Karadeniz'i Kurtarma Timi

Gerek doğası, gerekse mimari yapısıyla eşsiz bir bölge olan Doğu Karadeniz'deki asırlık ahşap evlerin yok olup gitmesini önlemek için, kültür misyonerleri koruma-kurtarma harekâtı başlattı.

Kahramanların diyarıdır Karadeniz. Antik çağlardan bu yana eşsiz doğası nedeniyle paylaşılamamış. Madenciliğin piri Argonotlar ve savaşçı Amazonlara mesken olmuş önceleri. Miletoslu ticaret kolonileri, I. ve II. Pontus Krallıkları da hayat bulmuş burada. Anadolu egemenleri göz dikmiş sonra. Karadeniz'in doğu kısmı içe kapalı yapısı sayesinde dışarıya karşı adeta zırh örmüş, bu sayede de kendini korumayı başarmış. Yüksek ve yemyeşil dağları aşabilenler; Asurlar'dan Gürcüler'e, Ermeniler'den Lazlar'a kadar uzanan kavimler siyasi çekişmelere, savaşlara rağmen birbirleriyle kaynaşarak özgün bir kültürel bileşim oluşturmuşlar.
Coğrafi yapının doğal bir sonucu olarak dağınık yerleşim modeli çıkmış ortaya. Tepelere ve yamaçlara birkaç minik ev kondurulmuş. Çoğunlukla evler arasında birkaç kilometrelik bir mesafe var. Doğu Karadeniz, dağların bulutlarla buluştuğu, bulutların evlerin tepesinde gezindiği akıl sır ermez bir diyar. Bu tanrısal hediyenin yanına bir de her biri sanat eseri olan evler eklenince, insanı sarhoş eden bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Bu evlere vurulmamak elde değil. Pan'a layık patikalarda sekerek ulaşıyorsunuz kırsal mimarinin örneklerine. Dışarıdan bakıldığında birbirine benzeyen, ama her birinin iç dünyası kendine has bir güzellik ve özellik barındıran evler bunlar. Ahşap evler, farklı yapı tipolojisinin ve geleneğinin ürünleri; kimi konaklar kadar görkemli, kimi kulübeler kadar sade. Bir eve girdiğinizde karşınıza çıkan kapı ve duvar dolap süslemeleri, duvar resimleri, ahşap duvar kaplamaları, şömineler usta sanatçıların elinden çıkmış.

Doğu Karadeniz'in kırsal mimarisi, başlı başına bir araştırma konusu, yerli ve yabancı mimarlar için mümbit bir alan. Sadece evler değil, camiler, kiliseler, ahşap ve taş köprüler de yabana atılır gibi değil, ama bu kadar methiye yeter! Çünkü, Doğu Karadeniz evleri şımartılmaktan çok, korunmak istiyor; ilgi ve bakım istiyor. Hem de daha fazla geç kalmadan... Çünkü bu ahşap yapılar kışın sert rüzgârlara, yoğun neme ve şiddetli yağmurlara karşı koyamıyor, üstüne bir de sahipsizlik eklenince teker teker yok oluyorlar.

Evleri kurtarma harekâtı

Uzun süredir gözlerden ırak, kendi kaderini yaşayan bölgeye iki yıl önce ta İstanbul'dan 'sahipler' geldi. Amaçları kırsal mimari örneklerini koruma altına almaktı. Nasıl ki, doğaseverler kuş türlerini korumak için seferber oldularsa, onlar da mimari yapıların hayatta kalması için var güçleriyle çalışacaklardı. Kültür misyonerleri Amélie Edgü ve Afife Batur, genç mimar M. Reşat Sümerkan ve fotoğraf sanatçısı Ali Konyalı'dan oluşan bir ekip, bölgeyi karış karış gezdi; tüm evler tek tek tepeden tırnağa fotoğraflandı. Bu yoğun emeğin sonucunda ortaya Doğu Karadeniz'de Kırsal Mimari adını taşıyan iki çalışma çıktı: İngilizce / Türkçe yazılmış, renkli fotoğraflarla-açıklamalarla bezeli bir kitap ve fotoğraf sergisi. Kitap, geçtiğimiz temmuzda İstanbul'da gerçekleşen Asya Mimarlık Örgütü'nün 5. Kongresi sırasında satışa sunuldu ve bin adet sattı. Aynı dönemde Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde ise bir fotoğraf sergisi açıldı. Sergide Ali Konyalı'nın 45 fotoğrafı yer alıyor; devasa boyutlardaki renkli fotoğraflar, izleyenleri Doğu Karadeniz'in gizemli atmosferine doğru çekiyor. Yerli-yabancı mimar ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken bu sergi eylül sonuna kadar açık olacak.

Tüm dünyayı dolaştığını söyleyen Amélie Edgü'ye göre, dünyada Karadeniz kadar özel bir bölge bulmak çok zor: "Bölge hâlâ kendisini koruyor, insanlarıyla ve evleriyle beni çok etkiledi. İsviçre'den daha vahşi, daha güzel. Bu gezilerim sırasında beni üzen bir şey oldu; Karadeniz evleri hâlâ ayakta, ama restorasyon gerekiyor. 10 sene önce gördüğüm evlerin büyük bir kısmı bugün yok. Bu durum kafamda acaba orada bir şey yapabilir miyiz sorusunu uyandırdı. Afife Batur'la bir kurtarma harekâtına girişme kararı vermemiz işte böyle doğdu. Önce bir sergi ve bir kitap hazırlamakla işe başladık." Kitabın editörü Prof. Dr. Afife Batur, Doğu Karadeniz'in ne denli önemli bir kültür, mimarlık, yapı geleneği, yaşam modelleri barındırdığını ortaya koymak ve bu güzellikler kaybolup gitmeden kamuoyu ile paylaşmak istediklerini söylüyor. Misyonerlere Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Reşat Sümerkan rehberlik etmiş, beş kez bölgeye gidip gelmişler. Kitabın sponsoru ise kendisi de Karadenizli olan Mudo'nun sahibi Mustafa Taviloğlu.

Bölgedeki evlerin yüzde 60'ı kullanılıyormuş; evlerin bir kısmında mal sahipleri oturuyormuş. Bazı evler ise çay tarımı için gelmiş çay işçilerine oda oda kiralanmış. Söz Batur'da: "Evlerin çoğunda işlemeli duvar dolapları, kapılar ve mutfak dolapları duruyor. Herhalde 100'e yakın eve girdik, içlerinden tipik olanları ayırdık. İlk etapta korunması, restore edilmesi gereken, en önemli ve en güzel 10 evi belirledik. Plan ve yapım tekniği açısından bazıları bezeme modeli ürünü. Bazıları ise konumları açısından önemliydi. Bu evlere hem sahipleri, hem Kültür Bakanlığı, hem de Karadenizli işadamları sahip çıkmalı. Ekimde Ankara'ya gidip Kültür Bakanı ile konuşup bu milli servetimize fon ayırmasını isteyeceğiz."

Gönüllü çalışan bu ekibin bundan sonraki hedefi Orta ve Batı Karadeniz'deki güzellikleri sergileyerek dikkat çekmek ve Karadeniz'in komple koruma altına alınmasını sağlamak.