İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından
düzenlenen İSO 10. Sanayi Kongresi başladı. İSO Yönetim Kurulu
Başkanı Tanıl Küçük, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada,
2000'li yılların ilk 10 yılında Türkiye'nin, iki büyük ekonomik krizle
karşılaştığına değinerek, ilk kongrenin yapıldığı 2002 yılında, 2001'deki
ekonomik krizin henüz geride bırakıldığını, ilk altı kongrenin
gerçekleştirildiği 2002-2007 yılları arasında küresel ekonomide iklimin ılıman
olduğunu anlattı.
2008'de ılıman iklimin yerini
'sert rüzgarlara bıraktığını' dile getiren Küçük, ''Rüzgarların şiddeti 2009'da
en üst seviyeye çıkarken, 2010, tüm dünya ekonomisinin nispeten toparlandığı bir
yıl oldu. Türkiye ise krizden çıkışta dikkati çekici bir başarı ortaya koydu.
Ancak 2010'daki toparlanmaya rağmen küresel ekonomiye yönelik endişeler
yatışmamıştı. İkinci dip beklentisi sık sık dile getiriliyordu ve nihayet
2011'in ikinci yarısı itibarıyla, özellikle de Avrupa'daki sorunların etkisiyle,
belirsizlik bulutları ortalığı yeniden kapladı. Dolayısıyla, onuncu kongremizi
de soru işaretlerinin gölgesinde, zor bir ekonomik konjonktürde
gerçekleştiriyoruz'' diye konuştu.
Küçük,
küresel ekonomiye bakıldığında, gelecek birkaç yılın çok kolay geçmeyeceği,
halihazırda işaretlerini veren değişimlerin, dalgalanmaların, güç kaymalarının
devam edeceğinin anlaşıldığını kaydederek, şöyle devam etti:
''Karşımızdaki tablo, tarihin çözülme ve
yeniden yapılanma evrelerinden birinde olduğumuza işaret ediyor ve biliyoruz ki,
böyle değişim ve yeniden yapılanma dönemlerinin kazananları ve kaybedenleri
oluyor. Bulunduğumuz dönemeçte, önümüzdeki temel mesele, ülkemizin değişimin
kazananları arasında yer almasını sağlamaktır ki, küresel ekonominin yükselen
yıldızlarından biri olarak görülen Türkiye, potansiyeli ile bunu fazlasıyla hak
etmektedir. Kazananlar arasında yer alabilmek için, kongremizin başlığında da
ifadesini bulduğu üzere, bu fırtınalı ortamda, gelen veya gelebilecek dalgaları
iyi anlamak, doğru yönetmek ve ülkemizin geleceği için fırsata çevirebilmek
gerekiyor.''
Küresel ekonomide başarıya giden yolun, sürdürülebilir rekabet gücüne sahip
olmaktan geçtiğini vurgulayan Küçük, sürdürülebilir rekabet gücünün, içinde
bulunulan dönemi başarıyla atlatmak açısından önem taşıdığını söyledi.
Küçük, bu konuda makroekonomik düzeyde gerekli yapısal değişimi sağlamak
rekabet için en uygun ortamı yaratabilmek ve mikroekonomik düzeyin, küresel
ekonomiden gelen dalgaları karşılamaya, fikri ve fiziksel anlamda hazır olması
gerektiğini belirtti.
ARGE, teknoloji
geliştirme, inovasyon gibi, küresel rekabetin ana unsurlarının, sanayicinin
gündeminde ilk sıralarda yer aldığını ifade eden Küçük, şöyle dedi:
''Geride bıraktığımız yılları değerlendirdiğimiz zaman sanayimizin, rekabet
mücadelesi verdiği küresel sulara çok hazırlıklı ve donanımlı çıktığını
söyleyemiyoruz. Hatta sanayimizin durumunu, yüzme öğrenmek üzere derin sulara
atılan bir insanın durumuna benzetebiliriz. Zorluklara, eksiklere rağmen
sanayimiz, bir şekilde su üstünde kalmayı ve hatta yüzmeyi başarmıştır. Bundan
sonrası için hedefimiz artık, sanayimizi, çok daha uzun mesafeler kat edebilen,
tekniği güçlü, kondisyon sahibi bir yüzücüye dönüştürmek olmalıdır. Türk
sanayicisinde bu istek ve irade fazlasıyla vardır. İşte tam bu noktada
beklentimiz, hükümetimizin, sanayimizin mücadelesine daha fazla destek
verebilmesidir. Sanayimizi, sürdürülebilir rekabet gücü hedefine yaklaştıracak
adımların süratle atılması, içinde bulunduğumuz kritik dönemde her zamankinden
daha önemli hale gelmiştir. İnanıyoruz ki, kamu ve özel sektör işbirliği ile
Türkiye küresel ekonomideki bu sıkıntılı dönemi de başarıyla aşacak ve değişimin
kazananları arasında yer alacaktır.''
''Bilim ve teknoloji, ülkenin uluslararası konumunu ve geleceğini
belirler''
İSO Meclis Başkanı
Erdal Bahçıvan da, geleceği tahmin etmenin en kolay yolunun,
onu şekillendirmekten geçtiğini kaydederek, sanayileşmenin temelinin, bilgi
üretebilmekten geçtiğine işaret etti. Teknoloji transferi ile kalkınma ve
sanayileşmenin olamayacağını belirten Bahçıvan, Türkiye'nin kendi teknolojisini
kendisi üretip, sanayileşme ile ulusal ekonomiye katkı sağlaması gerektiğini
kaydetti. Bahçıvan, bilim ve teknolojinin, toplumun bütün kesimlerini yakından
ilgilendirdiğine değinerek, bilim ve teknolojinin ülke sanayisinin yanı sıra
ülkenin uluslararası arenadaki konum ve geleceğini belirleyeceğini söyledi.