"İstanbul'da 15 bin Tarihî Eser Var, Büyük Çoğunluğu Restorasyon İstiyor"
İstanbul Valisi Muammer Güler, ilde 15 binin üzerinde tarihî eser bulunduğunu, bunların büyük çoğunluğunda da restorasyon, restitüsyon ve çevre düzenlemesi yapılması gerektiğini belirterek, ‘’Kültür hizmetleri için yaklaşık 60 trilyon liralık bir kaynağımız var, ancak bizi zorlayan, işin bürokratik yönüdür.’’ dedi.
Valilikte yapılan restorasyon çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Güler, halen valilik olarak kullanılan tarihî binanın, Osmanlı döneminin ilk kamu binalarından biri olduğunu söyledi. Güler, 1844 yılında hizmete giren binada daha önce bugünkü karşılığıyla Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu toplantıları ile yüksek mahkemelerin görev yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
‘’Daha önce çıkan yangınlarda yanan bir bölüm şu anda yok. Diğer bazı bölümlerde Eminönü Kaymakamlığı ile Devlet Arşivleri Müdürlüğü birimleri var. 1997-2000 yılları arasında çok büyük bir restorasyona tabi tutuldu. Bu restorasyonda eksik kalan binanın Bab-ı Ali ana giriş kapısını, aslına uygun hale getirdik. Burada önemli olan, yapının aslına uygun olarak korunmasıdır. Biz bunu yaptık. Güzel olduğuna inanıyorum. Bir de salonların düzenlemelerini yeniden ele aldık. Paşabahçe ve Yıldız koleksiyonlarını bu salonlarda teşhir etmeye başladık.
Önemli olan, bu binaların toplumun kimliğini yansıtabilmesi, tarihî misyonunu ifade edebilmesidir. Ben istiyorum ki İstanbul’daki bütün tarihî mekanlar, kültür eserleri bu tip amaçlarla kullanılabilsin. Sürdürülebilir kullanım dediğimiz konsept de budur. Yani sadece saklayarak değil, kullanıp koruyarak yaşatmak, işin önemli tarafıdır.’’ Vali Güler, binanın çevre düzenlemesine ilişkin çalışmaların da çok kısa sürede tamamlanacağını dile getirerek, binanın restorasyonu için çevre düzenlemesi dahil toplam 2 trilyon lira harcandığını bildirdi.
İstanbul’da çok önemli bir kültür hizmeti atağı başlatıldığını vurgulayan Muammer Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’İstanbul’da 15 binin üzerinde tarihî eserin varlığı söz konusu. Bunların büyük çoğunluğunda da restorasyon, restitüsyon ve çevre düzenlemesi yapılması gerekiyor. Bunların ihyası için daha önce Müzekent Projesi başlatıldı. Müzekent Projesi; Haliç, Balat, Süleymaniye ve Zeyrek alanlarını kapsıyor. Bu kapsamda İstanbul’a özel bir kanun çıkarıldı. İlgili kanuna göre belediyeler, tarihî eserlerin restorasyonunu özel sektöre yaptırabilecek. Bunun ilk örneğini, Beyoğlu Belediyesi uygulamaya başladı. Önümüzdeki dönemde, Karaköy, Perşembe Pazarı ve Galataport, bu kanun gereğince yapılacak. Zeyrek, Balat ve Süleymaniye’deki çalışmalar da bu şekilde yürütülecek. Buralar ihya edilerek, rant getirecek bir şekle dönüştürülecek. Bu, kültür turizmi açısından son derece önemli.’’
Müzekent Projesi için 40 trilyon lira, Ayasofya, Yıldız ve ağırlıklı olarak Topkapı saraylarındaki kültür çalışmaları için de 20 trilyon lira kaynak ayırdıklarını bildiren Güler, ‘’Yani bizim 2005 yılı yatırım portföyümüzde, kültür hizmetleri için yaklaşık 60 trilyon liralık bir kaynağımız var, ancak burada asıl bizi zorlayan nokta, işin bürokratik yönüdür.’’ dedi.
Proje hazırlamanın başlı başına bir uğraş olduğunu, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarından geçmesi ve ihale edilmesi gerektiğini belirten Vali Güler, İstanbul’da kültür turizmini geliştirecek en önemli çalışmanın, kültür eserlerinin ihyası olduğunu söyledi.
Özel sektörü de restorasyon işine çekmek istediklerini, bu yöndeki kanunun ve yönetmeliklerin de tamamlandığını kaydeden Güler, ‘’Tarihî yarımadada 14 bine yakın küçük ve büyük işletmenin bölge dışına çıkarılması söz konusu. Bu yapılırsa, restore edilen binaların kullanım tarzları değiştirilir. Bu bölgede çok daha büyük bir rant yaratılmış olur.’’ diye konuştu.