Lüks Garajlarda Sosyete Partileri Veriliyor



Nina Johnson, düğün töreninin yerini belirlemek üzere otellerin, restoranların ve eğlence tesislerinin bir listesini yaptı. Sonunda bulabildiği en büyüleyici ortamı, bir araba garajını seçti. Bir sanat galerisinin yöneticiliğini yapan 26 yaşındaki Johnson, "Orayı görür görmez hayran kaldık. Nefes kesiciydi" diyor. Garaj akla birçok sözcük çağrıştırıyor. Bunlar fare, kenara atılmış bira şişeleri, ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız kokular olabilir. Ancak "nefes kesici"nin bu sözcükler arasında olduğu söylenemez. Yine de burada, Miami Plajı'nda evlenmek üzere olan çiftler, bar mitzvah (Yahudi erkek çocuklarının yetişkinliğe geçiş töreni) çocukları ve yardım organizasyonları düzenleyenler, araba parkı ile en ileri mimarinin hayal etmesi güç bir şekilde bir araya geldiği bu mekâna akın ediyor.

65 milyon dolarlık bir proje olan 1111 Lincoln Sokağı, yepyeni bir form olarak beliriyor: 360 derecelik geniş ve ferah manzarası, abartılı yükseklikteki tavanları ile devasa bir çatı dairesine benzeyen "garaj mimarisi" tarzında bir eser. Bu, birçok yönden Miami'nin parıltılı otomobil kültürünün içinde bir ayrıkotu gibi görünüyor. Araçları saklamaya çalışan değil, onların varlığını kutsayan bir düzen söz konusu. Araba fanatikleri zevkten dört köşeyken beklenmeyen bir şey oldu ve arabalarını park etmek gibi bir amacı olmayan sıradan insanlar da oraya gelmeye başladı. Bu yedi katlı garajı görmek üzere New Jersey'den kalkıp gelen mimar Peter Lampen, "Önce tepesine çıktım. Sonra da etrafa baka baka aşağı indim" diyor.



Robert Wennett isimli bir çağdaş sanat koleksiyoncusu 2005 yılında bu mülkü satın aldığında oldukça işlek iki bulvarın (Lincoln Sokağı ve Alton Sokağı) kesiştiği bir köşede üzerinde sıkıcı bir banka şubesi ve açık otopark bulunan bir gayrimenkule sahip olmuştu. Aracını park ettiği otoparkların çoğundan nefret ettiğini itiraf eden Wennett, Londra'daki bir enerji santralini Tate Modern Sanat Galerisi'ne dönüştürmesiyle meşhur olan ve Pekin'deki Olimpik Stadyum'u tasarlayan İsviçreli Herzog & de Meuron'a gitmiş. Wennett, mimarlara bir tren garının holüne benzer şekilde insanları kendisine döndürüp baktıracak büyük, havadar ve aydınlık bir yer istediğini anlattı. Mimarlar, teras katını partilerin düzelebileceği ancak aynı zamanda arabaların park edebileceği bir yer olarak tasarladı. Mekân, geceliği 12 ila 15 bin dolara kiralanabiliyor. Wennett, "Bu bir otopark değil. Aslında sosyal bir alan" diyor.

Burası aynı zamanda özel mülk. Wennett, çatıya kendisi için de geniş bir daire yaptırdı. Buradaki Wolfsonian Tasarım Müzesi'nin Müdürü Cathy Leff, Miami Plajı'ndaki yapı için "Otoparkların ne olabilecekleri ve nasıl olmaları gerektiği ile ilgili çıtayı yükseltmiş oldu" diyor.

Yine de tüm yorumlar olumlu değil. Bazıları, zaten zevksiz taraflarıyla meşhur olan Miami Plajı'nın, araçları park edebilmek için korkunç bir binanın inşa edildiği bir yer olarak akıllarda kalıp kalmayacağını merak ediyor. Ancak özellikle de burada bulunan lüks araç sahipleri için bu otopark, cazibesine karşı konulamayan bir yer. Finansal danışman olarak çalışan ve gri renkte bir Ferrari kullanan Douglas Sharon,"Şehir merkezindeyken buradan başka bir yere arabamı park etmeyi aklımdan bile geçirmiyorum" diyor.