İşte İklim Ödevimiz



Paris İklim Zirvesi olarak bilinen 21. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP21), 195 ülkenin desteği ile imzalanan anlaşmanın en önemli hedefi, iklim değişikliğini 2100’de sanayi öncesi döneme göre 1.5-2 derece arasında sınırlandırmak. Bu başarılabilir mi? Anlaşmanın artı ve eksileri neler? Hürriyet'ten Merve Erdil'in haberine göre, bu soruların yanıtlarını Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin ve İPM Araştırmacısı Ethemcan Turhan verdi. Türkiye, 2030 yılı itibarıyla 1 milyar 175 milyon ton olarak öngörülen toplam sera gazı emisyonlarını, yüzde 21’lik azaltımla 929 milyon ton olacağını taahhüt etti. Anlaşma sonrası Türkiye’nin ev ödevinin ne olduğunu konusunda Şahin, “Türkiye’nin 2018’e kadar ciddi bilimsel çalışmalarla ulusal katkı niyet hedefini (INDC) revize etmesi, 2020’ye kadar bütün yeni kömür yatırımlarını askıya alması ve fosil yakıt teşviklerini sonlandırması gerekiyor” yanıtını verdi. Turhan ise Türkiye’nin ciddi bir düşük-karbonlu kalkınma stratejisi belirleyerek, kömürden uzaklaşması gerektiğini söyledi.

Dönüm noktası

“COP21’den İzlenimler” başlıklı panelde konuşan Şahin, Paris Anlaşması’nın çok büyük bir başarı olarak sunulmasının biraz yanıltıcı olduğunu dile getirerek, “Çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kabul etmek lazım. Çünkü Kopenhag’daki düğüm çözüldü. Paris’ten yeni bir anlaşma çıkmış olması, Kyoto Protokolü’nden 2020’den itibaren de olsa kurtulmuş olmamız bakımından sevindirici. Kyoto’da bir sıcaklık hedefi yoktu. Bu sefer elimizde 2 derece hatta mümkün olursa 1.5 derece denilen hedef var. Paris Anlaşması ile iklim inkarcılığı çizgisi çöktü. Elimizde ilk defa 195 ülkenin tamamını kapsayan evrensel bir anlaşma var. Ancak içerikteki yetersizliklerin de üstü örtülmemeli” dedi.

Şahin, anlaşmanın olumsuz yönlerini ise şöyle aktardı: “Anlaşmanın iklim değişikliğini durdurma şansı yok. Bu ulusal katkılarla, ısınma 1.5-2 derece arasında tutulamayacak. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, ülkelerin sunduğu ulusal katkı niyetleri ile dünya 2.7 ila 3.5 arasında ısınacak. 5 yılda bir ulusal katkıların revize edilmesi istendi. Ancak 2025’e kadar kimsenin adım atması gerekmiyor. Ulusal hedefler revize edilmezse 3.5 dereceye kadar ısınacağız. Kyoto’da sera gazını yüzde 5 azaltım hedefi vardı ancak karbon bütçesi yoktu. Bu anlaşmaya karbon bütçesi tanımı girdi. Bu, ülkelerin ulusal katkı hedeflerine rehber oluşturacak. Şimdi durum ne? Yaklaşık yılda 37 milyar ton karbondioksit salınıyor. 2 derecede tutmak istiyorsanız, anlaşmada 2050’de karbonsuzlaşma hedefi olmalıydı.”

Türkiye neler yapmalı?

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Etem Karakaya ile İPM uzmanlarının, Paris Anlaşması’nın Türkiye’de uygulanması için neler yapılması gerektiğine dair önerileri şu şekilde özetlenebilir:

Paris Anlaşması, 2018 yılında tüm tarafların 2050 ve sonrasına yönelik uzun dönemli düşük karbonlu ekonomiye geçiş planlarını gösterecek ulusal katkı beyanlarını hazırlamalarını istiyor. Türkiye 2018’e kadar ciddi bilimsel çalışmalarla ulusal katkı niyet hedefini (INDC) revize etmeli

Kömüre dayalı yeni yatırımlar askıya alınmalı, kömürden uzaklaşılmalı

Fosil yakıt teşvikleri sonlandırmalı

Düşük karbonlu ve iklime dirençli bir kalkınma modeli geliştirilmeli

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda daire başkanlığı düzeyinde faaliyet gösteren iklim değişikliği birimi orta vadede “Genel Müdürlük” seviyesinde yapılandırılmalı

Diğer ilgili bakanlıklarda iklim değişikliği birimi daire başkanlığı seviyesinde yapılandırılmalı

Ulusal ölçekte iklim değişikliği ile mücadeleyi esas alacak bir finans mekanizması oluşturulmalı

Düşük karbonlu ekonomiye geçiş için gerekli olan finansmanın ne tür kaynaklardan sağlanacağı ve hangi alanlarda kullanılacağı belirlenmeli

Temiz ekonomiye geçiş yolunda yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konularında teşvikler verilmeli

Karbon-yoğun faaliyet gösteren işletmeler için “karbonu fiyatlayarak” önleyici enstrümanlar geliştirilmeli

Sürdürülebilirlik moda bir kavram olmaktan ziyade, kurumlar tarafından içselleştirilmeli

Halkı bilinçlendirecek çalışmalar yapılmalı ve karbon emisyonlarının azaltılmasının Türkiye’nin ve dünyanın geleceği açısından önemine dikkat çekilmeli.

Gelişmiş Türkiye'ye destek yok

Şahin, Türkiye’nin zirveden biraz da mutsuz döndüğünü söyledi ve bunu “Türkiye 23 yıl önce iklim değişikliği çerçeve anlaşmasına imza attığında gelişmiş ülke statüsüne konuldu. Fakat gelişmiş ülke statüsünde olduğu için gelişmekte olan ülkelere verilecek iklim finansmanından faydalanamıyor. Bu nedenle Türkiye, gelişmekte olan ülke statüsüne alınmak istiyordu. Türkiye bu konumu değiştirmek için uzun zamandır uğraşıyor. Ancak bugüne kadar başarabilmiş değil. Türkiye, ‘Eğer beni gelişmekte olan ülke yapamıyorsan, benim özel koşullarımı bu anlaşma ile geçir ki finansal destek alabileyim’ dedi” şeklinde açıkladı.