Uşak Kışladağ’da Avrupa’nın en büyük altın işletmesini çalıştıran Kanadalı TÜPRAG şirketinin bir diğer madeni olan Efemçukuru Altın Madeni İzmir’e 20 kilometre uzaklıkta. Maden kentin tek yüzeysel temiz su toplama havzasında bulunuyor. Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, yıllarca topraklarını madenci şirkete satmak istemeyen köylülerin direncini kırmak için AKP’nin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan acele kamulaştırma kararına karşı açılan dava geçtiğimiz aylarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) tarafından da onaylanarak kesinleşmişti.
Kirlilik yaptığı kanıtlandı
Geçtiğimiz yıl kapasite artırımına giden madene karşı İzmir Tabip Odası, EGEÇEP, Çevre Mühendisleri Odası ve Efemçukuru köylüsü Ahmet Karaçam tarafından açılan davanın bilirkişi raporunda madenin yer altı sularını kirlettiği kesin olarak ortaya konuyordu. Köyden alınan su, toprak ve pasa örneklerinin tahlilinde; yer altı ve yüzey sularında demir ve mangan oranlarının izin verilen limitleri defalarca kez aştığı ortaya konmuştu. İzmir 1. İdare Mahkemesi bu raporun ışığında geçen Mayıs ayında altın madeni faaliyetinin yarattığı ağır metal kirliliği nedeniyle kapasite artırımı ÇED iznini iptal etti. Mahkeme kararı üzerine kapasite artırımı ilişkin işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilirken, önceki ÇED iznine dayanan ruhsat geçerli denilerek bir anlamda madenin kirlettiği kesin olmasına rağmen çalışmasına dayanak yapıldı.
Davanın hukukçusu Avukat Arif Ali Cangı, “Var olan faaliyetin durdurulması gerekirken, mahkemenin iptal ettiği kapasite artırımını yeniden hayata geçirmek için yeni süreç başladı” dedi. Efemçukuru’nda da mahkeme kararlarının arkasından dolanıldığını kaydeden Cangı, “Efemçukuru Altın Madeni için şu anda hiç bir yeni izin, ruhsat düzenlenemez, verilecek her türlü izin ve ruhsat suçtur, İzmir’e ihanettir” diye konuştu. Cangı, bu karara karşı İzmirlilerin sessiz kalmaması gerektiğini söyleyerek, sularını koruyabilmek için altın madenine karşı çıkılmasının olmazsa olmaz olduğunu söyledi.