralleri, gerekse büyük barajlar, yüksek miktarda enerji üretimini tek bir merkezde yapmakta ve enerji son kullanıcıya bu merkezden dağıtılmaktadır. Söz konusu büyük projeler çevreye geri dönüşsüz zararlar vermekte ve sürdürülebilir değil" dedi.

Büyük merkezlerde üretilen enerjinin kullanıcıya nakli sırasında kaçak ve kayıplar oluştuğunu, aynı zamanda verimin azaldığına dikkati çeken Eken, enerji ihtiyacına kalıcı çözümler bulabilmek için üretimlerin büyük santraller yerine noktasal ölçekte ve kullanıcıya yakın bir noktada yapılması gerektiğini savundu.

Eken, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için büyük şirketlerin lobi çalışmalarına karşı durmak gerekir. Örneğin, coğrafi konumu itibariyle yılın ortalama 200 günü güneş görülebilen Türkiye'de bu doğal enerji kaynağının kapasitesinin sadece binde 1'i kullanılıyor."

Eken, rüzgar enerjisi konusunda bazı firmalar tarafından yatırımlar yapılsa da, bunun yeterli olmadığını söyledi.

Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyelinin Avrupa ülkelerine oranla yüksek olduğunu belirten Eken, teknik kapasitesi 83 bin MV olan rüzgar enerjisinin sadece binde 5'inden yararlanılabildiğini kaydetti.

Güneş ve rüzgar santrallerinin çevre dostu olduğuna işaret eden Eken, "Türkiye'nin enerji ihtiyacının önemli bölümü bu kaynaklar kullanılarak karşılanabilir. Avrupa ülkelerinde de bu yatırımlar son yıllarda ilgi görüyor" diye konuştu.

Nükleer atıkların bertaraf edilmesi ya da yeniden işlenmesi sırasında ciddi derecede sızıntı ve kirlilik riskleri bulunduğunu ifade eden Eken, "Gerek bilimsel çalışmalar, gerekse dünyanın yaşadığı acı tecrübeler, nükleer santrallerin tehlikeli ve acımasız bir teknoloji olduğunu açıkça ortaya koymaktadır"dedi.