Kare Kare Tarlabaşı’nın İmha Süreci!



Allan B. Jacobs'un deyişiyle "En güzel sokaklar hatırlanabilen sokaklardır. İnsanda güçlü, kalıcı ve olumlu izler bırakırlar. Bir şehri düşünürken, bu yaşadığımız şehir de olabilir, aklımıza hemen belirli bir sokak gelir, orada olmayı arzularız; işte böyle bir sokak unutulmazdır (...) Böyle sokaklar fayda sağladıkları kadar neşe de saçarlar. Eğlencelidir, herkese de açıktırlar. Tanınmanızı sağladıkları kadar anonimliğe de izin verirler. Geniş sokaklar bir toplum ile tarihinin sembolleridir; toplumsal hafızayı temsil ederler."

Usta fotoğrafçı Ali Öz, iki yıl boyunca Tarlabaşı'nı mesken tuttu ve kentin ve semtin yaşadığı "imha" sürecini kare kare kaydetti. Sokak sokak, adım adım. Azerisinden, Pakistanlısından Afrikalısına, Bingöl depreminden İstanbul'a savrulanlardan midye dolmacılara... Kahvehanelerden birahanelere, barlardan pavyonlara "kentsel dönüşüm" adı altında bir anda "buharlaşıveren" Tarlabaşı'nın suretini çıkardı köşe bucak.

Öz, gece-gündüz, yaz-kış tam iki yıl boyunca izlediği, yazgılarına tanıklık ettiği, yaşamlarına eşlik ettiği Tarlabaşı ve sakinlerinden tam 30 bin kareyi objektifiyle kaydetti. Bunlardan özenli bir seçkiyi ise Fotoğrafevi'nden çıkan "Ayıp Şehir" albümünde topladı. Ve böylelikle Tarlabaşı gerçeği kitleselleşti.

"Ali'nin çektiği çizgi, Beyoğlu aksındaki hastane kılıklı ölüm kalım estetik polikliniklerinin beyaz duvarları ile Tarlabaşı'nın ölüme rağmen yaşam kokan rengârenk kirli paslı ama hakiki dünyası arasında ki fark kadar kesin ve gerçek" diyor Feyyaz Yaman ve devam ediyor: "Burada yalan bile hakiki. Burada Kürt, Arap, Çingene, ülkücü, devrimci, Süryani, Alevi, Ortodoks, Müslüman, Sudanlı, Nijeryalı, İngiliz, polis, hırsız, katil, kedi , köpek, horoz, 'orospu', 'ibne' hepsi hakiki. Herkes Metin Kaçan, herkes küçük İskender."