Karacasöğüt Koyu Yapılaşma Tehdidi Altında



Muhalefetin ve çevre örgütlerinin mücadelesi sonucu liman yapımının yargı kararıyla engellendiği Marmaris’teki Karacasöğüt Koyu’nun bu kez de kıyı kesiminin koruma statüsü Bakanlık tarafından yapılaşmaya olanak sağlanacak şekilde değiştirildi.

BirGün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre; Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayının bulunduğu Okluk Koyu’nun bitişiğinde bulunan Karacasöğüt Koyu, yıllardır bir talan mücadelesine sahne oluyor.

Tarihi kalıntıların bulunduğu, teknelerin Mavi Tur rotası üzerinde bulunan koy, üç yıl önce peşkeş iddialarına konu oldu. Kıyıların ihalesiz olarak devredildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye Çevre Vakfı ile Muğla Valiliği İl Hizmet Vakfı ortaklığıyla kurulan MUÇEV’e, koydaki sınırlı sayıda teknenin bağlanmasına olanak sağlayan iskele tahsis edildi. MUÇEV, 60 teknenin bağlanabildiği iskeleyi 190 tekne bağlanabilecek şekilde büyütmek için harekete geçti. Mevcut büyüklüğü 421 metrekare olan iskelenin 42 bin 814 metrekareye çıkartılması projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da “ÇED gerekli değildir” kararı aldı. Çevre örgütlerinin bu kararı iptal için yaptığı başvuru sonuçlanmadan inşaat başladı. İnşaat sürerken yerel mahkeme “ÇED gerekli değildir” kararını inşaatın durmasına yol açacak şekilde iptal etti.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Ancak bu kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başka bir yöntemle devreye girdi. 2019 yılında alınan bir mahkeme kararını bahane ederek iki antik kentin bulunduğu sit statüsündeki koyun kıyı kesiminin sit derecesini değiştirdi. Kararla koydaki üç parselin doğal sit koruma statüsü, “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tescil edildi.

Yapılaşmaya hazırlanıyor
Alanın “Kesin korunacak hassas alan” yerine “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tespit edilmesiyle talan arayışı bu kez denizden kıyıya taşındı. Yapılaşmanın yolunu açan bu karara göre, Karacasöğüt Mahallesi’nde turizm tesisleri ve yerleşim yerleri inşa edilebilecek. İktidarın Mart ayında gerçekleştirdiği geçtiğimiz günlerde de kesin korunacak alanları bile “kamu yararı ve ulusal güvenlik” gibi muğlak ifadelerle korumasız bıraktığı mevzuat değişiklikleri ile bu alanlarda şunların yapılmasına izin veriliyor: “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında ise Bölge Komisyonu değerlendirmesi ile kesin korunacak hassas alanlarda ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak düşük yoğunluklu çeşitli faaliyetler ile tarım ve hayvancılık amaçlı entegre tesislere, herhangi bir kapasite sınırı olmaksızın hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santrallarına ve turizm ve yerleşimlere izin verilebilecek.”

Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.