BBC Türkçe'nin haberine göre, Kraliyet Biyolojik Araştırmalar Derneği'nin yayın organında yer alan raporun yazarlarından Myla Aronson, "Kentleşme, şehirlerde çok sayıda bitki ve hayvan türünün kaybına yol açmakla birlikte, kentlerde hala ait oldukları bölgeye özgü bitki ve hayvan türlerinin bulunması iyi bir haber. Bu da bölgesel ve küresel biyoçeşitliliğin korunması için izlenecek yeni siyasetlere yol gösteriyor." dedi.
ABD'deki Rutgers Üniversitesi'nde araştırmacı olan Aronson, raporda özellikle kentlerdeki yeşil alanların değerinin vurgulandığını, bu alanların bölgeye özgü türler ve göçebe hayvanlar için önemli sığınaklar yarattığını kaydetti.
Araştırma için, 100 kentten bitki ve 54 kentten kuş türlerinin listesi çıkarıldı.
Dr. Aronson, BBC'ye verdiği mülakatta "Biyoçeşitliliğin kentlerde nasıl bir tablo sunduğunu anlayabilmek için, bir kentin her noktasında, binalarda, yollarda, boş arsalarda, terkedilmiş sanayi bölgelerinde, kontrollü yeşil alanlar ve doğal yeşil alanlarda bulunan bitki ve kuşlar üzerinde odaklandık." dedi.
Toplanan verileri inceleyen ekip, kentlerde, kalkındırılmamış arazilere kıyasla, kuş türlerinin yalnızca % 8'ine ve bitki türlerinin % 25'ine sahip olduğunu ortaya çıkardı.
Bununla birlikte, Dr. Aronson, "Yaygın inanca karşın, kentlerde bulunan bitki ve kuşların dünyanın her yerinde aynı olmadığını ortaya koyduk. Dünyanın her yerinde kentlerin benzer yapılara, binalara ve yollara sahip olduğuna dayanılarak, biyolik yapılarının da benzer olduğuna inanlıyordu. Güvercin ve çimen, tüm kentlerde görülen türler. Ama genelde, kentlerde karşılaştığımız canlı türleri, bulundukları coğrafi konuma özgü unsurlar da içeriyor" dedi.
Myla Aronson, genel anlamda kentlerde dünyadaki kuş türlerinin yaklaşık % 20'sinin, bilinen bitki türlerinin de % 5'inin yaşadığını kaydetti ve "Yeşil alanların korunması, doğal bitki türlerinin yeniden canlandırılması ve kent mimarisinde biyoçeşitliliğe uygun ortamlar yaratılması, daha fazla kuş ve bitki türüne yaşam olanağı sağlayacak." dedi.