Kim Demiş Sanatın Yalnızca Müzelerde Yaşadığını?



Dünyadaki değişim rüzgârları sanata değmeden edemiyor elbette. Her yerde olma iddiasıyla evrilen çağdaş sanat şimdilerde kendine bir başka ev sahibi daha buldu: Oteller. Türkiye'de bu işbirliğinin ilki Point Hotel Barbaros'ta gerçekleşti. 26 sanatçının 265 eseri, Beral Madra küratörlüğünde "Şifre/Password: İstanbul" isimli sürekli sergi kapsamında görücüye çıktı. Dekorasyon değil, yapının parçası gibi yerleştirilen sanat eserlerine lobide, odalarda, yemek salonunda hatta asansörde rastlanabilir.

Bu sürekli serginin bir de kitabı var. "Şifre/Password: İstanbul" isimli katalogda sanat eserlerinin reprodüksiyon veya yerleştirilmiş hallerini göebilir, sanatçılara ve işlerine dair bilgi edinebilirsiniz. Yaklaşık bir yıl süren planlama çalışmaları sanatçılar ve mimarın işbirliğiyle gerçekleşmiş. Birbirine zıt gibi gözüken mekan ve sanat ikilisi arasındaki bağı kuran ise İstanbul. Eserlerin her biri İstanbul'dan izler taşıyor. Yıllardır İstanbul üzerine üreten sanatçıların kimi bu şehre gerçekçi kimi düşsel yaklaşmış. Otelin bahçesinde sizi Kemal Tufan'ın 'Kalyon' isimli heykeli karşılarken, lobide Murat Morova'nın cama çizilmiş 'Tahammül Mülkü' adlı kaligrafisi dikkat çekiyor. Hakan Gürsoytak'ın ince ince işlenmiş 'Harb-i Bezeme' diye anılan modern minyatür örneği cafenin duvarını süslüyor. 'Big Brother' kavramına atıfta bulunan Nejat Çınar'ın 'Gelen Evrak' adlı enstalasyonuna koridorda rastladığınızda, duvara monte edilmiş onlarca güvenlik kamerasının birden sağa sola çevrilip mekanik bir ses çıkarttığında irkiliyorsunuz. Otelin yemek salonu ise tamamen sinemaya ayrılmış. Sıtkı Kösemen imzalı asansör aynasıyla bütünleşmiş LCD'de 'Beklemek' adlı videoda, konuşsa da sesi çıkmayan bir kızla birlikte yemek salonuna çıktığınızda kapı açılır açılmaz Yeşilçam oyuncularının pop-art tadı veren duvara iğnelenmiş portreleriyle yüz yüze geliyorsunuz. Masalara doğru ilerledikçe 'Kanun Namına' isimli filmden alınmış fotoğraflar hikâyesiyle baştan sona salonun duvarlarında dönüyor. Çalışmaları sergilenenler arasında iki popüler isim dikkat çekiyor: Okan Bayülgen ve Nuri Bilge Ceylan.

Proje fikrinin babası Point Otel Genel Koordinatörü Gökhan Özbek. Genç yönetici, daha önce de Taksim'deki otellerinde Ara Güler'in 1950'lere ait İstanbul fotoğraflarını sergilemişti. Sanat eserinin, kişiyle bulunduğu mekan arasında duygusal bir bağ kurduğundan bahseden Özbek, "Evinden, ailesinden ayrı kalan misafirlerin bu eserler sayesinde oteli evleri gibi hissettiklerini fark ettik. Barbaros Point Hotel'le, İstanbul'un modern bölgesinde İstanbul'u anlatmaya devam edelim istedik." diyor. Geleneksel ve oryantal formlar yerine neden çağdaş sanatın tercih edildiğini sorduğumuzda Özbek şöyle yanıt veriyor: "Oryantalist öğeler kullanmak işin kolay yolu. Yabancıların bizi koymak istedikleri yer o oryantal nokta. Türkiye'nin modernleşme süreciyle bu yargı kırılmaya başladı. Çağdaş sanatla yaşadığımız İstanbul'un fotoğrafını çekme şansını yakalıyoruz. Ama küratörümüz Beral Madra'nın yönlendirmesiyle geleneksel öğeler de çağdaş sanat içerisinde kullanıldı."

Küratör Madra, yasalara göre her otelin binasına sanat eseri koyması gerektiğinden ama uygulamanın sanatçıya hiçbir yarar sağlamadığını söylüyor. Çünkü para aktarılan işler popüler ve amatörce. Bu durumdan ancak prodüksiyon şirketleri kârlı çıkıyor. Madra, Point Otel'le yürüttükleri proje için, "İşin iki tarafı var. Hem yatırımcı parasının karşılığını alıyor hem de sanatçı bu yatırımdan yararlanıyor. Bu dengeyi iyi kurduğumuzu düşünüyorum. Buradaki 26 sanatçı istedikleri üzerinden ücretlerini aldı." diyor. Gökhan Özbek 'Biz sanat oteliyiz' görgüsüzlüğünden kaçındıklarını söylüyor. Dünyada 'art-otel' kavramının olduğunu fakat Point Otel'in mimarisinin bu çerçeveden farklı olduğunu ifade ediyor. Bu tür otellerin ya her odasını bir sanatçı tasarlıyor ya da kurum sahibinin özel koleksiyonu kullanılıyor. Bu projede ise bina yapım aşamasındayken küratör önderliğinde yeni eserler icra edilip otelin iç mimarisine eklenmiş. 'Otelimizde ben buradayım diye bağıran bir heykel yok' diyen Özbek, konukların mimariyi beğendiğini ve eserleri, satın almak istediklerini belirtiyor.



Ticaret ve sanat dünyası artık uzak değil

Otel gibi ticari bir kurumda eserlerini sergilerken sanatçıların tereddüt edip etmediğini merak ediyoruz. Beral Madra, küratörün işinin sanatçıyı koruyarak sermaye sahibiyle doğru iletişimi sağlamak olduğunu belirtiyor. Gökhan Özbek ise ticaret ve sanat dünyası arasındaki uzaklığın bu projede azaldığına inanıyor. Beral Madra ise bir otelin sanata ev sahipliği yapma konusunda kaygısız olduğunu söylüyor. Mekanın fiziki ve psikolojik özellikleri sanat eseriyle ilişkili olduğu müddetçe her meskenin sanatı misafir edebileceğini düşünüyor. Özbek, bu noktada müzelerin ve galerilerin korunaklı ortamlarına insanların girmekte çekindiklerini anlatıyor. Özünde günlük yaşamın içerisine girmek olan çağdaş sanatın otel gibi gündeliği barındıran bir mekana yakıştığına inanıyor.
 
Özbek, sanatla işbirliği yapmaya devam edeceklerini son olarak dünyada 24 şubesi olan İtalyan restoranı Piola'yı açtıklarını belirtiyor. İç mekanının sanat galerisi gibi kullanıldığı restoranın misafiri şu sıralar Müjde Kotil çalışmaları. Otelde bunun yanı sıra İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin bir mağazası bulunuyor.

***

Meraklısına İstanbul kütüphanesi

Point Otel'de çağdaş görsel sanat örneklerinin yanı sıra edebiyata dair izlere rastlamak mümkün. Genel Koordinatör Gökhan Özbek, sahafları tek tek kendi geziyor, Rumca, Arapça, Ermenice, Fransızca, Latince dahil farklı dillerde İstanbul hakkında yazılmış eserleri topluyor. En eskisinin 16. yüzyıla ait olduğu 1.500'e yakın kitap 'Sahaf' isimli kütüphanede bir araya gelmiş. Proje, Kültür AŞ ile ortak yürütülüyor. 1633 yılında basılan Busbecq'in "Türk Mektupları", 17. yy'dan Bosporo Thracio, İnciciyan'ın "İstanbul Mevsimleri", Allom ve Miss Pardoe'nun orijinal gravür kitapları, Sahaf'ta bulunan eski eserler arasında. Bu arada kütüphanenin kapıları otel müşterisi olan olmayan herkese açık.

***

Eserleri sergilenen sanatçılar

Yeşim Ağaoğlu, Gülçin Aksoy, Volkan Aslan, Okan Bayülgen, Ali Cabbar, Nuri Bilge Ceylan, Nejat Çınar, T. Melih Görgün, Hakan Gürsoytak, Gül Ilgaz, Bengü Karaduman, Esen Karol, Serhat Kiraz, Sıtkı Kösemen, Pablo Martinez Muniz, Murat Morova, Sinan Niyazioğlu, Kadri Özayten, Ardan Özmenoğlu, Günnur Özsoy, Gülay Semercioğlu, Nilhan Sesalan Yüzsever, Kemal Tufan, Başak Ürkmez, Mohaç Yücel