Kimyasal Deneyler İklim Değişikliğini Hızlandırdı



BM öncülüğünde hazırlanan "İmkanlarımızın Ötesinde Yaşam, Doğal Kaynaklar ve İnsanlığın Refahı" adlı bildiride, "son 150 yılda yapılan kimyasal deneylerin iklim değişikliğini hızlandıran etkenlerin başında geldiğine" dikkat çekildi. Dünya Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan ve Türkiye Bilimler Akademisi tarafından Türkçe'ye çevrilen bildiride, yerküredeki doğal sistemlerin giderek daha fazla gelişmiş ve konforlu bir yaşam arayan insan nüfusu için sürekli değiştirildiği vurgulandı.

Bildiride, bin yıllık sürede, yerkürenin güvenli yiyecek kaynakları, su, enerji ve malzeme temini için toplumların yerleşimine uygun hale getirildiğine işaret edilerek,endüstrileşmenin başlamasıyla, kentlerde süratle artan nüfusun geçimi ve yaşaması için gerekli şartları mümkün kılan bu değişikliklerin yeni teknoloji ve tıbbi ilerlemelerle birlikte hızlandığı belirtildi. Bildiride, "İnsanlık tarihi boyunca, hiçbir dönemde, 20'nci yüzyılın ikinci yarısında olduğu kadar biyolojik mekanizmalara ve yerküreye bu derece müdahale edildiğine tanık olunmamıştır" denildi.

Kimyasal deneyler

"İnsanların geçen 150 yılda atmosferde yaptığı kimyasal deneylerin, dünyanın doğal altyapısını değiştiren olayların başında geldiği" tespitine yer verilen bildiride, şunlar kaydedildi:

 "Kömür, petrol ve doğal gazın egemenliğinde olan enerji kaynaklarımız, büyük oranda karbon salmaktadır. Önceden yer altındaki kaya tabakalarında sıkışmış olan karbondioksidin havadaki miktarı üçte bir artmıştır. Bu kalıcı durum, daha fazla oranda güneş ısısını atmosferde hapsederek, küresel hava sistemlerini değiştirmiştir ve bu değişiklik, artmaya devam eden atmosferdeki karbondioksit yoğunlaşmasını hızlandıracaktır. Doğa her zaman iklimlerdeki değişikliklere uyum sağlamıştır fakat bu değişimin benzeri görülmemiş zorluklarla karşılaşma olasılığı vardır. Öncelikle, iklim değişikliklerinin beklenen hızı en az son 10 bin yılda görülenden daha büyüktür. Bu, yeni türlerin daha uygun alanlara hareket etmesini veya evrim geçirerek yeni yaşam mekanizmalarına uyum sağlamasını çok daha zorlaştırmaktadır. Örneğin mercan kayaları, deniz sıcaklıklarındaki göreceli artışlardan, diğer besin kirliliği ve aşırı avlanma gibi etkilerden dolayı bazı bölgelerde çoktan verimsiz duruma gelmiştir."

Bildiride, bitkiler ve hayvanlar için de önem taşıyan mevcut seçeneklerin, büyük ölçüde insanların doğada yaptığı değişikliklerle daraldığı vurgulanarak, birçok türün, etrafı kentler ve çiftlik yapılan bölgeler tarafından çevrilmiş doğal adalarda sıkışıp kaldığı ve bunun iklim değişikliklerinde de onları savunmasız bıraktığı ifade edildi.

Çeşitlilik azalıyor

 "Bu değişikliğin bir sonucu olarak, birçok farklı bölgede ve tüm yerkürede bulunabilen canlı türlerinin çeşitliliğinde önemli ölçüde azalma olmuştur" denilen bildiride, şu görüşlere yer verildi:

 "Bilim, dünyadaki mevcut türlerin sadece yüzde 10'unu tanımlayabildiği için değişikliğin toplam ölçeği hakkında kesin bilgi sahibi değiliz. Yine de çift yaşamlılar (hem karada, hem suda yaşayanlar), ekili arazi kuşları ve Karayip mercanları gibi türlerin kendi gruplarının bolca mevcut olduğu alanlarda azaldıkları söylenebilir. Gelecek yüzyılda, bazı kuşların yüzde 12'si, memeli hayvanların yüzde 25'i ve çift yaşamlıların en az yüzde 32'si yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tahminlere göre, insanların dünyanın uzun vadeli tipik tarihinde, küresel soy tükenmelerinin oranını 'doğal' oranından bin kere daha fazla artırmış olabileceği hesaplanmıştır."