Prof. Doğan Kuban “Çağdaş Mimari Söylemin Yüzeyselliği” temalı konuşmasını Dünya Mimarlar Günü çerçevesinde -3 Ekim 2005 günü- Yapı-Endüstri Merkezi’nde www.yapi.com.tr’nin organizasyonu ile gerçekleştirdi.
Kuban, kendi mimari deneyimini aktardıktan sonra, mimarlardaki “narsizm”e değinerek konuşmasına başladı. Bu tutumun mimariyi “tanımından ve doğasından”, “ toplumsal ve tarihsel içeriğinden” uzaklaştırabileceğini belirtti. Sit alanı içinde yapılan bir gökdeleni bir cinayetle eşdeğer tutup, “toplumsal bir sorun” olarak tanımlarken, bu yolla konuşmasının ana ekseni olan mimari söylem sorununa giriş yaptı.
Kuban, mimari söylem sorununa, yakın zamanda gerçekleşen UIA Kongresi aracılığıyla ile de değindi. Kongreyi, büyük düşüncelerin üretildiği bir yer olarak değil, bir festival-bir şovun örgütlenmesi- olarak tanımlarken, “mimarlık söylemi”nde kullanıcının %95’ini ilgilendiren şeylerin yer almadığına dikkat çekti. Kuban, böylesi bir yaklaşımı, “ahlaksız, yüzeysel, ilgisiz, vurdumduymaz” olarak nitelendirdi; çağdaş dünyanın kendi problemleri ile uğraşmayıp, metaforlarla idare ettiğini anlattı. Prof. Kuban, üst söylemin binalarını ve kişilerini heyecan verici bulurken, 8 Gehry, 6 Hadid binasını bir araya getirerek bir şehir oluşturulamayacağını söyledi; büyük, güzel binaların bizi aldattığından, gözümüzü boyadığından bahsetti. Gehry’nin binalarını örnek vererek, gecekondu mimarisi ile aralarında paralellikler kurdu.
Prof. Kuban, mimarlık söylemi sorununu, mimarlık yayını üzerinden de takip etti. Gazete ve dergilerde mimarlıktan ya yağma, ya reklam ya da medyatik bir durum olması halinde bahsedildiğini; insanlarla çevre arasındaki ilişkinin ise söz konusu edilmediğini vurguladı.
Kuban, bu yaklaşımın Türkiye’de ve özellikle İstanbul’daki yansımalarını ise daha kuvvetli eleştirdi. İstanbul’u “müze şehir” yapılmak istenmesi ile korunmuş tek sokak olmaması arasındaki çelişkiyi ortaya koydu. İ.T.Ü. arazisine inşa edilen Süzer Plaza’nın tepesindeki “gecekondu” yapının Türkiye’nin bugünkü durumunun heykeli olarak nitelendirdi. Türkiye’de petrolün, kent toprağı olduğunu vurguladı; gündemdeki Galataport ve Haydarpaşa projesinin kentsel ve mimari arka planındaki bilgi akışının yetersizliğini ortaya koydu.
Tüm bu çelişkileri, Kuban, “insanlık sorunu” olduğu kadar “mimarlık sorunu” olarak tanımamız gerektiğini vurgularken, yeni bir söylemin gerekliliği”ni ortaya koydu. Kuban’a göre, mimarlık, “güzelliğin anatomisi” ile birlikte, hatta daha çok “çirkinliğin anatomisi”ni irdelemeli; halkın anlayacağı sözlerle yeni bir uslup geliştirilmeli; yeni bir çevre, ancak para ve yağma temelli olmayan, tüketim ve teknoloji tellalığı yapmayan yeni ve alternatif bir “mimari söylem” ile mümkün olabilecek.