Havran'da Birkaç Saat...

Güney Marmara'yı Kuzey Ege'ye bağlayan Balıkesir-Edremit karayoluna "Havran Yolu" denir. Oysa Havran'a varıldığında Edremit artık 4 km'dir; hatta uzaktan denizi bile görebilirsiniz...

Buna rağmen aynı yolun neden Edremit yerine Havran'la anıldığını merak eden olmuş mudur? Bu tür "Anadolu ipuçları" na ilgiliyseniz, merakınızı ancak "şehir merkezi" ne doğru saparak giderebilirsiniz.

Çünkü karşınıza çıkacak "kent" dokusu, birbirinden zarif tarihi konaklarla bezenmiştir. Cadde ve sokaklardaki geleneksel çarşı ortamı, sizi "insancıl" Anadolu kimliğiyle tanıştırır. Koca ağaçların gölgesindeki serin kahveler, abartılmış kebaplar yerine "tencere yemekleri" yle lezzet sunan küçük lokantalar ve diğerleri...

Denebilir ki Havran, birkaç km. sonra erişilecek kıyı kuşağındaki bağrış çağrış sözde tatil yaşamıyla da "inat" laşırcasına, çoğu kentimizde yıllardır unutulan "huzur" un ağır başlı kentidir.

Kıyıdaki komşularını betonlaştıran rant yapılaşmasından uzak kaldığı için de "apartmanlaşma" ya hâlâ teslim olmuyor...

'Milletvekili' ve Fatma Hanım
Geçenlerde Edremit'teki benzeri pek kalmayan eski bir taş evin "koruma" kararına tepkileri duymuştum. Üstelik eldeki son kültür varlıklarımızdan birinin daha yok edilerek "kültür yoksunu" apartmana dönüştürülmesi için "bakanlık" a başvuran da bir "milletvekili" ymiş.

Milletin vekili bile "kimlik değerlerimiz" i savunmak yerine onlardan kurtulmanın öncülüğünü yaparsa, uygarlık bilincimizi nasıl geliştirebiliriz?

Nitekim Havran'ın yeni kaymakamı Fatih Genel de kentin en etkileyici sivil yapılarından Hocazade Konağı 'nı böylesi duyarsızlıklara karşı korumak için kültür merkezi yapıyor.

Konağın bilge gelini Fatma Özgönül Budaras 'ın, metruk binayı yaşatmaları için Kaymakamlığa vermesini gözleri dola dola anlatan Fatih Genel diyor ki: "Önce sağlık ocağı yapmamızı istedi; ama buradaki kültürel faaliyetlerin yararlarını söyleyince hemen imzasını attı..."

Bunları duyunca düşündüm. Acaba 80 yaşındaki Fatma Hanım mı; yoksa o Edremit evinin yıkılmasını isteyen milletvekili mi bu ülkeye yararlıydı?

Orman köylerine 'ev'
O gün Fatih Genel'le kısa bir kent gezisi de yaptık. Daha yaşarken "efsanevi valiler" imiz arasında yerini alan, 2003'te yitirdiğimiz Recep Yazıcıoğlu 'nun yanında staj yaptığı ne kadar da belliydi...

Havran'ın gözden ırak orman köylerindeki yoksulluğun, çoğu tek odalı evlerini içine sindiremeyen Kaymakam, görevinin daha ilk yılı dolmadan yine aynı köylüler için kolları sıvamış...

Buzdolabı vb. bir yana, tek odaları dışında mutfak, banyo, hatta tuvaletleri bile olmayanlara "yaşanılır köy evleri" yapılmasını amaçlayan "toplumsal gelişme projesi" ni başlatmış.

Kaymakamın bir başka benzer amaçlı hizmeti olan "sosyal market" uygulamasında da birkaç ay içinde yüzlerce Havranlının kullanmadıkları eşyalar yine yoksullara veriliyor.

Eski bir binada "mağaza" düzeninde sergilenen az kullanılmış eşyalar gerçek ihtiyaç sahiplerine sunuluyor. Bağışlayanlar ile bağışı kabul edenlerin birbirlerini bile tanımadıkları, örnek bir sosyal yardımlaşma gerçekleşiyor...

...Ve, Koca Seyit
Kenti gezerken, Atatürk 'ün Havran'da ağırlandığı Terzizade Konağı 'nı da gördük.

Ulu Önder, Çanakkale Savaşı'nda sırtladığı 276 kg'lık top mermisi ile Ocean Zırhlısı'nın batmasını sağlayan, 1939'da zatürreeden ölen "Havranlı Koca Seyit" i aratmış ve bulmuş. Efsanevi onbaşıyı, savaşın seyrini de değiştiren kahramanlığından ötürü bir kez daha kutlamış...

Fatih Genel diyor ki: "Yaşı 90'ı geçen kızı Ayşe Nine , babasının adını taşıyan köyünde yaşıyor. Çanakkale'deki tarih turizmine Koca Seyit'in anıtını da eklemlemek için, o büyüklüğü anımsatacak bir peyzaj projesi tasarlıyoruz..."

Evet... Balıkesir'den Ege kıyılarına doğru indiğinizde, Edremit'e varmadan kenarından geçeceğiniz Havran'a, artık zaman ayırın... Yolun adını almayı hak eden "görmüş geçirmişlik" le tanışın...