Perşembe ve cuma günleri ABD'de bir konferansa katıldım. ABD'den ve Avrupa'dan dört yüze yakın finans ve gayrimenkul uzmanı, Amerika'da yaşanan son ekonomik gelişmeleri konuştuk. Bütün bu konuşmalardan ve kişisel görüşmelerden edindiğim izlenim şudur:
- ABD'de oldukça derin ve ciddi bir gayrimenkul krizi var. Amerikan toplumu üzerimde bu krizin etkileri görülüyor. Özellikle orta ve orta altı sosyal katmanlarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
- Son dört yılda ABD ekonomisinin büyüme motoru, gayrimenkul kredileri olmuş. Gayrimenkul fiyatları arttıkça, bankalar tüketicilerin sahibi oldukları evlerin artan değerinin ipoteği karşılığında tüketici kredileri sağlamışlar. Bu kredilerle çok büyük bir tüketim hacmi yaratılmış.
- Ama şimdi "o balon" patlamış ! Bir tarafta bazı bölgelerde yüzde 20'ye kadar düşen konut fiyatları; diğer tarafta aldıkları kredileri ödeyemedikleri için verdikleri ipotekler nedeni ile evlerini bankalara kaybeden insanlar var.
- Belki bundan daha da tehlikelisi, ABD'de tüketici güveni (ciddi biçimde) azalmış; hemen her sektörde işler yavaşlamış. Örneğin bazı büyük perakende firmaları (ki bu firmalar içinde gıda perakendesi yapanlar da var), bütün gayrimenkul bölümlerini kapatmışlar. Çünkü en az önümüzdeki bir yıl hiç büyümeyeceklerini düşünüyorlar.
- ABD'de yaşanan bu gelişmeler, bir finansal piyasalar krizi de yaratmış. Çünkü verilen riskli gayrimenkul kredileri (eşik altı konut kredileri subprime mortgage kredileri), bizim Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) dediğimiz araçlara dönüştürülmüş ve bütün dünyada satılmış. Öyle ki Norveç'teki 60 bin nüfuslu bir kent bile bu yatırım araçlarına ciddi oranda yatırım yapmış.
- Beklenti o ki, bu finansal kriz 18 ile 24 ay sürecektir. En az altı ya da dokuz aydır da yaşandığına göre, belki finansal krizin yüzde 40 aşılmıştır. Ama daha krizin dip noktasına gelinip gelinmediği konusunda tartışmalar vardır.
- Hem Amerikalı hem de Avrupalı yatırımcılar "bekle göre" havasındalar. Likiditelerin de ciddi bir azalma olmamış. Hala ellerinde paraları var ya da para kaynaklarına erişimleri var. Ama kaynak kullanımının maliyeti artmış. Ne kadar arttığını ise kimse pek bilmiyor. Çünkü daha sağlıklı bir pazar fiyatı oluşmamış.
- Öte yandan Orta Doğu ve Uzak Doğulu Egemen Yatırım Fonları da olanakları gördükleri için ortalıkta ucuza satın alacakları mal ve varlık arayışındalar.
- Herkes bekliyor. "Şu fiyatlar bir dibe vursun da o zaman alıma geçeriz" diye bekliyorlar. Ama bu durumda herkes beklediği için pazar bir türlü yukarı hareketlenmiyor!
- Bizce şu anda Dünyada bir ekonomik kriz yok. Ama bütün dünyada bir finansal çalkantı/belirsizlik durumu var. Herkes ABD'deki gelişmeleri izleyerek kendine en doğru yol planını çizmeye çalışıyor.
- Yine de asıl para kaynağı olan kişi ya da kuruluşların politikalarında önemli bir değişiklik olmuş. Altı ay öncesine kadar "Aman bulduğumuz her türlü malı/varlığı satın alalım, nasılsa fiyatı artacak " diye düşünülüyordu. Şimdi ise bu durum değişmiş: "Tamam bir bakalım da kar edeceğimizden emin olalım. Para kazanamayacağımız bir projeye para yatırmak o kadar da anlamlı olmaz" görüşü egemen olmuş.
- Türkiye ve Rusya gibi "gelişmekte olan ülkelere" ilgi hala sürüyor. Çünkü hala bakir olan bu piyasalarda ciddi kazanç olanakları var. Yani eğer büyük politik hatalar yapmazsak, önümüzdeki dönemde de Türkiye'ye uluslararası sermaye akışı sürecektir.