Kaz Dağları'na Sinsi Tuzak

Siyanür liçi yöntemiyle altın madenciliğine karşı meslek odaları, sendika ve çeşitli sivil toplum örgütlerince oluşturulmuş İzmir-Bergama, Eşme, Sivrihisar Havran / Küçükdere "Elele Hareketi" uzunca uğraşlardan sonra sonuç alıcı bir noktaya geldi. Altın madeni çıkarmaya gelen Kanadalı 'Eldoradogold-Tüprag' şirketi ile aylardır mücadele eden Eşme halkı önceki gün hukuksal süreçte önemli bir kazanım elde etti. Uşak - Eşme Kışladağ'da geçen yıl Mayıs ayında işletilmeye başlanan Eldoradogold-Tüprag şirketi tarafından işlenen maden alınan bir kararla önceki gün Uşak Valiliği tarafından resmen kapatıldı. Bu gelişmeye tüm canlılar derinden bir "ohh" çekerken, bakın şimdi nereye bir tuzak kuruluyor? Hedefte Çanakkale var galiba...

Çanakkale'ye asit yağmuru
En etkili öldürücü zehir olan "siyanür" kullanarak 'siyanür liçi' denilen yöntemle kent yerleşim merkezlerinde, verimli arazilerde ya da eşsiz doğal güzellikler içinde bin bir çeşit canlı türünü barındıran doğal ortamlarda dünyanın en "kirli" işi olan, altın arama faaliyetlerine girişiliyor dört bir yanda. Bergama, Uşak eşme derken bu girişimden güzelim "Kaz Dağları" da nasibini alıyor.

Uluslararası altın tekelleri Cominco, Tüprag ve taşeron şirketleri tarafından Kaz Dağları'nda yapılan altın arama faaliyetlerine tepkiler de yoğunlaşıyor. Bir tepki de "Çanakkale Akademik Odalar Birliği"nden geldi. Dönem sözcüsü Cengiz Demirel, içme suyu su havzaları risk altında olan Çan, Bayramiç, Çanakkale Belediyelerini uluslararası altın şirketlerinin "işletme ruhsatlarını iptal" davası açmaya çağırıyor.

Tarım , turizm, tarih ve kültür kenti olan Çanakkale'ye bu özelliklerini kazandıran etmenlerin başında Kazdağları'nın geldiğini vurgulayan Cengiz Demirel, son yıllarda İstanbul'un yükünü hafifletmek , kirliliği çevre illere yaymak amacıyla Çanakkale'nin üzerine ilin emisyon hacmi dikkate alınmayarak, yer seçimi iyi yapılmayarak önemli yükler yüklendiğini, gelişmiş ülkelerin asla kabul etmedikleri dünyanın en kirli sanayilerinin (Biga'da Demirçelik İşletmesi ve Termik Santralı, Çan Termik Santralı, Seramik fabrikaları ve doğal gaz santralı Akçansa Çimanto fabrikası ve EnerjiSA Çanakkale Termik Santralı) Çanakkale'ye kurulduğunu, çok değerli tarım alanları ile asit yağmurlarıyla ormanların yok olduğunu, hava ve tüm su kaynaklarımız kirleneceğini, tüm Çanakkalelilerin sağlığının risk altında olduğunu belirtiyor.

Barajlar risk altında
Bunlar yetmiyormuş gibi çok uluslu şirketlerin taşeronları ve yerli işbirlikçiler tarafından Kazdağları'nda altın madeni arama çalışmaları olanca hızıyla sürüyor. Bu amaçla söz konusu şirketlere 66 bin 490 dekarlık bir alanda "altın arama izni" verildi. Şu anda fiilen 786 bin metre karelik bir sahada sondaj çalışmaları yapılıyor. Çalışmalar, şimdiden yöredeki bir çok köyün içme suları kirleterek sürdürülüyor.

"Çanakkale Akademik Odalar Birliği" dönem sözcüsü Cengiz Demirel, "Çan Termik Santralı" ve işletilecek altın madeni alanları Antik Troya Kentini birkaç kez yok eden ve halen diri olan, önemli büyüklükte deprem üretebilecek çok sayıda fay ile iç içe 1. derecede deprem bölgesinde bulunduğunu ifade ediyor ve ekliyor, "Maden sahaları ekonomik ömrünü tamamlayıp terk edildiğinde bile, ilimizin bir çok yerinde başta siyanür olmak üzere zehirli atıklar ve ağır metallerle dolu atık barajları yöre halkı ve tüm canlılar için risk oluşturacak. "

Dünyanın en kirli sanayileri ve altın maden ocakları bir araya geldiğinde, (siyanür , kükürt dioksit ,azot oksit, uçucu küller ,karbondioksit ve radyo aktif maddeler salınımı nedeni ile ) bünyesinde önemli miktarda "endemik" canlıyı barındıran Kaz Dağları'ndaki ormanlar yok olacak, tarım toprakları ve havayı, en önemlisi yöredeki Bayramiç Barajı ile Çanakkale'ye içme suyu sağlayan Atik Hisar Barajı başta olmak üzere yöredeki tüm göletler ve içme suyu olarak da kullanılan yeraltı suları kirlenecek. İnsanlarda başta kanser olmak üzere ölümcül hastalıklar yaygınlaşa-cak.Çanakkale yaşanmaz hale gelecek... Bu nedenlerle Çanakkale Akademik Odalar Platformu olarak başta halkımız olmak üzere tüm yetkilileri ve sivil toplum örgütlerini bu vahşete dur demeye , Çanakkale, Çan ve Bayramiç Belediyelerini söz konusu madenlerle ilgili işletme ruhsatlarını iptal ettirmek amacı ile yargıya başvurmaya çağırıyoruz." Cengiz Demirel böyle söylüyor.

Öte yandan Aliağa'ya 'Termik Santral' yapımı da yeniden gündeme geliyor. Ülkemizin çeşitli bölgelerine 'Nükleer santral' yapma girişimleri ise, malûm. Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) dönem sözcüsü Arif Ali Cangı, "18 yıl büyük bir mücadele ile defedilen "Aliağa Termik Santralı" yeniden hortlatılmak isteniyor" diyor. Kömür yakıtlı termik santraller, havayı, suyu, toprağı kirletiyor. Yatağan, somut bir örnek olarak gözümüzün önünde dururken Aliağa Çakmaklı Köyü'nde Termik Santral için gereken arazinin yüzde 8o'inin kapatıldığı haberleri geliyor.Termik Santral için birden fazla lisans başvurusu olduğu ortaya çıkıyor. Demek ki, birileri, kâr daha fazla kâr uğruna canlı yaşamını yok etmekte kararlı. Dağları, ovaları, ormanları, kuşları, kaplumbağaları, ayıları, duyarlı insanları yanına alıp, havayı, suyu yaşam kaynaklarını savunmak da bizlere, hepimize düşüyor herhalde...