Küresel Ekonomik Kriz ve Türkiye'nin Konumu Masaya Yatırıldı

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından düzenlenen ‘Küresel Senaryolar, Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler ve İnşaat Sektörüne Yansımaları’ konulu toplantı Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleştirildi. İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin ve İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen toplantı, İMSAD tarafından yürütülen ‘İnşaat Malzemeleri Sektöründe AB’ye uyum ve İşbirliğinin Olası Etkileri Konusunda Farkındalık Yaratma Projesi’ Koordinatörü Gonca Ogan’ın projeyi tanıtan kısa konuşmasıyla başladı.

Dünya ekonomisinin son on yılı, küresel dalgalanmanın nedenleri ve Türkiye ekonomisinin konumlandırılması konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kerem Alkin, 21. yüzyılda değişen küresel ekonomik şartlar içinde Türkiye’nin merkez ülke konumuna geldiğine dikkat çekti. Soğuk Savaş döneminde oyunun dışında kalan Türkiye’nin, SSCB’nin dağılmasından sonra küresel sürecin önemli aktörlerinden biri haline geldiğini söyleyen Alkin, “Soğuk Savaş dönemi bittikten sonra Amerika Birleşik Devletleri oyun alanını doğuya kaydırdı. Türkiye bu yeni oyun alanında merkez konumunda. ABD’nin amacı, Cebelitarık Boğazı’ndan Tayvan’a kadar yayılan enerji üretim alanlarına Rusya, Çin ve Avrupa Birliği’nin inmesini engellemek. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde bu oyunun oynanacağı en kritik alan Kazakistan ve Türkmenistan. Bu bölgelere hakim olan oyuna da hakim olacak. ABD buradaki doğalgaz ve petrolü alternatif koridorlardan dünyaya ulaştırmaya çalışıyor. Bu da Ermenistan-Gürcistan-Türkiye koridoru. Buradaki kritik rolü nedeniyle Türkiye’nin ABD açısından önemi gittikçe artmaya devam edecektir” dedi.

Küresel ekonomiyi rotasından çıkarabilecek tehlikelerden de bahseden Alkin, bu süreçte ABD ekonomisinde gözlenen çifte açık ve dünya petrol arzında olası sıkıntıların büyük krizlerin habercisi olabileceğini söyledi. Bölgesinde ekonomik ve ticari diplomasi yürütebilecek güce sahip tek ülke olan Türkiye’nin ekonomik büyüme oranının yüzde altıdan düşük olmaması gerektiğine dikkat çeken Alkin alınacak tedbirleri şöyle sıraladı: “İş dünyasının enerji, işgücü, hammadde ve finansman maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, Türk iş dünyasının yatırım yapmaya yönlendirilmesi ve mikro reformlarının gerçekleştirilmesi.”

Toplantıda söz alan Dr. Murat Akdoğan ise, deneyimlerinden yola çıkarak şirketlerin kriz dönemlerini başarılı bir şekilde atlatması için öneriler sundu. Kriz dönemini önceden fark eden firmaların bunu fırsata dönüştürebileceğini söyleyen Akdoğan, “Şirketler ekonomik kararlar, siyasal dengeler, teknoloji ve tüketici alışkanlıkları gibi pek çok unsurdan etkileniyor. Şirket dışında gelişen makro dengelere müdahale etme şansımız yok. Ancak şirketimizde kendi kontrolümüz altındaki finansal unsurlara, personel yapısına etki edebiliriz. Dışarıda gelişen durumun sinyallerini iyi analiz ederek bu etkenleri yeniden şekillendirebiliriz” dedi.

Akdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Kriz dönemlerinde ilk akla gelen fiyatları aşağıya çekmektir. Ancak bu uzun vadede fiyat girdabına sürüklenerek zarar etmenize yol açar. Kârsız bir süreçte pazar payını korumak çok anlamlı değildir. Fiyat girdabından şirketinizi sıyıracak tek yol krizi önceden görmek ve gerekli tedbirleri almaktır. Bu noktada liderlik faktörü öne çıkıyor. Kriz dönemlerinde süreci iyi yönetmek gerekiyor. Ayrıca pazarlama faaliyetleri üst düzey yöneticilerin her zaman içinde olması gereken bir süreçtir. Pazarlama, sadece pazarlamacılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.”