Konut Satışında Artışın Sırrı Takvimde!



Türkiye ekonomisinin 'lokomotif' sektörlerinden biri haline gelen inşaatta 2014'ün ilk 7 ayı negatif bir seyir izlemişti. İstisna 8. ayda geldi ve Ağustos 'ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25'lik bir artış söz konusu oldu. Peki yılın devamı için nasıl bir tahmin yapılabilir? Konuyu Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş bugünkü yazısında ele aldı. 'Konut satışındaki dalgalanmada takvim etkisinin payı büyük' başlıklı yazı şöyle:

Konut satışı ilk yedi ayda geçen yılın belirgin olarak altında seyretti. Ocakta yüzde 0.2’lik bir artış vardı yalnızca, izleyen aylarda ise geçen yılın hep altında kalındı. Geçen yıla göre gerileme, Temmuz'da yüzde 20.2 ile en tepe noktaya ulaştı. Ağustos'a geldik, bu kez tam tersi bir gelişme yaşandığını gördük. Ağustos'ta geçen yıl 84 bin düzeyinde kalan konut satışı, yüzde 25 artışla bu yıl 106 bine yaklaştı. Yılın en yüklü satışı da Ağustos'ta gerçekleşmiş oldu.

Ağustostaki bu hızlı artışa rağmen ilk sekiz aydaki konut satışının geçen yıldan yüzde 6 daha az olduğunu belirtelim. Geçen yıl ilk sekiz ayda 760 bin, bu yıl ise 716 bin konut satıldı.

Takvim etkisi var

Konut satışında Ağustos'ta ortaya çıkan yüzde 25’lik artışa bakarak inşaat sektöründe kara bulutların dağıldığını söylemek pek mümkün değil. Çünkü bu artışta takvim etkisi büyük rol oynadı.

Geçen yıl Temmuz'da 23 olan çalışma günü sayısı, bu yıl Ramazan Bayramı’nın etkisiyle 20’de kaldı. Yani yüzde 13 gerileme söz konusu. Çalışma günü başına konut satışı ise yüzde 8 geriledi. Bir başka ifadeyle Temmuz'daki yüzde 20’lik düşüşün bir bölümü çalışılan gün sayısının azalmasından, bir bölümü de satışlardaki gerçek azalmadan kaynaklandı.

Ağustos'a geldik, tablo tam tersine döndü. Geçen yıl Ramazan Bayramı Ağustos ayındaydı ve bayram etkisiyle çalışma günü sayısı yalnızca 19’du. Çalışılan gün sayısı yüzde 11 artışla bu yıl 21’e çıktı. Çalışma günü başına konut satışında yüzde 13 artış oldu. Toplam artış ise daha önce de belirttiğimiz gibi yüzde 25 düzeyinde.

Temmuz'daki satışlarda ortaya çıkan gerilemenin bir kısmı nasıl çalışma günü sayısındaki düşüşten kaynaklanmışsa, bu kez Ağustos'ta tam tersi oldu, gün sayısı bu kez artış yönünde katkı yaptı.

Kredili satışlarda sınırlı artış

Ağustos ayında toplam konut satışı yüzde 25 artış gösterdi; ancak kredili satış olarak da bilinen ipotekli konut satışındaki artış yüzde 12’de kaldı. Diğer satışlar ise yüzde 33 artış gösterdi.

Toplamda ilk satış ve ikinci el satıştaki artış neredeyse aynı oranda gerçekleşti. İlk satışlar yüzde 25.8, ikinci el satışlar ise yüzde 24.4 oranında arttı.

Ancak, ilk satış-ikinci el satış oranı kredili ve diğer satışlar bazında farklılık gösterdi. Kredili ilk satışlar yalnızca yüzde 8.8 arttı, ikinci el satışlarda yüzde 14.6 artış kaydedildi.

Diğer satışlarda ise ilk satış artış oranı yüzde 35.7’yi buldu. İkinci el satış oranı yüzde 30.3’te kaldı.

Sekiz aylık durum negatif

Ağustos'ta yılın en yüksek satışı gerçekleştirilmiş olmakla birlikte ilk sekiz ayda geçen yılki satışa ulaşılabilmiş değil. Geçen yılın ilk sekiz ayında 760 bin olan satış, bu yıl 716 bin düzeyinde kaldı.

Sekiz aylık satışın geçen yılın altında kalması kredili satışlardaki gerilemeden kaynaklanıyor. Kredili satışlar geçen yılın yüzde 28 altında. Diğer satışlar ise geçen yıla göre yüzde 11’e yakın arttı.

Hep yazılıp çiziliyor ya, Merkez Bankası’na bir dönem “Faiz düşmeli” diye koro halinde baskı yapmaya çalışanların önemli bölümü aslında ne yatırımı, ne üretimi, yani ne reel sektörü düşünüyordu. Temel amaç, düşecek kredi faizleriyle inşaat sektörünün elindeki konut stokunun erimesini sağlamaktı.

Artık son gelişmelerin ardından faiz indirimi beklentisi de mazide kaldı ya... Merkez Bankası bir dönem enflasyonla mücadele etmek, enflasyonun daha da azmasını önlemek adına faiz indirimine yanaşmıyor ya da bunu çok sınırlı yapmaya gayret ediyordu.

Artık şimdi nur topu gibi başka bir sorunumuz daha var; kur artışı. Hem zaten bunu gözeten Merkez Bankası geçen haftaki toplantısında faizlere dokunmadı.

O gün de vurgulamıştık, umalım da Merkez Bankası’nın bundan sonraki faiz kararı artırım yönünde olmasın.