İkizdere Derneği Başkanı Kadem Ekşi,
yaptığı yazılı açıklamada, Doğu Karadeniz’in birçok bölgesinde
olduğu gibi Rize’de İkizdere Vadisi’nde çok
sayıda HES projesi planlandığını belirtti. Bölgenin doğal
zenginlikleri ayrıntılarıyla göz önüne alınmadan planlanan projelerin bir
kısmının inşaatlarına başlanmasıyla ortaya çeşitli sorunlar çıktığını savunan
Ekşi, şunları kaydetti:
"Günümüzde enerji Türkiye’de ve dünya genelinde en önemli, en stratejik, en
hayati meselelerin başında gelmektedir. Bir yandan enerjiyle ilgili tüm
meselelerin önemi artarken çevrenin, yeşilin, suyun ve doğanın önemi de
katlanarak artmaktadır. Yıllar öncesinin petrol ve doğal gaz üzerine kurulan
teorileri yakın zamanda su ve su kaynakları üzerinde yoğunlaşmıştır. Su
kaynaklarının bu kadar önem kazandığı günümüzde ülkemizin sürdürülebilir
kalkınma hedefleri çerçevesinde yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik
üretiminde mümkün mertebe yararlanılması planlanmaktadır. Bu çerçevede Doğu
Karadeniz vadilerinde yaklaşık 67 HES planlanmış, bunlardan bir kısmının
inşasının başlatılması ve ÇED’leriyle ilgili meselelerin kamuoyuna yansımasıyla
ortaya enerji çevre etkileşimiyle ilgili olarak önemli sosyoekonomik sorunlar
çıkmıştır."
İkizdere Deresi ve kollarının Doğu Karadeniz’de bakir kalmış
son havzalardan birisi olduğunu, bu nedenle ekolojik turizm açısından son derece
yüksek potansiyele sahip bulunduğunu bildiren Ekşi, İkizdere ilçesinin de
turistik özellikleri itibarıyla bakir sayılabilecek bir doğaya sahip olduğunu,
keşfedilmemiş nice güzellik ve özelliklere sahip bulunduğunu belirtti.
Dünyanın en önemli 200 vadisinden İkizdere Vadisi’nin bu güzelliğini,
binlerce tür bitki ve canlı türü barındırmasını yüzyıllardır gürül gürül akan
derelerine borçlu olduğunu kaydeden Ekşi, vadide küresel ısınma tartışmalarının
yaşandığı bu günlerde yapılacak baraj ve regülatör çalışmalarının yöreye
telafisi imkansız darbeler vuracağını ifade etti.
Ekşi, İkizdere Vadisi’nde planlanan 19 adet HES’in yapılması durumunda canlı
ve bitki türlerinin yaşam alanlarının daralması ve yok olmasının kaçınılmaz hale
geleceğini öne sürerek, bu durumun Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmeler nezdinde zor durumda kalmasına sebep olacağını savundu. Bu
yatırımların bölgenin ekolojik ve sosyal yapısını altüst edeceğini ileri süren
Ekşi, şunları kaydetti:
"Vadimizi baştan aşağı dolduracak olan bu 19 adet kanal tipi HES projeleri,
vadinin can damarı olan derelerin kurumasına sebep olacak ve yemyeşil olan bitki
örtüsünü de aşağıdan yukarıya doğru sarartmaya başlatacaktır. Vadinin can damarı
olan su kanallara alınacağından dereler kuruyacak, sucul yaşam sona erecek,
vadimizdeki ekolojik denge altüst olacak, balın kalitesi değişecek, yüksek
gerilim hatları vadimizi kanser vadisine dönüştürecek, ağaçların kesilmesi ve
patlatmalarla erozyon ve sel felaketleri kaçınılmaz hale gelecektir. Derenin
rejiminin değiştirilmesi, kanal tipi ve baraj tipi hidroelektrik santral
projeleri İkizdere halkı tarafından kesinlikle kabul edilmemektedir."
"Yörenin turizmini baltalayacak"
Türkiye’de ise hiçbir küresel değerle bağdaşmayan ÇED raporlarıyla
desteklenmeye çalışılmış projelerle İkizdere Vadisi’nde yapılacak hidroelektrik
santrallerin ülke ekonomisine ve bölge halkına ciddi hiçbir katkısı olmayacağını
belirten Ekşi, şunları ifade etti:
"Bu tür santral projeleri istihdam sağlamayacağı için vadi çevresindeki
köylerde yaşayan insanlara en ufak bir katkısı olmayacaktır. Bilakis sağlığa,
çevreye, canlılara zararlı olan projeler yörenin turizmini baltalayarak
insanların gelecek yıllardaki gelirlerini de ellerinden alacaktır. Yani bu 19
adet HES’in ne ülkemize ne de bölgemize ciddi bir katkısı olmayacaktır. Vadide
üretilecek elektrik enerjisinin Türkiye toplam elektrik üretimine oranı her yıl
binde iki ile binde üç oranında olacaktır. Bölgenin turizm değeri ise 10 yılda
100 kat artacaktır. Vadimizin ve yöremizin turizm yatırımlarıyla kalkınacağına
inanmaktayız. Turizm gelirlerinin ülke ekonomisine katkısının gelecek 10 yılda
santrallerden kat kat fazla olacağı kesindir."