Resmi verilere göre 53 binden fazla yurttaşın hayatını kaybettiği, on bir ili etkileyen ve yaraları hala sarılamayan deprem felaketini ülke tarihinin en büyük travmalarından biri olarak nitelendiren İBB Şehircilik Grubu Başkanı Ali Kurt, yıkımın en ağar olduğu Hatay’daki tabloya ilişkin “Hatay bir depremin bir kenti ihmaller sonucu nasıl yok edebileceğinin en acı örneklerinden biri. Türkiye’de yapılaşma ve imar konusunda yetkili olan herkesin ve kendini bu alanda yetiştiren gençlerin o bölgeyi bir defa da olsa görmesini zorunlu hale getirmek lazım.” dedi.
Cumhuriyet’ten Engin Deniz İpek’in haberine göre; depremler sonrasında kentlerdeki yardım ve yeniden inşa süreçlerine değinen Kurt, merkezi yönetimin yürütülen çalışmalarda konteyner kent ve yeni konutları önceleyen bir yaklaşım benimsediğini ancak İBB’nin deprem bölgesinde “geçici yaşam alanları” geliştirmeye yönelik daha bütüncül bir anlayışı öne çıkartmaya odaklandığını söyledi.
Yaşanan felakette yapı stoklarının kalitesiyle birlikte yapılaşmaya elverişliliğe dikkat çeken Kurt, “En yoğun yapılaşmalar, sıvılaşmanın en çok olduğu alanlara yapılmış. Dağ yamaçlarında hiç yıkım yok ancak ovada olan yerler tamamen yok olmuş. Bu çağda, bu tecrübeyle çok daha uygun adımlar atılabilirdi. 2 yılda 200 bin konut inşa etmek muazzam bir iş, bir anlamda sahip olduğumuz gücü de gösteriyor ama bu gücü doğru kullanmıyoruz. Madem bu kadar gücümüz var, neden depremi bekledik?” dedi.
İstanbul’da 2000 yılı öncesine ait her yapı potansiyel riskli
Marmara’da beklenen depreme dair konuşan Kurt, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “İstanbul’da 1,5 milyonu yüksek risk altında, her an yıkılabilecek 600 bin ev var” açıklamasını değerlendirdi.
Riskli yapı konusunda rakamların anlatım farklılığı sebebiyle birbirinden ayrı çıkabildiğini söyleyen Kurt, “Aslında herkes aynı şeyi söylemeye çalışıyor ama anlatım teknikleri farklı. Bize bugüne kadar riskli bina taramaları için 160 bin başvuru yapıldı ancak yalnızca 35 bin bina sahibi yetkilileri tarama için içeri aldı. İnsanlar korkuyor ve son dönemde büyük değişiklik gösterse de ilçe belediyeleri bu konuda tam bir işbirliğine yanaşmıyor. İBB’nin strateji belgesine göre de 200 bin yapının acil dönüşmesi gerekiyor. Başka bir biçimde de İstanbul’daki yapı stokunun yüzde 70’i riskli konumda. Ancak burada en önemli durum, bu sayıyı tam bilebilmek için tüm yapıların bir an önce taranması.” ifadelerini kullandı.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.