İstanbul'da Bir Sürrealist: Salvador Dali



Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Gala-Salvador Dalí Vakfı'nın işbirliğiyle ve Akbank'ın sponsorluğunda, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından, sürrealizm akımının temsilcisi Salvador Dalí'yi ağırlamaya devam ediyor.

Salvador Dalí'nin kapsamlı bir retrospektifi niteliğini taşıyacak sergide; yağlıboya tablolar, çizimler ve grafiklerden oluşan 270 eserin yanı sıra, el yazmaları, fotoğraflar ve çeşitli dokümanlar yer alacak. Gala-Salvador Dalí Vakfı koleksiyonuna ait eserlerle, vakıf dışında gerçekleştirilen en büyük geçici sergi olma özelliğini taşıyacak sergi, 20 Eylül 2008 - 01 Şubat 2009 tarihleri arasında izlenebilecek.

Serginin küratörü Montse Aguer Teixidor, İstanbulluların Salvador Dalí'yi ve onun olağanüstü sürreel dünyasını sergi sayesinde daha yakından tanıyacak olmasının altını çiziyor: "Sergi, eşsiz, yenilikçi, yetenekli ve farklı bir sanatçı olan Salvador Dalí'yi, ilk kez İstanbullularla buluşturacak. Bu evrensel ve provokatif sanatçının düşüncelerini, saplantılarını, ikonografisini ve olağanüstü sürreel dünyasını herkesin anlayabilmesini, daha yakından tanımasını sağlamayı amaçlıyoruz."

Radikal Yazarı Ahu Antmen Dali hakkında şöyle diyor:

"20. yüzyılın dahi ressamını yazdı: Ünlü Gerçeküstücü, İspanyol ressam Dali’nin Gerçeküstücülerle arasındaki en önemli fark, kendi deyimiyle, ‘kendisinin Gerçeküstücü olması’ydı. Bir deliyle arasındaki en önemli fark ise, kendi teşhisini kendi koyan Dali’ye göre, ‘kendisinin deli olmamasıydı’. Ama hiç kuşkusuz biraz kaçıktı Salvador Dali; tabii kaçığı biraz da oynuyordu. 20. yüzyılın endüstri, teknoloji, kentleşme derken tüm hızı ve tozuyla getirdiği ‘modern hayat’ın başlıca göstergelerden biri kitle kültürüyse, kitle kültürünün de belli başlı göstergelerinden biri özellikle müzik ve sinema gibi kitlesel sanat dallarında, ama zaman zaman da daha az izlenir olan resim, heykel gibi alanlarda görülen yeni bir sanatçı tipiydi: Sansasyona meyilli, skandal çıkarmaya müsait, sanatı kadar ‘sanatçı kimliği’yle de tanınan, deyim yerindeyse ‘şanıyla yürüyen’ bir tipti bu. ....

Sansasyonel davranışlarıyla Gerçeküstücülerin dünya çapında tanınmasında etkili olan Dali, 1930’lu yıllarda Londra’da gerçekleştirilen bir konferansa dalgıç kıyafetiyle gelmek gibi deliliklerin yanı sıra genellikle travestilerden oluşan ekürisiyle gittiği sosyal ortamlarda skandal çıkarmak, Paul Eluard’ın karısı Gala’yı ‘çalmak’ ve ona ölene kadar hayatta ve sanatta dindarca tapınmak ya da faşizme meyleden siyasi duruşu ve Franco destekçiliği gibi birçok nedenle 20. yüzyılın en kendine has, en sıradışı sanatçılarından biri olarak tarihe geçti. "