Milano Tasarım Haftası’nda Türk Tasarımı İmzası

Milano Tasarım Haftası'nın ilk gününün ilk haberi 'İlk in Milano' olmalıydı. Sanat tarihi pek
çok manifestoyla ve kitleleri etrafında toplayan sanat akımıyla aynı dili konuşan çocuklarını saygıyla andı. Günümüz yaratım sahnesinin harika çocukları arasına kökeni zanaate dayanan ve işleriyle hayatımızda azımsanmayacak bir yere sahip olan tasarımcılar da girdi. Sanatla tasarımın hangi ince çizgiyle ayrıldığı sorusunu bir kenara bırakırsak, onlar fikir ve üretimlerinde işlevsel olanı estetikle buluşturmanın kaygısını taşıyorlar. Bu kaygı, ortaya çıkan üretimlere zanaatin ötesinde bir içerik de kazandırıyor. Bir araya geliyor, tartışıyor ve üretiyorlar. Bir arada olmanın, ortak bir söylem yaratmanın gücünü bilinçli hamlelerle kullanan bir grup tasarımcıdan bahsediyoruz. Türk tasarımının son dönem yaratıcıları 'ilk' defa birlikte hareket ediyorlar ve bu hareketin yankısı Milano Tasarım Haftası'ndan Türkiye'ye çarpıyor.




Tasarladıkları ürünler ve aldıkları ödüller ile uluslararası platformda adından sıkça söz ettiren Türk tasarımının 29 önemli ismi, ‘ilk’ adı altında kurdukları grup ile inisiyatifi ele alarak güç birliği yapıyor ve global arenada Türk tasarımının yükselişini ve potansiyelini anlatma yolunda öncülük ediyor.

İstanbul’da ve dünyanın çeşitli merkezlerinde yaşayan “ilk” tasarımcıları, değerleri ve derin kültürel geçmişleriyle batıya alternatifler sunan, global endüstrinin gelişen ihtiyaçlarına yönelik doğru çözümler getiren olgunlaşmış ürünlerini ilk defa hep birlikte “İlk in Milano”da sergiliyorlar.

“ilk” grubunun Türk tasarım kimliğini tanıtma hedefi ile düzenleyeceği bir dizi etkinliğin birinci ayağı olan ve Nurus tarafından desteklenen ‘İlk in Milano’ sergisi, “Tasarıma Türk Dokunuşu” temasıyla, dünyanın dört bir yanından gelerek Milano’da buluşacak profesyonellere Türk Tasarımını keşfetme ve Türk tasarımının ortak belleğini inceleme ve yorumlama fırsatı sunacak.

Serginin koordinasyonunu ve sponsorluğunu üstlenen Nurus’un bu girişimi desteklemekteki amacı, tasarımcılarımızın yaratıcı üretim süreçlerini, birbirlerinden çok farklı deneyimlerden yola çıkarak yarattıkları ve en son teknolojiler ile çağdaş tasarımlara dönüşen ürünlerini uluslararası tasarım platformunda sergileyerek, Türk tasarımının gelişimine katkı sağlamak ve Türkiye’nin endüstriyel tasarım evriminde bir dönüşüm yaratmaktır.





Adnan Serbest
“Türk tasarımında tarihsel bir dönüşüm noktası olarak algıladığım bu sergide olmak ve oluşmasında katkıda bulunmak bir misyon, sosyal bir sorumluluktur benim için. Bu sergi oluşumunda birçok tasarımcı bir araya geldik ve tanıştık. Bu kaynaşım bile Türk tasarı tarihi açısından önemli bir adımdır. Türk tasarımcısı bu güne kadar daha çok bireysel çabalarıyla bir yere gelmiş, birbirini ismen tanımış fakat profesyonel anlamda hiç birlik olmamış, hiçbir platformda güç birliğine, bilgi alışverişine girmemişti. Bu tarihsel süreçte tasarımcıların portföylerinin de birkaç tasarımcı dışında oluşmadığını biliyorum. Bugün Türk tasarımındaki olgunlaşmış ürünlerden, portfolyolardan bahsedebiliriz. Bu ürün yelpazesindeki zenginlik itici bir güç olacaktır. Ve Türk tasarımının hak ettiği ilgiyi göreceğinden umutluyum.”





Alev Siesbye Ebuzziya
“Türk tasarımı yeni, farklı ve umut dolu bir tasarım. “Tasarım” onlar için yeni bir bakış açısı olduğundan, Türk tasarımcılar yakın zamanlı ihtiyaçların sonucu olan, daha bireysel, daha derin deneyimler ve çözümler arayan tasarımlarla ortaya çıkıyorlar, ki bu da, mevcut çağdaş tasarım içerisinde kendilerine bir yer açmalarını sağlıyor.”





Ali Bakova
“Sadece dünyayı anlamak –onu anlatmak, en ince detaylarına kadar tasvir etmek, içine girmek ve bilmek- ya da dünyayı değiştirmeyi hayal etmek –hayatla ilgili belli kaygılara sahip olmak ve kısmen de olsa onların doğrultusunda hareket etmek; bu coğrafyanın yarattığı her türden değerin arkasında olmak tasarımın geleceğini belirleyecek olan niyetlerdir.“





Aziz Sarıyer
“Bütün olmak.Bireysel faaliyetler bütenleşince anlam ve değer kazanıyor.Yaşadığım toprakların diğer benzerlerimle birlikte bir bütünü oluşturmak,ilk önce beni bana önemsetiyor.Daha da önemlisi ülkemin bu yöndeki değerlerinin yukarı çekilmesinde ki görevlerimin bilinci içindeyim. Gelecek yıllarda ki Türk tasarım tarihine bakıldığı vakit,evrensel değerlere örnek olan Türk tasarımının miladının 2000 yılı olarak tarif edileceğini hepimiz biliyoruz.Bu günkü ortaya konulan bir çok Türk tasarımı dünyada ses veriyor.Türk tasarımı geçmişi derinliklere ulaşmış batıya alternatifler sunmaya başladı.
Bulunduğu coğrafi durum ve kültür değerleri itibariyle beslenmiş ve başarıya aç yeni yetişkin jenerasyonu ile Türkiye çok yakın gelecekte Dünyada tasarım adına çok büyük değerler ortaya koyacaktır. “




Defne Koz
“Türk tasarımının, o büyük potansiyelini nihayet kullanmaya başladığını düşünüyorum. Türkiye, sofistike bir materyal kültürü geleneğine gelen sahip olduğundan, mükemmel tasarımlar üretmeye son derece müsait bir ülke. Çağdaş endüstriyel ekonomiye yavaş bir geçiş yapmamız, son elli yılda tasarım potansiyelimizin gerçeğe dönüştürülmesini ne yazık ki yavaşlattı; fakat önümüzdeki yıllarda, Türk tasarımının evrensel arenada büyük bir role sahip olacağına inanıyorum.
Aşmamız gereken bazı zorluklar var gerçi: Karşılaşabileceğimiz en büyük iki risk, evrensel eğilimleri üzerlerinde hiç düşünmeden izlemenin sonucu olarak genel bir ‘Uluslararası Biçim’in arasında yok olmak ve bunun tam karşıtı olarak, ucuz bir yerli üretim haline gelmek. Bu ikilem, Türkiye’nin hem bir ülke olarak, hem de kültürüyle her zaman için karşılaştığı bir zorluğu yansıtıyor bence: İki kıtanın kesiştiği bir yerdeyiz ve mutlaka bu iki kıtadan birine ait olmaya çalışmaktan ziyade, özgün bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Hayat hikâyem, Türkiye’den İtalya’ya, oradan da ABD’ye gidip yerleştiğim için, kendimi birden fazla yere ve birden fazla kültüre ait hissetme isteğimi büyütmeye ‘zorladı’ beni. Tasarımlarımda her zaman, birden fazla olan köklerimi ve ilham kaynaklarımı çağdaş bir tarzla, özgün bir şekilde yorumlamanın yollarını arıyorum.”





İnci Mutlu
“Türk tasarımcılarının çağdaş ve evrensel bakımdan benzersiz olan tarzlarının, Anadolu'nun çağlar boyudur devam eden zengin kültüründen beslenerek ortaya çıktığına bütün kalbimle inanıyorum.
Türk tasarımcılarının işlerinde her zaman için bir neşe, bir tebessüm, güçlü bir tutku ve derin bir öykü bulunuyor. Hiçbir zaman kuru değiller. Hem dostane ve içten kültürleri, hem de tasarımlarındaki hümanizm ile sembolist izler kolayca görülebiliyor.”