Sanat Sonunda Halka İndi

‘Sanat sokağa indi’... Bu cümle, pek çok kimseye sıradan gelebilir. Ancak, yaklaşık 150 yıldır “Sanat, sanat için midir, toplum için midir?” tartışmasının yapıldığı topraklarda, sanatçıların halkı dikkate alması önemli bir gelişme olsa gerek.

Çok su götüren bu tartışmada, bugün gelinen nokta, sanat yaparken geniş halk kitlelerini ve toplumun beğenisini dikkate almayan anlayışın yumuşadığını, bu anlayıştaki katılığın yavaş yavaş törpülendiğini gösteriyor. Bir ahi sözü olan “Marifet iltifata tabidir” yeniden kıymete binmiş olacak ki İstanbul’un alışık olmadığımız pek çok mekanı ve sokağı bugünlerde sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Öyle ki “Sanat Akmerkez’de”, “Sanat Sokakta” sloganlarıyla hazırlanan sergiler, yine 9. Uluslararası İstanbul Bienali sergi mekanlarının mahalle aralarına dağılmasıyla halkın ayağına kadar geldi.

Günde yaklaşık 50 bin kişinin alış-veriş için gezdiği Akmerkez’de bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Sanat Akmerkez’de” sergisinde, Ferruh Başağa, İlhan Berk, Adnan Çoker, Özdemir Altan, Burhan Doğançay, Leyla Belli, Ali Atmaca, Bedri Baykam, Mehmet Aksoy ve Hüsamettin Koçan gibi ustaların eserleri sergileniyor. İstanbul’un gözde alış veriş merkezinin vitrinlerinde ünlü ‘markaları’ değil de usta ressamların resimlerini görenler, heykellere rastlayanlar, önceleri buna pek anlam veremeseler de yavaş yavaş bu duruma alışmış gözüküyor. Bugüne kadar görmedikleri eserlerin kime ait olduğunu, ne ifade ettiğini ve niçin buralara asıldığını soranlar da yok değil. Ama genel anlamda İstanbul sosyetesinin uğrak yeri Akmerkez’in yeni işlevinden müdavimleri de memnun.

Günde iki milyon insan görüyor

Bu yıl ikincisi düzenlenen “İstanbul Yaya Sergileri”, sanatın halkın içine indiği sergilerden biri. İlki geçtiğimiz yıl Teşvikiye sokaklarında düzenlenen ve 20 sanatçının tasarladığı eserlerden oluşan sergi, bu yıl Karaköy-Tünel arasındaki sokaklara, metruk binalara, çanak antenlere, su borularına ve elektrik direklerine sanatı yerleştirdi. Sergi alanı, Tünel Meydanı’ndan Karaköy’e iniyor. Karaköy İskelesi, Perşembe Pazarı, Karaköy Meydanı ve Haliç Parkı’nda yoğunlaşan etkinlik, tarihî semt için de yeni önermeler içeriyor. Günde 2 milyon insanın gelip geçtiği sokakların çehresi sanatla değişiyor. Karaköy’deki otoparka asılan “Bu da geçer ya hu” ve Haliç Parkı’ndaki “Gel keyfim gel” yazısıyla kırmızı merdivenleriyle tarihî semtin yeni yüzünü semt sakinleri anlamaya, yorumlamaya çalışıyor.

Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Uluslararası İstanbul Bienali de ‘Bienal Yolda..’ sloganıyla alışılmışın dışında mekanlar seçti kendine. Bildik mekanların yanı sıra şehrin farklı mekanlarına gerçekleştirdiği etkinliklerle güncel sanatı sokağa taşıran Bianel’de Varşovalı sanatçı Pawel Altmamer, ‘Ay’ adlı projesinde ayın görüntüsünü şehrin merkezine getiriyor. İsteyenler The Marmara Pera Oteli’nin çatısına yerleştirilen büyük ekranda bu görüntüleri izleyebiliyor. Yine bienal sanatçıları Galata ve Beyoğlu’nda binaların duvarlarına sprey boya ve tebeşirle resim yaptı. Dükkan vitrinleri bu sanatçıların eserleriyle donatıldı. ‘Basamağa dikkat’ projesinde ise Galata’dan Beyoğlu’na inenlerin yollarını, sanatsal ışıklar aydınlatıyor. Sponsorların, küratörlerin yeni sergi mekanları, hem sanatçıların emeklerinin zayi olmaması hem de halkın sanatı tanıması ve sanata daha yakın durması için önemli bir buluş olarak nitelendiriliyor.

“Kitlelerle sanatı belli noktalarda mutlaka buluşturmamız gerekiyor” diyen ressam Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, alışveriş merkezlerinde, sokaklarda açılan sergileri önemsiyor. “Müthiş bir hızla dönüşüm yaşanıyor, insanlar sahici kültürel değerlerini yitiriyor. Yerine çağdaş değerler de koyamıyor. Sanatı kitlelerin bulunduğu ortamlara götürmek sanatçının görevidir.” şeklinde konuşan Koçan, sanatçıların bu davranışı bazı çevrelerce eleştirilse de açılan bu kapıdan devam etmelerinden yana.

Uzun yıllardır Paris’te yaşayan ve resimleri Akmerkez’de sergilenen ressam Ali Atmaca, “Bu etkinlikle sanat zorla insanın ayağına götürülüyor. Bu gibi etkinlikler çok işe yarıyor, insanlar sanata açık hale geliyor, inatları kırılıyor. Sanatçıların bu tür organizasyonlara destek olması gerekir.” diyor. Gazeteci yazar Doğan Hızlan ise sanatın halka inmesinin, sanatın yaygınlık kazanması açısından yararlı olduğuna inanıyor. “Sergi gezmeyenler, resmin heykelin, seramiğin iyi örneklerini görmeyenler bunlarla nasıl tanışacak?” diye soran Hızlan, insanların vitrinlerde gördükleri resimleri, heykelleri unutmayacaklarını ve bir gün mutlaka bunları görmek için müzelere, sergi salonlarına gideceklerini düşünüyor.