“İmrahor’da Millet Bahçesi Ekolojik Dengeye Zarar Verir”



TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Başkent’te ekolojiyi katledecek, doğanın ve kentin dengesini bozarak vadileri yapılaşmaya açacak plan değişikliklerine karşı mücadeleye devam ediyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, İmrahor Vadisi’nde “Kanal Ankara olarak pazarlanan İmrahor Millet Bahçesi planlarını yargıya taşımıştı.

İmrahor Millet Bahçesi’ne ait 1/5000 ölçekli nazım İmar ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada bilirkişi raporu yayınlandı. Bilirkişiler, 23. İdare Mahkemesi’ne sundukları raporda, İmrahor Vadisi’nde yapılacak millet bahçesinin ekolojik dengeyi olumsuz etkileyeceğini ve doğal değerlere zarar vereceğini vurguladı.

Raporu değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bilirkişi raporu da millet bahçesi adı altında vadilerin yapılaşmaya açılmasının doğa kıyımı olacağını ortaya koymuştur. Bilirkişiler,  mahkemeye yapılaşma koşullarının vadi özelliğine, açık yeşil alan tanımına ve planlama esaslarına uygun düşmediğini belirterek, dava konusu işlemin imar mevzuatına şehircilik ve planlama esasları ile plan bütünlüğüne ve hiyerarşisine uygun olmadığı görüşünü sunmuşlardır. Mahkeme, doğal dengeye telafisi imkansız zararlar verilmeden söz konusu plan değişikliklerini acilen iptal etmelidir. İmrahor Vadisi kentin nefesidir, rant ve beton bahçeleri ile doğal dengenin alt üst edilmesine izin vermeyeceğiz. Vadiye beton dökülüp havuz yapılması da açık yeşil alan tanımı ile bağdaşmamaktadır. İmrahor Vadisi’nin, Kanal Ankara ve millet bahçesi yoluyla sermayeye peşkeş çekilmesine, ranta konu edilmesine karşı mücadeleye devam edeceğiz. Hukuku arkadan dolanılarak yapılan plan değişikliklerinin de peşini bırakmayacağız.” diye konuştu.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Plan değişikliği açık yeşil alan tanımına ve planlama esaslarına aykırıdır
Candan, bilirkişilerin raporda, millet bahçesi yapılaşma koşullarının vadi özelliğine, açık yeşil alan tanımına ve planlama esaslarına aykırılığına da dikkat çektiğini belirtti.

Candan, raporda yer alan “Dava konusu İmrahor Millet Bahçesinin konumsal olarak kent merkezinin hatta yerleşim alanlarının dışarısında, İmrahor Deresinin vadi tabanında bir konumda bulunması, herhangi bir afet anında mevzuatta zorunlu kılınan tedbirlerin alınmasına yönelik araçları içermemesi, alanın vadi tabanı olması sebebiyle planlama sürecinde hazırlanması gereken detay analiz çalışmalarının gerçekleştirilmemesi, üst ölçek plan olan 2023 Başkent Ankara nazım İmar Planının ve revizyon planın genel ilke ve stratejilerine, plan karar ve hükümlerine kararlarına aykırılık taşıması, bölgede korunması gereken doğal değerlere zarar vererek ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemesi ve uzun vadede bölgeyi bir çekim noktasına haline dönüştürülerek yoğun kullanım talebine maruz kalmasına neden olması, plan notlarıyla getirilen kullanım çeşitliliği ve yapılaşma koşullarının vadi özelliğine, açık yeşil alan tanımına ve planlama esaslarına uygun düşmemesi nedenleriyle dava konusu işlemi imar mevzuatına şehircilik ve planlama esasları ile plan bütünlüğüne ve hiyerarşisine uygun olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.” ifadelerine dikkat çekti.

Alandaki kirlenme toprak-su dengesindeki bozulma, tüm ekosistemi tehlikeye atar
Candan,  şöyle devam etti: “Raporda ayrıca İmrahor’un vadiler sistemi parçası olduğuna, buradaki yapılaşmanın hava ve su kirliliğine yol açacağına, toprak su dengesinde bozulmaya yol açacağı da, ‘Planlama alanı  Mogan-Eymir Sistemi Havzası ve Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölge sınırının bitişiğinde ve kuzeydoğusunda yer almaktadır ve bu ekolojik sistemin devamı niteliği taşımaktadır. Mogan ve Eymir Gölleri ile İmrahor Vadisi, Ankara kenti yakın çevresinde yüzey ve taban suyu varlığı açısından zengin bir ekosistem oluştururlar. Dava konusu alan göller ile jeolojik ve ekolojik açıdan bağlantılı olması nedeniyle aynı zamanda su sisteminin de parçası olan İmrahor Vadisi, Mogan-Eymir sistemi havzası, Ramsar Sözleşmesi’ne göre uluslararası öneme sahip sulak alanlardan bir olup, su kaynakları ile birlikte yüzey şekilleri, yer ve toprak yapısı, iklim ekosistemi ile bütünlük oluşturmaktadır. Göllerin bulunduğu vadi, İmrahor Vadisi ve Elmadağ Vadiler Sistemi, su rejimi dışında hava koridoru olma özellikleri nedeniyle hava kirliliği ve iklim stabilizasyonu açısından Ankara kenti için büyük önem taşımaktadır. Havza içindeki bir su rejimi, göllere akarsu ve derelere sulak ve aküfer alanlara yapılan direk müdahaleler dışında bu alanların çerçevesindeki doğal yapıya olan müdahalelerle bozulabilmektedir. Bu alan içerisinde oluşabilecek kirlenme ve toprak-su dengesindeki bozulma, tüm ekosistemi tehlikeye sokacak nitelikte olması yapılan pek çok bilimsel çalışmada ortaya konulmaktadır’ ifadeleriyle gözler önüne serilmiştir.”

Yeşil alan-park kullanımından uzaklaşılarak kısmi ticari alan yaratılmıştır
Candan, şunları kaydetti: “Millet bahçesinin rant ve betonlaşmadan ibaret olduğu da yine raporda ortaya konmuştur. Dava konusu planlar ile bu bölgenin hemen sınırında ‘millet bahçesi’ yaratılması hedeflenmektedir. Millet bahçeleri temelde açık yeşil alan kullanımının hakim olduğu kullanımlar olarak düşünülmektedir. Ancak dava konuş alanın hemen bitişiğinde bulunan bölgenin doğal karakterinin korunması ve dışardan herhangi bir müdahalenin yapılmaması gerekmektedir. Bu tür müdahaleler açık yeşil alan yaratma gayesiyle bile olsa bir yandan bölgede korunması gereken doğal değerlere zarar vererek ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkileyecek, öte yandan da uzun vadede bölgeyi bir çekim noktası haline dönüştürerek, yoğun kullanım talebine maruz kalmasına neden olacaktır. Önerilen kullanımların bir kısmı park veya rekreasyon alanlarında yer alabilecek kullanımlar değildir. Her biri başka biri sosyal altyapı kullanımı veya ticari kullanımlardır. E:0.06 veya E:0.02 yapılaşma koşulu ile getirilecek bu yapılaşmalar alanın kullanımında olumsuzluk yaratacağı gibi, her ne kadar millet bahçesi tamında olsalar da söz konusu kullanımlarda yeşil alan-park kullanımından uzaklaşılarak kısmi bir ticari ve kültürel alan yaratılmakta olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususunda bulunduğu alanın vadi özelliğine, açık yeşil tanımına ve planlama esaslarına uygun düşmediği değerlendirilmektedir.”