İngiltere'de yayınlanan Monocle dergisi
dünyanın en yaşanabilir 20 şehrini belirledi. İlk sırada
Kopenhag var... Kopenhag yaşam kalitesi ve zirvede olan tasarım
merkezi olma özelliğiyle birinci seçildi. Aynı araştırmada
Paris en iyi küresel şehir, Madrid iş dünyası
açısından en iyi şehir, Berlin ise en iyi kültür şehri seçildi.
Doğrusu dünyanın ilk 20 şehri sıralamasını kime sorsanız aşağı yukarı aynı
isimleri sayar. Bunda şaşılacak bir şey yok.
Peki, dünyadaki trendi hızla yükselen bizim İstanbul, bu
sıralamada nerede? İlk 20'de olmadığını biliyoruz. Birkaç yıl önce yapılan bir
araştırmada İstanbul dünya kentleri arasında 104'üncü sırada yer almıştı. Nedeni
de çok açık. İstanbul'da hala ulaşım ve altyapı önemli bir sorun, hala bir imar
planı yok, hala tarihi yapılara evrensel ölçülerde sahip çıkılamıyor. Ve daha
önemlisi İstanbul yaşanabilir kentler standardına kavuşmuş değil.
Tabii bu gerçeğe rağmen son yıllarda İstanbul'da önemli gelişmelere imza
atıldığını da görmek gerek. İstanbul'da iyi şeyler de oluyor ama hala bürokratik
yapının tutsağıyız. Bunun en somut örneğini son üç yıldır işadamı İnan
Kıraç yaşıyor.
Şenol Çark isimli bir okuyucu şöyle diyor: "Sayın Övür, Tepebaşı'nda TRT'nin
çirkin bir binası var. Suna ve İnan Kıraç Vakfı oraya projesi ve parası hazır
çağdaş bir kültür merkezi yapmak istiyor. TRT problem çıkarıyormuş. Sayın
Topbaş'a sorar mısınız? Bu sorunu çözemiyorsanız biz size nasıl inanalım?"
Gerçekten şaşırtan bir durum. Suna ve İnan Kıraç Vakfı üç yıl önce İstanbul
Beyoğlu Tepebaşı'ndaki eski TÜYAP Fuarı'nın olduğu yere, bir kültür kompleksi
yaptırmak için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş'a başvurdu. Başkanın olumlu cevabı üzerine de Vakıf harekete
geçti ve İspanya'nın Bilbao kentindeki Guggenheim Müzesi'ni yapan dünyaca ünlü
mimar Frank Gehry ile anlaşma yapıldı. Amaç, İstanbul'a dünya
çapında bir eser kazandırmaktı. Ancak, kompleksin yapılacağı alanın bir
bölümünde TRT binası vardı ve onun da bu alana katılması gerekiyordu. Olmadı,
tam üç yıldır bu sorun aşılamadı.
İnan Kıraç da birkaç gün önce Kanal D Haber'de veryansın ederek, "Ben bu
işten bıktım" diyordu. Bu isyan, İstanbul'un neden dünyanın ilk 20 kenti
arasında yer almadığının da cevabı aslında. Yaklaşık 150 milyon dolar harcayarak
İstanbul'a içinde konser ve tiyatro salonları, camdan kuleleri, sergi salonları,
restoranları olan bir mekan kazandırmak isteyeceksiniz ama karşınıza TRT ve
bürokrasi engeli çıkacak... Olacak iş değil. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş ve TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahin'in bu konuda söyleyecek sözleri olmalı. Merakla bekliyorum...
Yerel yöneticilerin başucu kitabı!
Şehirlerin öne çıktığı küresel bir dönem yaşıyoruz. Bu küresel çağda dünya
küçülürken, şehirler giderek büyüyor ve şehirlerin yönetimi çok daha önemli hale
geliyor. Bu da ister istemez geçmişle gelecek arasında bağı zorunlu kılıyor.
Çünkü binlerce yıllık birikimle şekilleniyor şehirler... Bu gerçekten yola çıkan
Türk Dünyası Belediyeler Birliği ilginç bir kitaba imza attı:
"Selçuklu'dan Cumhuriyet'e Şehir Yönetimi"...
Kitapta çok sayıda bilim adamının Osmanlı öncesi, Osmanlı dönemi ve
Cumhuriyet döneminde, şehirlerimizin nasıl yönetildiğine dair geniş
araştırmaları yer alıyor. Doğrusu yerel yöneticilerimizin okumayla arası pek
parlak değil ama yine de bir şehirde iz bırakmak isteyen her yöneticinin
başucunda bulundurulması gereken bir kitap.
Çünkü kitabın sunuş yazısını kaleme alan Pendik Belediye Başkanı Erol
Kaya'nın da söylediği gibi; "Tarihsel süreçte farklı dönemlere ait
fiziksel, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal izleri bugüne taşıyarak
şekillenen şehirler, demokratik yönetim tarzının ortaya çıkmasında ve
özümlenmesinde tartışmasız öneme sahiptir."