Her Şeyden Önce Çatalhöyük Vardı!

















Büyüklüğü ve içerdiği yoğun yapılaşma nedeniyle ortaya çıktığı ilk günlerden bu yana dünya arkeoloji çevrelerinin ilgi odağı olan Çatalhöyük, ilk defa Türkiye’de kapsamlı bir sergiye konu oluyor. Günümüzden yaklaşık 9000 yıl önce, belirli bir şehircilik düzeninde hiç savaşmadan yaşayan Neolitik Çağ insanlarını konu alan sergide birbirinden ilginç 288 eser yer alıyor. Topraktan Sonsuzluğa Çatalhöyük sergisi 26 Mayıs - 20 Ağustos 2006 tarihleri arasında Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi ve Sermet Çifter Salonu’nda görülebilir.

Anadolu’nun 9000 Yıllık Sakinleri Beyoğlu’nda…
Çatalhöyük kazı başkanı İngiliz arkeolog Prof. Ian Hodder’ın bilimsel kontrolünde kalabalık bir ekibin aylarca süren yoğun hazırlık çalışması sonucu ortaya çıkan ‘Topraktan Sonsuzluğa Çatalhöyük’ sergisi, gerek sergilenen eserleri, gerekse Sadık Karamustafa’nın hazırladığı özgün tasarımıyla oldukça ilgi çekici.



Çatalhöyük’teki evlere dönüştürülen müze sergi salonu, aydınlatma, seslendirme ve görüntüleriyle 9000 yıl öncesinin atmosferini ziyaretçilere yaşatıyor. Çatalhöyük’teki yaşam alanlarını gösteren kerpiç evlerle başlayan sergi, iç mekanlardan bölümler halinde kurgulanıyor.



İşlik denilen yemek pişirilen, ısınılan ocak bölümünde kap kacak ve o zamanın en belirgin objeleri olan kil topları bulunuyor. Kapısız penceresiz evlere, aynen Çatalhöyük’te olduğu gibi tavandan ahşap merdivenlerle girip çıkılıyor. Evlerin damlarında, yaşam alanlarında dolaşılabiliyor.



Hiçbir madenin bulunmadığı bölgede, Orta ve Doğu Anadolu’nun volkanik dağlarından getirilen obsidyenler (doğal cam); avlanmak için kullanılan ok, mızrak ucu başta olmak üzere hayatın her alanında kullanılan malzemeler de sergide yer alıyor. Böylelikle işlenmiş ve ham halde çok sayıda obsidyen zamanın yaşam koşulları hakkında açık bilgiler veriyor. Kadın figürleri ise 9000 yıl öncesinin kadın imgesine bir başka boyut getiriyor.



Sergide ayrıca inanç ve ritüel bölümleri yer alıyor. Bugün bile izini sürebildiğimiz sanatsal duvar resimleri, 1950 ve 1960’larda Çatalhöyük araştırma ve kazılarını ilk defa başlatan, yürüten James Mellaart’ın çizimlerinin orijinalleri ve bugünün sanatçısının duvara yapılmış uygulamaları da serginin diğer bölümleri.

Kazı Alanında Şimdi Neler Oluyor?
Sermet Çifter Salonu’nda günümüz Çatalhöyük kazısıyla ilgili bir bölüm yer alıyor. Sergi sırasında kazı çalışmalarının başlamasıyla birlikte ziyaretçiler, kazı alanında neler olup bittiğini takip etme imkânını bulabilecek.

1960’larda yaptığı kazılarla Çatalhöyük’ü keşfeden James Mellaart’ın koleksiyonunda yer alan duvar resimlerinin orijinal boyutlarındaki suluboya kopyaları yine bu salonda sergileniyor. Aynı salonda ayrıca çocuklar için oyun-eğitim atölyesi kuruldu. Atölyede çocukların yaptığı çalışmalar yerinde sergileniyor.

Sergiye Damganızı Vurun!
Çatalhöyük damga ve mühürleri, fuayede gerçekleştirilen etkinliğe ilham verdi. Müzede sergilenen on farklı damganın kopyası üretildi. Sergiyi gezenler, hazırlanan bölümde, sergi defteri gibi düşünülen duvardaki hayvan derileri üzerine mühür basıp isimlerini yazabiliyorlar. Dilerlerse mühürleri Çatalhöyüklüler’in 9000 yıl önce yaptıkları gibi dövme olarak vücutlarına basabilir ya da özel olarak hazırlanmış kartlara basıp anı olarak saklayabilirler.

Sergiyi Okuyabilirsiniz…
Çatalhöyük Araştırma Projesi Başkanı Ian Hodder’ın yanı sıra Çatalhöyük’te çalışan arkeolog ve antropologların uzmanlık alanlarında yazdıkları yazılarla bir kitap/katalog oluşturuldu. Bu çalışma hem bir araştırma kitabı, hem de orijinal buluntuların görüntüleriyle bir katalog niteliğini taşıyor. Türkçe-İngilizce yayımlanan kitabın çatısı serginin konseptiyle uyum içinde hazırlandı.

197 sayfalık kitap/katalogda, aralarında insan iskeleti, damga mühür, obsidyen alet, sepet, boncuk gibi kil, taş ya da kemik buluntuların resimlerinin yanı sıra höyüğü gösteren ve anlatan fotoğraflar, illüstrasyonlar, çizimler de yer alıyor. Topraktan Sonsuzluğa Çatalhöyük’ün bir sürprizi de 1961-1965 yılları arasında Çatalhöyük’teki ilk kazıları yapan James Mellaart’ın duvar resimlerinin birebir çizimlerinin ilk defa bu kitapta yayımlanıyor olması.