Asırlar önce seyyahlar tarafından belirlenen tarihi
İstanbul silueti geri dönülmez bir yola girmiş durumda. Eski İstanbul 3 No’lu
Koruma Kurulu Başkanı Mimar Sinan Genim’in
Ayasofya ve Sultanahmet camilerini
perspektifine oturtarak çektiği fotoğraf, Levent,
Mecidiyeköy, Taksim’deki gökdelenlerin tarihi
yapıların ardında dev gölgeler oluşturduğunu ortaya koyuyor. Yani pek çok
gezginin Marmara Denizi’nden girerken hayran oldukları o İstanbul siluetinin
yerini şimdi yeni bir görüntü almış durumda. ‘Tarihi Yarımada’ya Üsküdar Salacak
sahilinden baktığınızda sadece Zeytinburnu’nda yapılan ‘Onaltı Dokuz’
gökdelenleri siluete giriyor. Dolmabahçe Sarayı’nın üzerindeki gökdelen trafiği
de önlenemez bir noktaya gelmiş halde.
İnşaatı halen devam eden
Zorlu Grubu’nun Karayolları arazisine yaptığı gökdelenler hem
Dolmabahçe Sarayı’nın üzerinde hem de Tarihi
Yarımada’ya deniz tarafından baktığınızda heybetiyle mimari eserleri
bastırıyor. Bu yeni görüntünün gölgesi altında son günlerde kentin siluetinin
nasıl kurtulacağının tartışması yapılıyor. Son olarak Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın ‘silueti bozan binaların yıkılması talimatı verdiğini’
açıklamıştı. Fotoğrafları çeken mimar Sinan Genim ise ‘‘Hangisini yıkacaksınız?
Avrupalı seyyahlar denizden gördükleri siluete hayran kalırlardı. 2007 yılından
beri arada çıkar bu resimleri çekerim. Her geçen gün daha kötüye gidiyor” diyor.
‘İstanbul’un en etkileyici olan silüetinin Marmara’dan tekneyle gelirken görünen
silueti’ olduğunu belirten Genim şu bilgileri aktarıyor:
Kimse sesini çıkarmadı
“Tüm Batılı yazarlar 16. 17. 18. 19. yüzyıllarda istanbul’a tekneyle gelir.
Oradan gördükleri manzara Yedikule’den başlar, peşinden Sultanahmet, Ayasofya,
Topkapı Sarayı, hemen Burnu dönünce Süleymaniye’nin Haliç’e etkin silueti. Bütün
bunları görür ve yazarlar. Asıl etkileyici olan budur.” Genim “Siluete nereden
bakmalıyız” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “‘Sana bir tepeden baktım aziz
İstanbul gibi’... Herhangi bir tepeden bakıyorsun deniz kıyısından bakıyorsun.”
İstanbul’da ilk gökdeleni olan Ceylan Otel’in yapımına 1969 yılında
başlandığını, 1971’de de tamamlandığını söyleyen Genim, Hemen ardından Harbiye
Ordu Evi yapılıyor. Peşi sıra Odakule yapılıyor. Hemen hemen aynı sıralarda Etap
Tepebaşı galiba şimdi Marmara Pera oldu. Taksim’de The Marmara. O zaman kimse
sesini çıkarmıyor. Şehirin bu kadar merkezinde bu yükseltiler nedir diye?
Herkesin hoşuna gidiyor, sonra sağda solda herkes bina çıkmaya başlıyor.
Çünkü arazi pahalı. İnşaat emsalleri böyle bir bölge için yüksek. Ancak boş
alanlara insanlar yüksek binalar yapıyor, Bunları kamusallaştırmak yıkmak falan
Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesini aşan şeylerdir. Tüm dünyada da böyle bir gidiş
var, tüm şehirler yükseliyor böyle bir özlem var” diye konuşuyor. “New York’ta
da gökdelen var ama bunlar arasında 100 metre 150 metre güneşin açısını dahi
gözönünde bulunduran hesaplar yapılıyor” diyen Genim, şöyle devam ediyor: “Bizde
bakıyorsun binalar dip dibe. İstanbul’un neresinden fotoğraf çekersen arkasında
mutlaka bir rezil yapı çıkıyor. Burada kamunun devletin kabahati var. Anadolu
yakasında hiç yüksek yapı yoktu kamu başlattı. Bir tanesi Siyami Hersek, diğeri
de Acıbadem’deki Telekom binası. Sen devlet olarak yaparsan ben yaparım ama sen
yapma diyemezsin. Yok böyle bir şey biri başlarsa herkes yapar. “
Siluet Topkapı Sarayı’yla başlıyor
İstanbul’un ilk tepesinde Topkapı Sarayı bulunuyor ve siluet buradan
başlıyor. İkinci tepede Ayasofya ve Sultanahmet yer alıyor. Aşağıdan yukarıya
doğru, Topkapı Sarayı, Aya İrini, Ayasofya ve Sultanahmet Camisi yer alıyor.
Haliç’ten bakıldığında ise bu siluet içine Sultanahmet Camii yerine Süleymaniye
Camii giriyor. Dördüncü tepede ise Fatih Camii bulunuyor. Siluete Üsküdar
sahilinden ve biraz yukarıları çıkıp Salacak’tan baktığınızda ise yine aynı
sıralamayla karşılaşıyorsunuz. Ve bu kez Sultanahmet Camii yine siluete dahil
oluyor.
Seyyahları âşık ettirdi
Yanında taşıdığı defterlere gezdiği yerlerin görüntü ve krokilerini çizen
ünlü mimar Le Corbusier, İstanbul’un silueti hakkındaki düşüncelerini de
defterine yazmış. Mimarın Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Ayasofya ve
surların belirlediği silueti ana hatlarıyla gösteren bir krokisinin altında
şöyle bir not bulunuyor: “İşte sayın şehirciler, defterlerinize not ediniz:
Siluetler!” Edmondo de Amicis ise İstanbul’un kimseyi hayal kırıklığına
uğratmadığını söylüyor.