Louvre Piramidi'nin İkinci Doğum Sancısı

François Mitterrand, 1989 yılında Louvre’un bahçesine dev bir piramit yerleştirmeye karar verdiğinde, eleştirmenler bu piramidi Mitterrand’ın “ölümsüzlüğün kokusunu içine çekme isteği”nden öteye geçmeyen, göze çirkin gelen bir obje olarak nitelendirmişlerdi. Buna rağmen Mitterrand, piramidi, 14 yıllık iktidarı sırasında gerçekleştirdiği en önemli eser olarak tanımlıyordu.

Aradan 17 yıl geçmesine rağmen piramitle ilgili tartışmalar bitmiş değil. Yer seviyesinin altında kalan avlu, müzenin 7,5 milyon kişilik yıllık ziyaretçi sayısı karşısında yetersiz kalıyor. Bunun üzerine piramidin mimarı Ioeh Ming Pei, bir çözüm üretmek üzere yeniden göreve çağırıldı.

89 yaşındaki Pei de, bugüne kadarki en tartışmalı eserinin kötü durumda olduğunu kabul ediyor. Pei, geçen hafta müzeye yaptığı ziyarette, “ziyaretçilerin avluda tıpkı bir havaalanındaki gibi iplerle ayrılmış bilet kuyruklarında beklemesinden rahatsız olduğunu” ifade ediyor. “İnsanlar birbirini itip kakıyor, güzel bir mekân değil artık” diye ekliyor Pei.

Aslında piramit, Louvre’un ve kendi başarısının kurbanı oldu. Kraliyet eski sarayının kuzey kanadının da müzeye katılmasıyla sergi alanlarını iki katına çıkaran ve yeraltında bir alışveriş merkezinin de içinde bulunduğu ‘Grand Louvre’ projesinin bir parçası olarak tasarlanan piramidin, yılda dört milyon ziyaretçiyi ağırlaması planlanmıştı. Ancak 1990’ların sonlarında müzenin ziyaretçi sayısı beş milyona ulaşmıştı bile. ‘Da Vinci Şifresi’ kitabı ve kitaptan uyarlanan filmle müze daha da popüler hale geldi. İnsanlar, kitabın başında, romanın ana karakterlerinden birinin ölü bulunduğu ‘Büyük Galeri’yi görmek için birbirleriyle yarışır hale geldiler.

Yapılan araştırmalara göre, piramidin kendisi, ‘Mona Lisa’ ve ‘Venus de Milo’dan sonra Louvre’da en çok ilgi çeken üçüncü eser. Müzede, 9 bin yıllık bir medeniyete ait 300 bine yakın eser düşünüldüğünde - ki bunların arasında 52 Rubens ve 12 Rembrandt eseri de yer alıyor- piramidin ne kadar ilgi çektiği açık. Ziyaretçilerin üçte ikisi, genellikle daha tenha olan diğer iki girişe rağmen müzeye piramitten girmekte ısrar ediyor. Piramide girmek için dış avluda uzun kuyruklar oluşurken, iç avluda bilet almak ve vestiyer için, son olarak da koleksiyonlar için ayrıca kuyrukta beklenmek zorunda kalınıyor. Yazın ise güneş, piramidin cam panellerinden acımasızca içeriye süzülüyor.



Bu durumu daha vahim hale getirebilecek tek şey, ziyaretçi sayısının, 2010’dan sonra çoğunluğu uzakdoğudan olmak üzere 9 milyonu aşacak olması gibi görünüyor.

Pei’ye, piramidi inşa etmekle hata yaptığını düşünüp düşünmediği sorulduğunda, hata yapmadığını, sorunun “ziyaretçi sayısının doğru tahmin edilememesinde” ve “ziyaretçilerin giriş olarak piramidi tercih etmelerinde” olduğunu söylüyor. Pei, 11 Eylül saldırılarının ardından, olaydan çok uzakta bulunan Paris’te, müze girişlerindeki güvenlik kontrollerinin artırılması nedeniyle girişlerin yavaşlayacağının daha o zamanlardan tahmin edilmesinin mümkün olamayacağını da ekliyor.

Gerek piramidin içinde gerekse müze çevresinde yeni bir çözüm bulmak için uzun zaman harcayan Pei, temel sorunun bilet satış ve danışma gişelerinden kaynaklandığını, çoğunluğu müzeyi ilk kez ziyaret eden ziyaretçilerin yönlendirilmeye gereksinim duyduğunu belirtiyor.

Müze yönetimi de piramidin hata olduğunu düşünmüyor. Müze direktörü Didier Selles, durumu kurtaracak onarımlar değil, gelecekteki ziyaretçi artışına dönük planlar yaptıklarını belirtiyor ve ekliyor: “piramidin altındaki girişleri geliştireceğiz ve bu mekânı bir düşünme mekânı haline getireceğiz”. 48 milyon sterline malolması beklenen yenileme çalışmalarının 2009-2012 yılları arasında gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Pei, piramidi ilk tasarladığı işlevine, yani bir ‘buluşma ve konuşma mekânı’na dönüştürebilmeyi umduğunu söylüyor. Muhtemel değişiklikler arasında bilet satış gişelerinin depolama alanlarına kaydırılması ve müze kitabeviyle, ‘Grand Louvre Restoranı’nın yerlerinin değiştirilmesi bulunuyor.

Pei, Louvre yönetimine “çözümü bulacağını ancak bulunan her çözümün doğru işlemeyebileceğini” ilettiğini, gerisinin yönetimin elinde olduğunu söylüyor.


Derleyen: Sena Özfiliz