'Mimar Ne Yapar Diye Kafa Yoran Yok'

Foto: yapi.com.tr

Bundan yaklaşık 40 yıl önce, şimdilerde yıkılmayı bekleyen Muhsin Ertuğrul Sahnesi henüz inşaat halindeyken, Şehir Tiyatrosu'nun oyunlarını geçici bir süreliğine Harbiye'deki Yapı-Endüstri Merkezi'nin (YEM) salonunda sahnelediğini biliyor muydunuz? Üstelik sadece Şehir Tiyatrosu da değil, Genco Erkal'ından Ferhan Şensoy'una (Ortaoyuncular ilk kez orada sahneye çıktı), Vasıf Öngören'ine pek çok tiyatrocu YEM'in salonunu sahne olarak kullanmış, Mimar Sinan Sinema TV Enstitüsü'nün çekirdeği olan Türk Film Arşivi de gösterimlerini ve eğitim çalışmalarını bir süre YEM'de yapmış.

YEM'in kurucusu Doğan Hasol'la yeni çıkardığı 'Anılar Kuşlar Gibidir' (Remzi Yayınevi) kitabı ve 40 yılı geride bırakan YEM üzerine YEM'in Harbiye'deki binasında konuşuyoruz. Söz Muhsin Ertuğrul'a geliyor. "Belki yine buraya gelirler!" diyor Hasol, gülerek, sonra hüzünle geçmişe dalıyor. "Yokluktan dolayı burada öyle bir sahne yaratılmıştı. Düşünebiliyor musunuz, kulisi sahnenin değil, seyircilerin arkasındaydı."

Yıkmadan önce durup düşünmek gerekiyor. Ki Doğan Hasol'a göre Muhsin Ertuğrul, ne tiyatro ne de bina olarak müthiş bir yer değil. Hasol "Ama tiyatro toplumunun elinden onu aldığınız zaman yerine ne koyacağınızı açık seçik anlatmak, onlarla uzlaşmak zorundasınız. Ben burayı yıkıyorum demekle olmaz. İMF'ye söz verilmiş, İstanbulluların hiç mi söz hakkı yok?" diyor.

Öğrencilik yıllarında, bugün yıkımı gündemde olan AKM ve Karaköy'deki Antrepo'ların inşaatında çalışan Hasol, benzer şeylerin AKM için de geçerli olduğunu söylüyor: Yerine ne yapılacak kimse bilmiyor. Ünlü mimar Emre Arolat'ın AKM'yle ilgili Radikal'e yaptığı "Babaanne de yaşlanıyor. İşe yaramaz hale geliyor. Öldürelim mi şimdi babanneyi" şeklindeki açıklamayı anımsatan Hasol, "Bütün bunlarla İstanbul belleğini yitiriyor ve ben bu işlerin içinde birisi olarak AKM'nin yerine yapılmak istenen nedir bilmiyorum. Oysa böyle şeyleri sokaktaki insan bile bilmeli, tartışılmalı. La Scala yetersiz hale gelmişti ama kimsenin aklına yıkmak gelmedi. Yine, mimarının adıyla anılan Paris'teki Garnie operası. 'Oranın olanakları AKM'nin gerisindedir bugün. Kimsenin aklına yıkmak gelmiyor. Yıkamazsınız çünkü topluma mal olmuş. Toplumun belleğine mal olmuş bir binayı feda etmek bu kodar kolay değil. Biz Has Mimarlık olarak Büyük Efes Oteli'ni yeniledik. İzmirliler o kadar ilgiliydi ki. Binanın mimarisi değildi onların ilgisini çeken hepsinin orada bir anısı vardı" diye konuşuyor.

Mimarlık dünyasının önemli aktörlerinden biri Doğan Hasol ve bir koltukta birkaç karpuz taşıyanlardan. İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde asistanlık, serbest mimarlık ve Mimarlar Odası, reklam ajansı, YEM, Galatasaray Spor Kulübü, Uluslararası Yapı Merkezleri Birliği yöneticiliği... Hasol dolu dolu geçen bir yaşamdan edindiği deneyimlerini, kendini olabildiğince dışarıda tutarak objektif bir şekilde 'Anılar Kuşlar Gibidir' kitabında anlatıyor. Mimarlık anıları az kitapta, zira onlar yakında ayrı bir kitap olarak yayımlanacak.

Üniversite (İTÜ) çevresinden bir grup arkadaşıyla çalkantılı bir dönemde 1968 yılında YEM'i kuran Hasol, burada pek çok önemli işe imza atmış: "Türkiye'de yapı malzemelerini göstermek istiyorduk ama o dönemde doğru düsürt yapı malzemesi bile yoktu. 400 metrekarelik sergiyi bile zor doldurduk. Yapı malzemesi arayan Perşembe Pazarı'na giderdi o dönemde." YEM'in 1973'te yayımladığı Yapı Kataloğu, o tarihten bu yana iki yılda bir çıkıyor. Yine 73'te yayına başlayan mimarlık dergisi Yapı, 35 yıldır kesintisiz çıkan ender sanat dergilerinden biri bugün. 1978'de Türkiye'deki ilk uzmanlık fuarı kabul edilen Yapı Fuarı'nı başlatan YEM'in bir başka önemli faaliyet alanı da 'Art Book', 'Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi' gibi temel başvuru kitaplarını çıkaran YEM Yayınları.

Mimar olarak yaptıklarımdan çok mimarlık için yaptıklarının daha önemli olduğunu söyleyen Doğan Hasol, yıllardır çabalamasına rağmen Türkiye'de mimarlığın yeterince algılandığını düşünmüyor. Hasol "Mimar ne yapar fazla kafa yorulmuyor. Oysa mimarlık her noktasında vardır yaşamın. Yürüdüğünüz sokak da bir mimarlık ürünüdür. Mesela mimar bir binayı tasarlarken sadece o binanın sahibine değil, o binanın önünden geçen insana karşı da sorumludur. Bir de doğuştan mimarlar var. Onun için başvurulması gereken bir meslek olarak görmez mimarlığı. Ama bu kültürünün önce devlet kademelerine yerleşmesi lazım. Bugün AB iki konuyu ön plana alıyor eğitim alanında tıp ve mimarlık" diye konuşuyor.

YEM'in 40. yıl ödülleri
Yapı Endüstri Merkezi, 40. yılı kutlamaları kapsamında birçok ödül verecek. YEM, uzun süredir devam eden Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü'nün yanına bu yıldan itibaren üç ödül daha ekliyor. Mimarın İlk Yapısı Ödülü için başvurular 24 Aralık'ta sona erecek. Kentsel duyarlılığa sahip medya mensuplarına verilecek YEM Medya Onur Ödülü'nün seçici kurulunda Nuri Çolakoğlu, Oktay Ekinci, Betül Mardin, Doğan Tekeli ve Bülent Tuna yer alıyor. 1991 yılından beri Yapı İstanbul Fuarı katılımcısı firmaları arasında verilen Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü bu yıldan itibaren ulusal katılıma açık olacak. Türkiye'de inşa edilen nitelikli yapılara verilecek YEM Mimari Tasarım Ödülleri'ne son başvuru tarihi ise 7 Ocak 2008 olarak belirlendi.