Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Semih Tezcan, İstanbul’u beklenen şiddetli bir
depreme hazır hale getirebilmek için yapılması gerekenlerin yapılmadığını
belirterek, “İstanbul bir depreme kesinlikle hazır değildir” dedi. İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dahil, en üst düzey
kamu yöneticilerinin İstanbul’da kamu binalarının peyderpey güçlendirildiği
izlenimini vererek, gerçek dışı bir toz pembe tablo çizdiklerini ve “Özel
yapıları da sahipleri güçlendirsin” diyerek işin içinden sıyrıldıklarını savunan
Tezcan, acı tabloyu şöyle ortaya koydu:
“İstanbul’da 1 milyon bina var, sadece yüzde 1’i güçlendirildi. 3 bin okul
var, sadece 250’si güçlendirildi. 635 kamu hastanesi var, sadece 10’u
güçlendirildi. 128 öğrenci yurdu var, sadece 1’i güçlendirildi. Bu acı tablo
sadece İstanbul için mi geçerli? Ne yazık ki, birinci derecede deprem kuşağında
olan tüm illerimiz aynı feci durumda...”
Öncelikli olarak yapılacak işin göçer nitelikli binaların bulup çıkarılması
gerektiğini anlatan Tezcan, “Göçer nitelikli binaları ya güçlendirmeli veya
iskândan arındırmalıyız. Başbakanlık istatistiklerine göre, İstanbul’da göçer
nitelikli binaların oranı yüzde 4’ü geçmez. Eğer binaları tarayarak deprem
yönetmeliğine göre, güvensiz olanlarını değil, göçer nitelikli olanlarını bulup
fişleyebilirsek, pratik olarak İstanbul’da şiddetli bir depremde can kaybı sıfır
olur ve kimsenin burnu bile kanamaz” dedi.
‘Bina başına 600 TL yeterli’
Tüm İstanbul’u taramak ve göçer nitelikli olanları bulup çıkarmanın çok az
zamanda ve çok az bir finansman ile, bina başına yaklaşık 600 TL ile
gerçekleştirilebileceğini kaydeden Tezcan, şöyle konuştu:
“Birinci ve ikinci derecede deprem bölgelerinde bulunan tüm illerimiz için en
akılcı çözüm, sadece kat kat üstüne yıkılma riski taşıyan binaları bulup
çıkarmaktır. Göçme riski bulunduğu belirlenen bir binanın sahibine iki veya üç
yıl gibi bir süre verilerek, bu süre içinde binasını ya yıkıp yeniden inşa
etmesi veya binasını iyice güçlendirmesi istenir. Bu süre sonunda gerekeni
yapmayanların binaları, İmar Kanunu’nun ilgili hükümlerine uyularak, polis
marifeti ile iskândan arındırılır. Göçme riski bulunmayan binaların sahiplerine,
binalarının risk taşımadığını gösteren bir kalite belgesi verilir. Böylece, o
binada oturanlar deprem stresini üzerlerinden atmış olurlar.”