2005'te "Çevre"de Gelişmeler Var, 2006?

Çevre Hekimleri Derneği'nden Şahin ve Green Peace'den Dökmecibaşı 2005'te Kyoto, Ulla gemisi ve Yenilenebilir Enerji yasasının Meclisten geçmesinden memnunlar, 2006'da Meclisin sözleşmeleri onaylamasını beklerken, nükleer enerji yatırımlarına karşılar. Çevre Hekimleri Derneği'nden Dr.Ümit Şahin ile Green Peace (Yeşil Barış) Örgütünden Banu Dökmecibaşı 2005'teki "çevre"yle ilgili olumlu gelişme olarak Ulla Gemisi'deki zehirli atıkların çıkarılmasını gösteriyor.

Şahin ve Dökmecibaşı, 2006 için de öncelikle nükleer enerjiye karşı çıkarken Stockholm Sözleşmesi'nin meclisten geçmesi ve Kyoto Protokolü'nün imzalanmasını bekliyorlar.

Bianet, çevre konusundaki çalışmaları ve mücadeleleri nedeniyle Dr. Şahin ve Dökmecibaşı'ndan 2005 değerlendirmesi ve 2006 beklentilerini sordu.

Olumlu gelişmeler
Dr. Şahin Çevre Hekimleri Derneği olarak yaptıkları çalışmalar çerçevesinde önce 2005'in olumlu gelişmelerini sıraladı.

-Kyoto Protokolü'nün yürürlüğe girmesi: Kyoto Protokolü'nün 16 Şubat 2005'de yürürlüğe girmesi görece olumlu bir gelişme olmakla birlikte küresel ısınmanın durdurulması yolunda önemli bir adım atıldığını söylemek o kadar kolay değil. "Çünkü, en büyük CO2 üreticisi olan Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) sürece katılmıyor. Sürece katılan ülkeler de öngörülen emisyon indiriminin yararlılık konusunda umut vermiyor."

-Ulla Gemisi: İskenderun Körfezinde 2004'de batan Ulla gemisinin içinde bulunan ve "Krom 6" içeren atığın yapılan eylemlerin de etkisiyle çıkarılmasına karar verilmesi ve bu olayda çevrecilerin katkısı önemli. "Henüz işlemlere başlanılmamasına rağmen çevre mücadelesinin geç de olsa sonuç verdiğini görmek fena bir gelişme sayılmaz."

-Yenilenebilir enerji yasasının Mecliste kabul edilmesi: "Rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarını özendirmek için yeterli olmasa ve eksiklerle dolu olsa da en azından bu yatırımları mümkün kılması açısından bir ilk adım olarak değerlendirilmeli."

2006'nın acil tedbir gerektiren sorunları
-Hasankeyf: Ilısu ve Munzur hidroelektrik baraj projeleri iptal edilmeli.
-2B Yasası ve şehir dokusu bozan projeler: Ormanlarla ilgili 2B yasa tasarısının tamamen gündemden çıkarılması ve İstanbul'la ilgili Galataport, Dubai kuleleri, Haydarpaşa gibi kentin tarihi dokusunu bozacak projelerden vazgeçilmesi
-Nükleer enerji yatırımlarını yeniden Türkiye'nin gündemine sokmaktan derhal vazgeçilmeli.
-Kalıcı organik kirleticilerle ilgili Stockholm Konvansiyonu meclisten geçirilmeli.
-Bergama altın madeni kapatılmalı ve tüm diğer altın madeni projeleri durdurulmalı.
-Yatağan ve Afşin, Elbistan başta olmak üzere en kirletici olan kömürlü termik santralleri durdurulmalı.
-Türkiye Kyoto Protokolü'nü imzalayarak yürürlüğe sokmalı.

Dökmecibaşı: Denizleri savunalım
Genel olarak toksit maddelerle ilgili çalışan Dökmecibaşı 2005'in önemli gelişmelerini şöyle sıralıyor:

-Büyük markaların yavaş yavas üretimlerinde kullandıkları tehlikeli kimyasallara son vermeye başlaması.

"Bu konudaki Avrupa Birliği (AB) yönetmeliği aslında birkaç yıldır üzerinde çalışılan ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) yoğun bir şekilde üzerinde uğraştığı bir yönetmelik, kimyasalların denetimi, kontrolü, kayıtlandırılması, üretimi gibi çok önemli aşamalara ciddi sınırlamalar getiren bir yönetmelik. "

-Stockholm Konvansiyonu'nun ilk büyük Taraf Devletler toplantısı (ÇOP1) Uruguay'da gerçekleşti.

"Birleşmiş Milletler'in bilinen en tehlikeli kimyasallar olarak sınıflandırdığı kalıcı organik kirleticilerin kaynağında son verilmesine yönelik, Türkiye dahil 150'den fazla ülkenin imzaladığı bu uluslararası anlaşma 2004'te yürürlüğe girdi. Bu çok olumlu ama halen Meclis onayından geçmemesi üzücü."

-Ulla gemisi zehirli atıktan kurtuldu.

"Bu Türkiye'de hala ciddi bir sorun olan tehlikeli atık ticareti vakalarına çok önemli bir örnek teşkil etti ve söz konusu atığın Türkiye sınırları içinde değil, ait olduğu ülkede (İspanya'da) bertaraf edilmesi de ayrıca çok önemli.".

2006'nın acil tedbir gerektiren sorunları:

-Stockholm Konvansiyonu'nun mecliste onaylanması n geçerek onaylanması acilen gerekiyor.

"Türkiye bu anlaşmayı onaylayarak özellikle tehlikeli atıklar ve kimyasallar ile ilgili çok detaylı bir ulusal eylem planı yaparak uzun vadede atık yönetimi politikasını temiz üretim anlayışına dayandırmalı.

"Ancak bizi bekleyenin bu olduğunu söylemek çok zor ne yazık ki. Anlaşma Türkiye de onaylansa bile anlaşmanın gereklerinin gerçekleştirileceğine dair inancımız
oldukça düşük."