"Kamulaştıracağız, Sormadan Yıkacağız"



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Van depremi sonrasında dün yaptığı değerlendirme konuşmasının en dikkat çekici kısımlarından biri, büyükşehirlerdeki kaçak yapılaşma ile ilgili harekete geçileceğini belirten bölümdü. Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, İstanbul, Ankara ve İzmir'deki kaçak yapılaşma karşısında yasal düzenlemenin hemen yapılacağı ve kaçak yapıların kamulaştırılarak yıkılacağını ifade etti.

"Al sana iki daire, oturacağın yer artık burası"

Erdoğan, önümüzdeki dönemde büyükşehirlerde yapılması planlananları özetle şöyle anlattı:

"Bu tür binalarını değiştirmeyen, bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmayı yapıp bunları biz yıkacağız. Bedeli ne olursa olsun. Bu tabloları yaşamaktansa iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır."

"Onun için biz bu adımları atıyoruz. Depreme dayanıklılık noktasında hesaplarımızı ciddi yapıp yoğun bir şekilde bu şehirleşme adımlarını atacağız. Vatandaşlarımıza senin bu binanın enkaz bedeli budur gel buraya gir 20 yıl vade ile otur. Ne istiyorsun iki daire, al sana iki daire. Ama oturacağın yer artık burası."

"Çıkmış dün bazıları kendini bilmezler 'Vali istifa!' Vali mi veriyor bunların ruhsatını. Kim bilir hangi belediyeler verdi. Hangi müteahhitler verdi. Hangi odalar hangi mühendislik bürolarından yapım iznini aldı. Dert başka. Onun için bunlara fırsat vermeyeceğiz."

"Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, İstanbul, Ankara, İzmir tüm bu gecekondulara kaçak binalara şimdiden haber veriyoruz. 'Müteahhitle anlaşacağım' yok. Ramazan'da Ankara'da bazı gecekondu bölgelerini dolaştım. 'Efendim işte biz TOKİ'ye (Toplu Konut İdaresi) veremeyiz. Müteahhit arıyoruz.' Şimdi biz artık müteahhit falan bekleyemeyiz. Hemen müdahaleleri yapacağız. Bunun başka çaresi yok; süratle bunun yasal düzenlemesini de yapacağız."

"Şehri yık yeniden yap" 19. yüzyılda kaldı

Erdoğan'ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yürüteceğini açıkladığı planı mümkün mü? Yalnızca İstanbul'da iki milyona yaklaştığı tahmin edilen gecekondularda oturan 10 milyon kişinin hayatını direkt olarak etkileyecek bu tip bir proje, büyükşehirler için ne anlama geliyor? Olası İstanbul depremindeki zararı en aza indirmek için ne yapılmalı?

Soruları mimar Korhan Gümüş, bianet için cevapladı:

* Başbakan'ın bu söyledikleri kentlerin neden dönüşemediğinin göstergesi. Düzgün kentleşmenin dünyada bir yöntemi var; denenmiş. "Ne olacak canım toplu konut inşaatı gibi kenti de yaparız" diye bir bakış açısı olamaz.

* Kurallı bir gelişmeyi sağlamak için öncelikle ihale sisteminin değişmesi gerek. Şimdiki sistemde önce ihale ediliyor sonra proje ve plan yapılıyor. Oysaki önce araştırılma yapılması, plan ve projenin yapılması sonra ihaleye açılması gerekiyor.

* TOKİ şu anda kent politikasının en önemli aracı olan arsaları satıyor; özelleştiriyor. Kent toprakları, özel sektöre devrediliyor. Buralara yatırım olarak bakılıyor ve yapılacak binaların sağlam olacağını kimse garanti edemez.

* Kimse Tanrı değil. Araştırma yapılmadan, kent ekonomisi, ihtiyaç tam anlamıyla belirlenmeden sürece ilişkin böyle bir açıklama yapmak doğru değil. Bütün kaçak yapı stokunu yıkıp tekrar yapmak en azından ekonomik olarak mümkün değil.

* Bugünkü konut politikası kent gibi karmaşık bir olguyu inşaat mantığına indirgiyor. Kiracıları, üreticileri, kullanıcıları dikkate almıyor yalnızca mülk sahiplerini dikkate alıyor. Ancak satış, sonuçtur politika bunun üzerine kurulamaz.

* Bu adım adım yapılacak bir iş. 19. yüzyılda şehri yıkıp yeniden yapma hayali vardı; yaygındı, bu ona benziyor. Başbakan bunları söyledikçe olay büsbütün yanlış bir noktaya gidiyor.

* Zaten Başbakan'ın anlattığı modelle İstanbul bu hale geldi. Örneğin Fikirtepe'deki yapıları yıkıp yerine gökdelen yapılması isteniyor. Ama Fikirtepe'nin altı çamur. Ya da Ankara'da 10 bin 500 gecekondunun yıkılmasını öngören Kuzey Ankara Girişi Projesi başarısız; tek katlı gecekondular depreme karşı daha güvenliydi.