"Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Pembe Bir Tablo Çiziliyor"



Türk mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri, İnşaat Mühendisi Nazım Biçer, Kentsel Dönüşümün sadece riskli yapıların ortadan kaldırılması için yapılan bir Çevre Düzenlemesi olarak algılanmaması gerektiğini bildirdi. Adana'daki riskli alanlar ve kentsel dönüşümle ilgili tartışmalara dikkat çeken Biçer, Kentsel Dönüşümün ekonomik, politik, hukuksal ve yönetsel hem de sosyolojik bir konu olduğuna işaret etti.

Kentsel dönüşüm uygulamalarında pembe bir tablo çiziliyor

Deprem ülkesi olan Türkiye'de, bugüne dek uygulanan yanlış planlamalarla oluşan Çarpık Kentleşme ve sağlıksız yapılaşma nedeniyle mevcut yapıların büyük çoğunluğunun afet riski altında olduğunu vurgulayan Biçer, "Türkiye'deki, 19 milyon civarında olduğu bilinen Yapı stokunun ayrıntılı bir değerlendirmesi yapılamamıştır henüz. Mevcut binaların yüzde 67'si ruhsatsızdır. Ülkemizdeki Yapı stokunun sorunlu olduğu artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Bu durumdaki kentlerde bizi bekleyen tehlikenin boyutları açıktır.

Kentsel dönüşüm uygulamalarında siyasi iktidar tarafından pembe bir tablo çizilmektedir. Biz mühendisler, mimarlar, Şehir plancıları bu tablonun bırakalım pembe olmasını, mevcut durumuyla uygulanmaya çalışıldığında iç karartıcı olduğunu ve kentsel dönüşüm projeleriyle sorunların çözülmesi şöyle dursun, yeni sorunlu noktaların oluşmasına sebep olacağını düşünüyoruz" dedi.

Kamuoyunda kentsel dönüşüm olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası'nın başlangıçta halkta yarattığı beklentiyi de gözeterek önemsediklerini ancak yasanın içeriğine ve uygulamalarına bakıldığında bilimsellikten, uygulanabilirlikten uzak ve sosyal yönleri neredeyse olmayan bir uygulama ile karşı karşıya olunduğunun görüldüğünü ifade eden Biçer, "Topraklarının büyük kısmı değişik oranlarda Deprem kuşağında bulunan ülkemizde, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi amacıyla başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin TOKİ marifetiyle hayata geçirilmesi ve TOKİ üretiminin kamusal denetimden muaf tutulması ise bir başka tuhaflığa işarettir. Ancak bu konu bir başka gündemle ele alınacak önemdedir" diye konuştu.

"Yeşil alanlar artmalı"

Adana'nın fotoğrafının doğru okunduğunda Adana'nın D-400 karayolunun güneyi ve kuzeyi ola¬rak bıçak gibi ikiye kesildiğinin ve iki ayrı bölgede, şehircilik açısın¬dan büyük farklılıklar olduğunun göze çarptığını ifade eden Biçer, "Sosyo-ekonomik açıdan da, kent dokusunun ayrıştığı, yeni ve çağdaş imarlı kent olarak gösterilen Kuzey Adana'da çok katlı binaların çağdaşlaşmanın değil çarpık kentleşmenin bir ürünü olarak karşımıza çıktığı, son derece sağlıksız betonlaşma ve yüksek yoğunluklar bulunduğu görülmektedir. Güney Adana ile Yüreğir ve Sarıçam'da iç içe geçmiş iki katlı düzensiz, çarpık binalar yığını bulunuyorken, kuzeyde Çukurova ilçesinde çok katlı, sosyal donatı alanı yetersiz, tip mimariye sahip binlerce Konut yığınıyla, mekânsal düzenlemelerin olmadığı bir bölge karşımıza çıkmaktadır"dedi.

Adana'daki kentsel dönüşümden de bahseden Biçer, "Kentin riskli yapılarını içeren acil dönüşüm gerektiren yerlerin tespitinin mahalle halkının, ilgili kurumların, meslek örgütlerinin, üniversitelerin görüşü alınarak, yerinde dönüşümün sağlandığı, ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, fiziksel ve tarihsel yapının korunduğu, aynı yoğunlukta depreme dayanıklı konutlar inşa edilerek, sosyal donatı alanları ile yeşil alanların sayısının arttırıldığı, mekânsal alt yapının yeterli olduğu kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesini savunuyoruz. Adana'da bulunan Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının temsilcisi olarak, kentimizde yapılması planlanan tüm kentsel dönüşüm uygulamalarını yakından takip ederek, öncelikle kentlimiz adına, bilimsel ve doğru uygulamaların yapılması için çalışmalarımıza devam edeceğiz " ifadelerini kullandı.