Papua Yeni Gine'de Bougainville
Özerk Bölgesi hakimiyetindeki Carteret Adası'nın bin
500 sakini, iklim değişikliğinden dolayı yaşadığı bölgeyi terk etmek zorunda
kalıyor. Küresel ısınmadan dolayı her geçen gün felakete sürüklenen dünyada
Carteret Adası halkı, ilk iklim değişikliği mültecileri olarak tarihte yerini
alıyor. Büyük Okyanus'ta bulunan Papua Yeni Gine'ye bağlı Carteret Adası'nda
deniz seviyesi son yirmi yılda 10 cm yükseldi.
Atolün tüm çevresinde gerçekleşen bu yükselme bölgedeki tarım etkinliğini
tamamen kısıtlarken, ada halkı acilen önlem alınması ve adada yaşayan bin 500
kişilik yerli halkın daha yüksek bir bölgeye taşınması için bas bas
bağırıyor.
Tarım alanlarının suyun yükselmesi nedeniyle talan olduğunu belirten halk,
tarım yapılamadığı için adada açlık başladığını ve hatta çocukların okula aç
gitmek zorunda kaldıklarını haykırıyorlar. Adadaki yüzlerce Hindistan cevizi
ağacının da bu durumdan nasibini aldığını belirten çaresiz halk, bölgede yetişen
meyvelerin 30 yıl öncesine göre çok daha az ürün verdiklerini ve meyvelerin
boyutlarının da oldukça küçüldüğünü ifade ediyorlar.
Diğer taraftan adada yetişen muzlar ayakta durabilmek için tuzlu suyla yoğun
mücadele vermek zorunda kalıyor.
Bouginville yöneticileri, ada halkının yakarışlarını ciddiye aldıklarını
fakat ülkede çok büyük kaynak sıkıntılarının olduğunu yine de ellerinden
geldiğince ada halkına destek olmaya çalıştıklarını belirtiyorlar.
Ayrıca ada halkını taşıyacak yer sorunu da olduğunu belirten yetkililer
sorunun nasıl aşılabileceğini henüz bulabilmiş değiller. Ada halkı devlet
tarafından gönderilen 5 bin kilo pirinçle hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor.
Fakat ailelerde çocuk sayısının fazla olmasından dolayı gıda tedbirleri yeterli
gelmiyor.
Ada'nın en etkin sivil toplum örgütü Tulele Peisa'nın
Başkanı Ursula Rakova, Buganville Özerk Cumhuriyeti'nin ana
merkezindeki kiliselerden yardım istemiş, kilise yetkilileri de merkez bölgede
ada halkı için on tane ev yapmayı kabul etmiş. Fakat bu on ev tabi ki de halkın
tamamını kurtarmak için yeterli değil.
Carteret gibi bölgede dört tane daha atolün bulunduğunu ifade eden yerel
yetkililer, büyük dalgaların gelip tüm adayı silip süpürmesinden korkuyorlar.
Böyle bir durumda merkezi hükümetin ne yapacağını da bir hayli merak
ediyorlar.
Günden güne suyun içine gömülen atollerde yükselen deniz seviyesi rahatlıkla
gözle görülebiliyor. Sivil Toplum Örgütü Başkanı Rakova, bu zararın en büyük
sorumlusunun sanayileşmiş ülkeler olduğunu belirterek, gelişmiş ülkelerin burada
yaşayan halka yardım etmesi gerektiğini söylüyor.