Merkez Bankası ve Cumhuriyet

Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınması tartışılıyor. CHP lideri Baykal'a göre, Başbakan'da "Ankara kompleksi" var. Baykal 'zincirleme mantık' yoluyla şu sonuca varıyor:
"Ankara kompleksinin arkasında cumhuriyet kompleksi, cumhuriyet kompleksinin altında ise Atatürk var..."
Hemen belirteyim, ben de MB'nin uzun bir süre daha Ankara'da kalması gerektiği görüşündeyim. Fakat bir "düşünce biçimi"ni irdelemek istiyorum.
MB'yi İstanbul'a taşımak "cumhuriyet kompleksi"nin göstergesi ise, yine Atatürk'ün Ankara'da kurduğu İş Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına ne diyeceğiz?! Üstelik İş Bankası'nın Atatürk tarafından yaptırılan Ankara Ulus'taki binasının çok yüksek bir mimari ve simgesel değeri vardı; o binayı bıraktı, İstanbul'da gökdelene gitti!
Dahası, bankanın hissedarı olan CHP buna hiç itiraz etmedi!
Atatürk'ün kurduğu "Etibank, Sümerbank" şimdi nerede?!

İdeoloji kavgası
Denilebilir ki, Merkez Bankası başka... Hangi açıdan başka? Herhalde "Atatürk tarafından kurulmak" açısından değil; çünkü bu açıdan İş Bankası ile MB'nin farkı yok.
MB'nin 'başkalığı' işlevleri bakımındandır. Öyleyse niye bu işlevler için Ankara'nın mı yoksa İstanbul'un mu daha uygun olduğu şeklinde ekonomik ve teknik bir dille tartışmıyoruz da, meseleyi hemen Atatürk ve cumhuriyetle ilgili koca bir rejim kavgasına dönüştürüyoruz?!
Bakın, büyük Fransız sosyolog ve siyaset bilimcisi Raymond Aron 1958'de neler yazmış:
"Fransızlar oldum olası, ekonomik, sosyal ve teknik tartışmaları ideolojik çekişmelere dönüştürme eğilimindedir. Ne de olsa ekonomi can sıkıcıdır... Buna karşılık laiklik veya devletin yararı gibi soyut bir tartışma son derece coşturucudur. Bu tartışma sonsuza kadar uzatılabilir..." (Demokrasi ve Totalitarizm, sf. 208)
Ve teknik ve pragmatik bakışlarla çözülebilecek sorunlar sonsuza kadar çözülemez!
Gerçekten, bu yüzden Fransa yüz elli yıl süreyle ideolojik ve siyasi kavgalarla çalkalanmıştır!

Pragmatik olmak


Prof. Tekeli bugün İstanbul'un aşırı büyüme sorunları yaşadığını, Ankara'nın ise büyüme hızının düştüğünü, üstelik 'Ankaralılık bilinci'nin de MB'nin İstanbul'a gitmesine karşı direnç oluşturduğunu anlattı. Prof. Tekeli, bu bakımlardan ve kamu ekonomisindeki işlevi sebebiyle MB'nin Ankara'da kalması gerektiği görüşünde.
Prof. Tekeli, Başbakan'ın 'pragmatik' olduğunu, BM'yi taşıma fikrinden vazgeçebileceğini söyledi.
Evet, doğrusu bu olur.
Daha önemlisi, zihniyet sorunudur: Bu konuyu İstanbul'un bir finans merkezi haline gelmesi ve MB'nin kamusal işlevleri gibi somut açılardan tartışmak yerine, soyut bir 'siyasi itikat' kavgasına dönüştürmek!
İrrasyonelliktir bu! Proje üretmez, sorun çözemez!
Kronikleşmiş sorunlarımıza ve kavgalarımıza bir bakalım, ne kadar "Fransız" (Jakoben!) olduğumuzu görebiliriz!