Lüks Konutlar Ormanı Kemiriyor



TEMA Vakfı'nın son bir yılda gerçekleştirdiği "İstanbul Ormanlarındaki Yapılaşma Gözlem Tespit Çalışması" kentin ormanlarında yaşanan katliam gibi yapılaşmayı fotoğraflarla tek tek gözler önüne seriyor. Vakfın yetkilileri tarafından yapılan inceleme, İstanbul ormanlarının yapılaşma ile adeta kemirildiğini, orman alanlarının bütünlüğünün bozularak ekosistem içerisinde yarattığı faydaların sekteye uğratıldığını, kamu yararı hiçe sayılarak verilen imar izinlerinin en az 30-40 yıldır binbir zahmetle ve devlet kasasından ayrılan bütçeyle yetiştirilmeye çalışılan ağaçlandırma sahalarını ve orman arazilerini, "lüks konut işgaline" kurban ettiğini bir kez daha ortaya koydu.

TEMA ekibinin İstanbul'un Avrupa yakasında Göktürk, Bahçeköy, Zekeriyaköy, Uskumruköy, Demirciköy, Anadolu yakasında Kavacık, Çavuşbaşı, Sultanbeyli, Alemdağ ve Çekmeköy'de yaptığı incelemeler, son günlerde Acarkent olayı ile gündeme gelen orman yağmasının yeni bir şey olmadığını gösteriyor. İncelemeler, yıllara yayılmış planlı lüks konut işgalinin çoğunlukla yasalara uygun kılıflarla orman alanlarını parçaladığını, yılların emeğiyle oluşturulmuş devlet ormanlarının içine ve bitişiğine yerleştiğini ortaya çıkarıyor.

Çekilen fotoğraflarda açıkça kimi yerde evlerin ormanın "içinde" yapıldığı, sitelere giden yolların "ormanın içinden" geçtiği görülüyor. Yollar ve evler, ağaçların arasına "ustaca" gizlenmiş durumda. TEMA ekibi, bu çalışma sırasında "ormanın içinden geçerek" ulaştıkları inşaatların kapısındaki görevliler tarafından "ormana " girmelerinin "orman kanunlarıyla" engellenmeye çalışıldığını anlatıyorlar.

TEMA Vakfı Genel Müdürü Uygar Özesmi, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe 'nin görevini yerine getirerek Beykoz ormanlarında göz göre göre yaşanan orman katliamına el koyarak konuyu gündeme taşıdığını belirterek "Ancak, ne yazık ki; Beykoz ormanlarında yaşanan bu hukuk dışı yapılaşmanın binlerce benzeri ülke ormanlarımızı tehdit etmeye devam ediyor" dedi.

Tuvaletlerinden bile daha az yeşil alan
TEMA Vakfı'nın ormanlarımızın korunmasına yönelik her türlü girişim ve çalışmalarda her zaman bakanlığın yanında olacağını ifade eden Özesmi, "Bakan Pepe, doğal varlıklarımızın korunması için sahip olduğumuz yasaları uygulatarak ve takipçisi olarak bu katliamın devam etmesini engellemiştir. Ancak, bu sorun yalnızca Beykoz ya da İstanbul ormanları ile sınırlı değildir. Ormanların ne 2B gibi yasal kılıflar altında yapılaşmasına göz yumarak, ne amacı dışında kullanılarak ne de yangınlarla yok edilmesine izin veremeyiz" diye konuştu.

Ormanların iklim değişikliğine karşı en büyük güvence olduğuna dikkat çeken Özesmi, İstanbul'da 239 bin hektar orman alanı bulunduğunu, bu rakamın da kentin yüzölçümünün yüzde 44.8'ine karşılık geldiğini söyledi. Özesmi, "İstanbul'da en az 10 milyon insan yaşadığını varsayarsak kişi başına 239 metrekare yeşil alan düşer. Bu rakam çok trajiktir, dahası İstanbul Büyükşehir Belediyesi yerleşim sınırlarını ele alarak hesapladığımızda, kişi başına düşen yeşil alan 4.64 metrekare, yani belki de orman içinde yapılan lüks konutların tuvaletlerinden bile daha küçüktür" dedi.

2B için önlem
TEMA Vakfı, orman talanına yol açan diğer önemli bir konunun da 2B uygulaması olduğuna dikkat çekiyor. Vakfın derlediği bilgilere göre Türkiye'de "orman" sayılan alanların yüzde 80'inin üzerinde bir bölümünün kadastrosu yapılabildi. Bunların da büyük bir çoğunluğu sorunlu ve yargıda. Geriye kalan ve henüz kadastrosu yapılmamış orman alanlarının bir kısmı da mevcut yasal düzen içinde yeniden "2B arazisi " olarak değerlendirilebilecek. Halen de orman arazilerinde 2B sonucunu doğuracak faaliyetler devam ediyor. Vakfı, öncelikle 2B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılarak beklentilerin yok edilmesini öneriyor.

2B uygulamalarında yasada gerekli değişiklik yapılarak "bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme" durumuna açıklık getiren ölçütler arasında; "Orman bütünlüğünü bozmama, su ve toprak rejimine zarar vermeme, çevresindeki orman ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme" gibi koşulların da birlikte aranması isteniyor. Vakıf yöneticileri, mevcut anayasal sistemin, Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki kararları ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 'in 2 kez iadesindeki gerekçeler göz önüne alındığında 2 B arazilerinin satışının mümkün olmadığına dikkat çekiyorlar.

TEMA Vakfı'nın 2B ile ilgili diğer önerileri de şöyle: "2B nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde kullanım kadastrosu, henüz orman kadastrosu yapılmamış olan alanlarda da orman kadastrosu çalışmaları tamamlanmalıdır. 2B arazilerinin işgalcilerinden sadece orman köylüsüne tahsis edilecek olanlar hariç diğerlerinden hemen ecrimisil alınmaya başlanmalı ve böylece işgalcilerin bedelsiz kullanımı önlenmelidir. 2B arazilerinde satış kesinlikle düşünülmemelidir. Toplu yerleşim alanı haline gelmiş/kentleşmiş yerlerdeki insanların sokağa atılması da düşünülmemelidir. Fakat orman içinde münferit veya siteler halinde yapılaşmalar, mevcut yasalar gereği kesinlikle yıkılarak orman haline dönüştürülmelidir."