İSO: Artık İstanbul'daki Sanayici de Zor Durumda



İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, krizle birlikte, artık İstanbul’daki sanayicinin de çok zor durumda olduğunu ve teşvike ihtiyaç duyduğunu bildirdi. Küçük, İSO’nun mayıs ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, son verilere göre, sektörel bazda istihdamda en büyük kaybın, yine sanayide olduğunu belirtip, “Sanayi istihdamı, bir yıl içinde 354 bin kişi, yani, yüzde 8 azalmıştır”diye konuştu.

Sanayi üretiminin, ocak ayında yüzde 21,3, şubatta yüzde 23,8,  mart ayında yüzde 20,9 küçüldüğünü anımsatan Küçük, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Normal şartlarda, yüzde 20,9 çok yüksek bir küçülme oranıdır. Ama, adeta uçurumdan aşağı son sürat düştüğümüz koşullarda, bu oranı ehven-i şer olarak karşıladık. Üretimdeki düşüşte dibin görüldüğünü, olumsuz gidişin artık hız kestiğini düşünmeye başladık. Ümit verici bir diğer gelişme, ufak da olsa, kapasite kullanımının artmış olmasıdır. Bu kıpırdanma hükümetin krize karşı aldığı tedbirlerin, kısmen netice verdiğinin göstergesi olarak da kabul edilebilir.”

Küçük, Merkez Bankası faiz indirimlerinin risk primi yüksekliği gerekçesiyle reel sektörün kredi maliyetlerine yansımadığını, kredilerde hâlâ yüzde 20-25’ler civarında faiz oranları söz konusu olduğunu da dile getirdi.

İstanbul’da teşvik istiyor

Küçük, yeni teşvik yasası çalışmalarına değinirken de, “Teşvik sisteminin bölgeler arası dengesizlikleri giderecek tarzda dizayn edilmesi gerektiği muhakkaktır. Ancak bugün krizle birlikte, artık İstanbul’daki sanayici de çok zor durumdadır ve teşvike ihtiyaç duymaktadır. Yeni teşvik sistemi oluşturulurken, yerli girdi kullanımı ve katma değer potansiyeli yüksek sektörlerin ve de gelişmiş bölgelerdeki sanayicilerin de teşvik edilmesine dikkat edildiğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.

İSO Meclis Üyesi Süleyman Orakçıoğlu da asgari ücretle çalışan bir kişiye 10 ayda yüzde 10 prim desteği verilmesi halinde bunun devlete maliyetinin 815 lira, bu kişinin işsiz kalması durumunda ise devletin gelir kaybının 6 bin 771 lira olduğunu ileri sürdü.

Oktay Duran ise “Üretim yapan, fatura kesen, vergi veren bizleriz, krizi yaşayan bizleriz. Kurumlar Vergisi gibi tahsil etmediğimiz faturanın parasını 2-3 ay sonra ödersek, her halde kurumlarımız biraz nefes alır” dedi.