Madenciler Çevre Korumayı Yönetmelikle Aşma Peşinde



Madencilik sektörü, çevreye zarar verdikleri savıyla ormanlık arazilerdeki faaliyetlerini durduran yasal kararları, Bakanlar Kurulu'nun gündemindeki yönetmelikle aşmaya çalışıyor. CHP, çevreci kuruluşlar ve meslek odalarının başvuruları üzerine önce Anayasa Mahkemesi, daha sonra da Danıştay tarafından ilgili mevzuatın yürütmesi durdurulduğu için, ormanlık alanlar için madencilik ruhsatı verilemiyor. Orman Genel Müdürlüğü, iptal kararları üzerine, ormanlık arazileri madencilere tamamıyla kapattı. Ancak, halen Başbakanlık'ta imzaların tamamlanması beklenen bir yönetmelikle Orman Genel Müdürlüğü'nün bu kararı aşılmak isteniyor. Fakat çevreciler, yeni yönetmelikle düzenleme yapılmasının ayrı bir sorun yaratacağı ve bunun da yeni bir dava konusu olacağı görüşünde.
 
Yasal düzenleme için 1 yıl süre verildi

Anayasa Mahkemesi'nde, ormanları tahrip eden madencilik faaliyetlerine karşı ilk dava CHP'li milletvekilleri tarafından 2004 yılında açıldı. Mahkeme, bu dava üzerine bu yıl ocak ayında Maden Kanunu'nun 7'nci maddesinin birinci fıkrasının yürütmesini durdurma kararı aldı. Bu madde orman, milli ve tabii parklar, tarım ve turizm bölgeleri gibi alanlarda madencilik faaliyetlerine yönelik Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), gayri sıhhi müesseseler (GSM) ile ilgili düzenlemelerin nasıl yürütüleceğinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesini öngörüyordu. Yürütmeyi durdurma kararının gerekçesinde, bu alanlarda faaliyetin uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu ve yönetmelikle düzenlemenin yanlış olacağı vurgulanarak, yeni bir yasal düzenleme için hükümete 1 yıl süre verildi.
 
Madenciler: Ekim ayı bizim için çok geç

Ocak ayındaki bu gelişmenin ardından; TEMA ve bazı meslek odalarının 2007 yılında açtığı davayla izinlerin verilmesinin temeli olan 'Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği'nin yürütmesi de Danıştay tarafından haziranda durduruldu. Orman Genel Müdürlüğü ise Danıştay'ın yönetmeliğin yürütmesini durdurma kararı üzerine ormanlık arazileri tamamıyla madencilik faaliyetlerine kapattı. Anayasa Mahkemesi ile Danıştay'ın kararları sonrasında, sektörün ormanlık alanlardaki faaliyetleri durdu ve 1 yıllık geçiş süreci bir anlamda rafa kalkmış oldu. Bu durumun çözümü için akim ayında Meclis'in açılması ve Danıştay ile Anayasa Mahkemesi'nin itirazları da dikkate alınarak, yeni bir yasal düzenleme yoluyla izin mekanizmasının yeniden şekillendirilmesi gerekliliği doğdu.

Ancak ekim ayını beklemek istemeyen sektör için, yaz ayları çok önemli olduğu ve maddi kaybın da arttığı gerekçesiyle bir yönetmelik taslağı hazırlandı. Bu taslakla Orman Genel Müdürlüğü'nün aldığı durdurma kararının aşılması hedefleniyor. Hazırlanan yönetmelikle, yasal düzenlemeye kadar ormanlık arazilerde yeniden çalışmalara izin verilmesi amaçlanıyor. Bu yönetmelik için gerekli imzalarınsa Başbakanlık'ta bu hafta tamamlanması bekleniyor. Sektörün ormanlık alanlardaki faaliyetlerinin durdurulmasından doğan zararının 500 milyon dolar dolayında bulunduğu tahmin ediliyor.
 
Çevre korumanın aşılması için yapılmak istenenler

1- Anayasa Mahkemesi'nin aldığı iptal kararı üzerine ormanlık arazideki ÇED ve gayri sıhhi müessese (GSM) izinlerinin yönetmeliklerle değil, kanuna dayalı olarak yapılması gerekecek. Bunun için Meclis'in açılması beklenecek.
2- Danıştay'ın yürütmeyi durdurmasının nedenleri arasında, arama ruhsatının ÇED raporu olmadan alınabilmesine olanak sağlanması da bulunuyor. Bu olanak ise daha önceden Çevre Kanunu ile yapılan bir düzenlemeyle getirilmişti. Bu nedenle Çevre ve Orman Bakanlığı'nın da konu üzerinde çalışması gerekecek.
3- Ormanlık arazileri madencilere kapayan Orman Genel Müdürlüğü'nün kararı ise Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarılacak bir yönetmelikle geçici olarak aşılmak isteniyor. Ancak bu yönetmelik Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla çelişebileceği ve yeniden izin verilecek olması gibi nedenlerle, yeni bir dava konusu olabilecek.
 
Sözer Özel: Sektörde işçiler beklemede kaldı, kayıp artıyor

Eski TOBB Madencilik Sektör Başkanı ve Bilfer Madencilik'in sahibi Sözer Özel, kendisinin uzun zamandır madencilikle uğraştığını belirterek, şu anda mevcut mevzuat boşluğu nedeniyle sektörün ekonomiye katkı sağlayamadığını belirtti. Orman Bakanlığı'nın bütün izinleri durdurması nedeniyle sondaj izni dahi alamadıklarını anlatan Özel, "Anayasa Mahkemesi 1 yıl süre vermiş. En yüksek mahkemenin önüne çıkan kararla bu iş duruyor" dedi. Özel, madencilik faaliyeti sırasında ağaçları madencilerin kesmediğini ve müracaat edilerek bunun bakanlık eliyle yapıldığını kaydetti.

Özel, kesilen ağaçların parasının ödendiği, aynı zamanda bu ağaçların değerlendirildiğini belirterek, madencilerin kesilen her ağaç için yeniden ağaç dikim parası ödemekle yükümlü olduğunu belirtti. Özel, madencilik faaliyeti tamamlandıktan sonra bölgeyi yeniden ormanlık arazi haline getirme taahhüdünde bulunulduğunu da vurguladı. Çevrecilerle bu konuları konuşmaya açık olduklarını belirten Özel, sektörün yasal boşluk nedeniyle maddi kayba uğradığını belirtti. Özel, maden şirketlerindeki birçok işçi ve elemanın beklemede olduğunu vurguladı.
 
Yönetmelik çıkarırlarsa yeni bir dava konusu yaratırlar

TEMA Hukuk Müşaviri Ömer Erkul ise Anayasa Mahkemesi'nin maden izinlerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmesine yönelik ilgili kanun maddesinin yürütmesini durdurduğunu hatırlatarak, yeniden böyle bir düzenlemeye başvurulmasının doğru olmayacağını belirtti. Bunun yeni bir dava konusu yaratacağını kaydeden Erkul, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları göz önüne alınarak bir düzenleme yapılmasının şart olduğunu kaydetti. Erkul, yeni bir dava açılıncaya kadar bir yönetmelikle izinlerin yolunun açılmasının düşünülmesine 'hukuku dolanma' deneceğini belirterek, bunların bir süre sonra suç oluşturabileceğini ifade etti. Eğer yeni yönetmelikle aynı şeyler yapılmak istenirse, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının Yüce Divan'da yargılanma, Danıştay kararına uyulmaması durumunun ise adli mahkemelerde yargılanma yolunu açtığını ifade etti. Orman Genel Müdürlüğü'nün izinleri tamamıyla kaldırmakla doğru olanı yaptığını kaydeden Erkul; Kaz Dağları, Turgutlu-Manisa gibi birçok bölgede çevresel sorunlar yaşandığına da dikkat çekti.