Almanya’nın Frankfurt kentinde geçtiğimiz hafta açılan Diyalog Müzesi, görme özürlülerin hissiyatını yansıtmaya çalışıyor. Kapkaranlık mekanlarda, görme engellilerin eşliğinde yapılan 1 saatlik yolculuklar, ziyaretçileri dünyaya “bir âmânın gözüyle” bakmaya davet ediyor.
Aslında müzede görecek pek bir şey yok; ancak işitilecek ve hissedilecek çok şey var. Görme özürlü rehberlerin kendilerini rahat hissettikleri karanlıkta, gözleri görenler birden aciz bir duruma düşer, ışık emici perdeler arasında beş santim ilerisini göremez, adım adım, el yordamıyla ilerleyebilmek için âmâ bir insana muhtaç kalırlar. Bir park, bir evin önü, bir cadde kavşağı, bir kahve... Titiz bir hakikat duygusuyla taklit edilen çeşitli mekan ve ortamların sadece görsel boyutu eksik. Tatlı rüzgarın saçınızı okşadığı fıskiyeli parklarda gezinirken, kendinizi birden işlek bir kavşağın ortasında bulursunuz. Müzenin girişinde elinize tutuşturulan değnekle çevreyi yoklarken rehberiniz Sandra, “Sesimi takip edin.” deyip seri ve emin adımlarla uzaklaşıyor. Aczinizi idrak etmeye çalışırken yanınızda peyda olan çelikten duvar yavaş yavaş bir araba şeklini alıyor. Dokunduğunuz nesnenin bir posta kutusu, bir telefon ahizesi, bir halı tezgahı, bir kapı veya arkadaşınızın omuzu olduğunu anlamanız onlarca saniye sürüyor. Kapkaranlık mekanda içtiğiniz kahvenin acılığı, yanınızdaki lise öğrencilerinin heyecanlı şakalaşması da özel bir tada bürünüyor.
Doğuştan gözleri görmeyen Sandra, pedagoji eğitimi aldığını ve rehberlik işini bulduğu için çok mutlu olduğunu anlatıyor. Rehber olarak köpek kullanmadığını anlatırken şu gerekçeleri sunuyor: “Köpek sorumluluk ister, bazen hastalanır, düzenli beslenmesi lazım. Ayrıca köpeğe ‘Beni bakkala götür’ diyemiyorsunuz, yolları çok iyi bilmeniz gerekir...”
Öğretmeniyle beraber müzeye gelen ortaokul öğrencisi Andreas ise, “Bu karanlığa gözüm alışamadı; ancak kalbim alıştı. Şimdi âmâ insanları daha iyi anlıyorum.” diyor. Karanlıkta geçen bir saat, on beş dakika kadar hızlı geçiyor. Bir avuç gönüllü tarafından kurulan müze yıllardan beri dünyanın dört bir tarafında düzenlenen “Karanlıkta Diyalog” sergilerinin kurumsal bir devamı. 16 sene önce Frankfurt’ta ilk sergiyi organize eden Alman dili ve edebiyatı uzmanı Dr. Andreas Heinecke, görme özürlü kişilerin toplumla kaynaşmalarını ve “görülmelerini” sağlamaya çalışıyor. Heinceke’nin on altı sene içinde on altı ülkede yüzden fazla şehirde düzenlediği sergilerin temel felsefesi aynı: Gören insanları görmeyen insanların yerine koyarak aradaki önyargıların kalkmasına katkıda bulunmak.