Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım
Ekren, Kredi Garanti Fonu'na daha etkili rol ve
fonksiyon vermenin, "6. Paket" ya da "Yeni
Paket" olarak adlandırılabileceğini belirterek, "Hazinemiz, 1 milyar
lirayla fona katkıda bulunacak. Meslek kuruluşlarımızı da bu fona katkıda
bulunmaya davet ediyor, talep ediyor ve istiyoruz" dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 2009-2013 çalışma
döneminin ilk meclis toplantısına katılan Ekren, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin
gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH), 741.8 milyar dolara ulaştığını
belirtti.
Küresel finansal krizin çıkış ve gelişme sürecini anlatan Ekren, dünyada
açıklanan tüm tedbir paketlerinin, o ekonomilerin kendi ulusal dinamiklerini, iç
talep ve kaynaklarını harekete geçirme odaklı olduğunu ifade etti. Ekren,
küresel finansal krizin etkilerine karşı, ekonomideki canlılığı ve performansı
artıracak, "reform ajandası"nı güçlü tutacak 5 tedbir paketini uygulamaya
koyduklarını dile getirerek, kamu yatırımlarını ve talebi artırıcı iki ana
bileşeni bulunan birinci tedbir paketinin, 11,3 milyar lira büyüklüğünde
olduğunu anlattı.
Bunun 2009'a kayan ve "ikinci paket" olarak adlandırılan kısmının ise "GAP ve
bölgesel harcamalar, SSK primi, mahalli idarelere gelir transferi, Hazine
garantilerindeki limitlerin artışı ve ücret iyileştirmelerinden" oluştuğunu
belirten Ekren, "Bunun büyüklüğü 15,8 milyar lira. Bu, 2009'un başından sonuna
kadar belli ödenekler açılarak, kullanılacak miktar" dedi.
Ekren, 3. paketin 5,6 milyar lira, 4. paketin 2 milyar 680 milyon lira, 5.
paketin 900 milyon lira toplam maliyeti bulunduğunu belirterek, "Türkiye,
küresel sistemle son yıllarda hızla entegre olduğu için dış talep ve dış fon
sorunuyla karşılaşan bir ülkedir. Bunun da etkisiyle iç talep ve iç fon sorunu
da olan bir ülkedir. Böyle bir süreç içinde yapılması gereken en doğru adım,
kredi mekanizmalarının düzgün işlemesini sağlayacak sağlıklı yapıları ve ortamı
oluşturmaktır. Kredi Garanti Fonu'nun etkinleştirilmesi de bu bağlamda
düşünülmeli" diye konuştu.
6. paket
Ekren, "6. paket diyebileceğimiz ya da yeni paket diyeceğimiz en önemli
husus, Kredi Garanti Fonu olarak adlandırdığımız, özel sektörümüzle bankalar
arasındaki kredi akışını düzenleyecek bu kuruma, yeni işlev ve daha doğru, daha
etkili rol ve fonksiyon vermektir" diyen Ekren ifadelerini kullandı.
"Hazinemiz, 1 milyar lirayla fona katkıda bulunacak. Katkının bankacılık
sektöründe oluşturacağı etki, ortalama 10 katına kadar çıkabilecek. Meslek
kuruluşlarımızı da bu fona katkıda bulunmaya davet ediyor, talep ediyor ve
istiyoruz" diyen Ekren, "Özellikle küresel finans krizinin ortaya çıkarttığı bu
tabloda, hem ABD hem Avrupa'da, özel ve kamu sektörünün çok anlamlı işbirlikleri
oluyor. Kredi Garanti Fonu da bu açıdan özel önem taşıyor. Bu düzenlemeyle bir
taraftan firmalarımıza kredi desteği sağlayacağız, diğer taraftan bankalarımızın
bilançolarının sağlıklı yapıda kalmasına katkıda bulunacağız" bilgisini
verdi.
Ekren, küresel krizin etkilerine rağmen üretim ve istihdam sağlayan reel
sektöre hak ettiği desteği vermek istediklerini ifade ederek, "Fona sağlanacak
Hazine desteğine ilişkin usul ve esaslar, fon kaynaklarının kullanım şekli,
fonun işleyiş mekanizması, bu çerçevede Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmiş
olacak. Küresel finansal krizde küresel iş birliği elbette önemlidir, ama en az
bunun kadar önemli olan, ulusal düzeydeki iş birliğidir. Bu iş birliği, krizin
etkilerini azaltmaya yardımcı olacak, tüm tarafların ortak dayanışmasını
gösterecek, dolayısıyla da en fazla ihtiyacımız olan beklentilerin hızla
düzelmesine de yardımcı olacaktır" diye konuştu.
Ekren, oda üyelerinin sorularını da yanıtladı.
Nazım Ekren, sıfır faizli KOSGEB cansuyu kredi desteği paketinden, hizmet
sektörünün de yararlanmasının programlarında yer aldığını belirterek, "Geçen yıl
24 bin KOBİ'ye 1,6 milyar liralık kaynak aktardık. Bu kaynağı, bu yıl 3 milyar
liraya çıkarmak istiyoruz" dedi.
Yeni teşvikler
Krizin etkilediği sektörleri ayırmak gerektiğini ifade eden Ekren, "Bazı
sektörlerde net ihracatçılık söz konusu. İhracat açısından krizden etkilenen
sektörlerle, uluslararası konjonktürden dolayı daha önce bu tür problemlerle
karşılaşmış sektörleri ayırmamız lazım" diye konuştu. Ekren, teşviklerle ilgili
bir soru üzerine, Bakanlar Kurulu'nda yapılacak bir sunumdan sonra Türkiye'yi
değişik bölgelere ayıracaklarını ve o bölgelerde sektörel teşvikler
vereceklerini dile getirdi.
Ekren, "Bakanlar Kurulu'nda yapacağımız bir toplantıda, Türkiye'de hangi
bölgelerde hangi sektörlerin hangi tür teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi
gerekiyor kararını vereceğiz. Teşvik sisteminin birinci ayağı bu... İkinci ayağı
da belirlediğimiz sektörlerde kalmak koşuluyla bu sistemin dışında kalan belli
bir limiti aşan yatırım yapıldığında, Türkiye'nin neresinde yatırım yaparsanız
yapın, çok cazip, farklı bir teşvikle karşı karşıya kalacaksınız. G-20
toplantısı ve Obama ziyaretinin ardından, muhtemelen Bakanlar Kurulunda bununla
ilgili karar alacağız" dedi.
"Doların rezerv para olarak durumunun ne olacağı?" sorusuna Ekren, "Bu,
küresel finans krizinden sonraki finansal imarla ilgili bir olaydır. G-20
toplantılarında tartışılacak konulardan biri de hem küresel hem ulusal bağlamda
yeni dönemde finans mimarisi ne olsun. Yükselen piyasaların, yoksul ülkelerin ve
gelişmiş ülkelerin hepsinin ihtiyaçlarını çözecek bir ortak payda için
çalışılacak" cevabını verdi.
IMF görüşmeleri
Ekren, IMF ile görüşmelerin sorulması üzerine, "Şu an Türkiye'nin içinde
bulunduğu ortama bakıldığında iki tane önemli ihtiyacımız var. Bir tanesi dış
talep, dış fon sorunudur ve ikincisi de bunun ortaya çıkardığı iç talep, iç fon
sorunudur. Her ikisi için de imkan ve kaynaklarımız çerçevesinde adım attık,
atıyoruz. IMF'nin de küresel finans krizinin çözümüne destek vermesi ve ulusal
ekonomik ihtiyaçları dikkate alması gerekir. Son görüşmelerde de bu noktaya
giden önemli adımlar atılmış oldu" cevabını verdi.
Bu dönemde reel sektörün yeniden yapılanması, rekabetin artırılması için
birlikte yeni bir sürecin başlatılması gerektiğini dile getiren Ekren, "Burada
da kamu kuruluşu olarak Rekabet Kurumu, rekabet hukukundan çok, rekabet
ekonomisi mantığıyla süreci birlikte yönetmemize yardımcı olacak"
dedi.