"Türkiye, Üç Van Gölü Kaybetti"



Türkiye, son 40 yıl içinde yaklaşık üç Van gölü büyüklüğünde sulak alanını geri dönüşü olmayacak biçimde kaybetti. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

Türkiye'de son 40 yıl içinde bir milyon 300 bin hektar sulak alanın, yani yaklaşık üç Van gölü büyüklüğünde bir alanın geri dönüşü olmayacak biçimde kaybedildiğini bildiren Demirayak, sulak alanların kurutularak tarım, sanayi ve yerleşim alanlarına dönüştürüldüğünü açıkladı. Demirayak, su kaynaklarının tarıma bağlı olarak aşırı kullanılması, kaçak avcılık, balıkçılık, evsel ve endüstriyel atıkların sulak alanlara boşaltılması yüzünden sulak alanların yok olduğunu kaydetti.

Açıklamada, Türkiye'de son 40 yıl içinde Amik, Kestel, Gavur, Suğla, Eber ve Akşehir gölleri ile Hotamış, Yarma ve Eşmekaya sazlıklarının yok olduğu ya da sulak alan işlevini yitirdiği vurgulandı. 'Dünya Sulak Alanlar Günü bu yıl kuş gribinin gölgesinde kaldı' görüşünü savunan Demirayak, ''WWF Türkiye olarak, Dünya Sulak Alanlar Günü'nde, kuş gribinin sulak alanlara etkilerine dikkati çekmek istiyoruz” dedi.

"Kuşlar, kuş gribinin sorumlusu değil kurbanı"
Genel olarak sulak alanlar hayvancılık, sazcılık, balıkçılık, tarım gibi ciddi geçim kaynakları sunmasının yanı sıra taban suyunu besleme, taşkınlardan koruma, tuzlanmayı önleme, doğal arıtıcı olma gibi yaşamsal işlevler görüyor.

Göçmen kuşların kuş gribinin sorumlusu değil, kurbanı olduğu vurgulanan açıklamada, 'kuş gribini yayıyorlar' düşüncesiyle, göçmen su kuşlarının yaşadığı sulak alanlarda katliama varacak derecede aşırı avlanmanın ya da sazlık alanları yakmanın başka tehditleri beraberinde getirebileceğine dikkat çekildi.

Vakfın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "Ülkemiz, nesli tehlike altındaki birçok kuşun üreme, beslenme ve konaklama alanıdır. Bu durum Türkiye'yi, birçok Avrupa ülkesinden ayrıcalıklı kılmaktadır.

Kuş gribine yönelik sulak alanlarda alınan önlemlerin doğa koruma açısından ele alınması gerekmektedir. Sulak alanlar, sazlıklar sürekli takip edilmeli, izlenmeli, riskli bölgeler belirlenip, önlemler önceden alınmalıdır.''