Mimar Sinan Eserinin Yanına Beton Kazık!



Şemsi Paşa Külliyesi, Üsküdar’ın en güzel yerlerinden birinde denizin kıyıyla buluştuğu, insanların önünde balık tuttuğu, kütüphanesinde kitap okuduğu bir Mimar Sinan eseri… Gazete Duvar'dan Hacı Pişkin'in haberine göre, 1580 yılında Şemsi Ahmet Paşa tarafından yaptırılan eserin hemen yanında deniz içine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Üsküdar Meydan Düzenlemesi Projesi’ kapsamında bir kaç gündür kazıklar çakılıyor.

İnşaat alanının hemen yanında balık tutan bir Üsküdarlı gördüklerini şöyle anlatıyor, “Bu sahilin eski güzelliği bitiyor. 15 yıldır burada yaşıyorum. Hemen her akşam buraya geliyorum. Geçen akşam yine geldiğimde ellerinde kalem olan birkaç genç tabelalara protesto eden yazılar yazıyordu. Ben de o yazıyı okuyunca onlara hak verdim. İçimiz dışımız beton olacak. Böyle güzel bir eserin konumunu bozmasınlar.

'Cami çukurda kalacak…’

Çalışmayla ilgili yüksek mimar Sinan Genim caminin bu çalışmalardan olumsuz etkileneceğini ve çukurda kalacağını belirtiyor. Yapının 500 yıllık tarihi bir eser olduğunu hatırlatan Genim şunları söylüyor, “Camiinin önünde yükselmeler oluyor. Mimar Sinan gibi bir adam yapmış burayı. Bu külliyenin önünü doldurmak Sinan’ın aklına gelmiyor muydu? Ya da külliyeyi 10–20 metre geriye çekmek… Kısacası bu çalışma yapıya çok ciddi zararlar verecek. Yapının önünde haldır haldır kalıplar çakıyorlar. Bu da bütün yapıyı çatlatacak, patlatacak.”

'500 yıllık bir camiden söz ediyoruz'

İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi Başkanı Sami Yılmaztürk de burada denizin doldurulmasına ihtiyaç olmadığını belirtiyor. Kamulaştırma yapılarak ve daha küçük maliyetlerle meydan büyütmenin mümkün olabildiğini belirten Yılmaztürk, şöyle devam ediyor: “Bugün Mimar Sinan’ın eserinin hemen yanına kazık çakılıyor. 500 yıllık bir camiiden bahsediyoruz. Bu kazıklar tarihi yapıya çok ciddi zararlar verecek. Dünyada tek örnek olan Boğaziçi’nin coğrafyasını değiştirmek kabul edilebilir bir durum değil.”

‘Çılgın proje olarak görüyorum’

Bu gibi projeleri ‘çılgın proje’ olarak gördüklerini söyleyen Yılmaztürk, çalışma sırasında tedbir alınmadığını ve ortada kapsayıcı bir plan olmadığını belirtiyor: “Deniz doldurulmayacak diye bir şey yok ama bu gibi yerlerde çok ciddi rantlar ortaya çıkıyor. AKP hükümeti ve yerel yönetimler ekonomiyi diri tutmaya çalışarak varlıklarına devam etmek istiyor. Ekonomiyi diri tutmanın tek kaynağı olarak da bugün ellerinde sadece inşaat var. Biliyoruz ki en büyük rant inşaat sektöründen geliyor.”

İBB: Şemsipaşa külliyesi’ne asla dokunmayacağız

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yapıişleri Müdürlüğü de kendilerine bu konuda birçok şikayet geldiğini kabul ediyor. Görüştüğümüz kurum yetkilisinin yaptığı açıklama ise şöyle: “Daha az önce ‘Şemsipaşa Külliyesi yayaların yürümesinden daha mı özensiz? İstanbul gibi bir şehrin tarihini bozmayın’ şeklinde bir başvuru daha geldi. Biz Şemsipaşa Külliyesi’ne asla dokunmayacağız. Sadece alan düzenlemesine ilişkin çalışmalar var. Külliye tarihi bir yapı ona müdahale etmek söz konusu değil. Camiinin niteliklerine uygun taş kum vs. gibi şeyler de göz önünde bulunduruluyor. Vatandaşlar zannediyor ki yapı işleri gelecek ellerinde 50 torba çimentoyla külliyeye zarar verecek. Böyle bir şey yok.”

Lekesiz: Mimarileştirilmiş musikinin susturulması söz konusu

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ömer Lekesiz de inşaatla ilgili bugünkü köşesinde konuyla ilgili şunları yazdı:

“Şemsi Paşa Camii ile Üsküdar İskelesi arası ‘kazıklı sistem teras’ alanı ile doldurulacak ve 12 bin metrekarelik alan sağlanacak. Proje Üsküdar Çarşı içinde bulunan Ahmediye Meydanı’ndan denize kadar olan 500 metrelik bölümü de kapsıyor. Böylece meydan alanı, sahil ve park kullanımını kapsayan alan 125 bin metrekare büyüklüğüne ulaşacak. Marmaray İstasyon girişlerinin ve tesisat binalarının olduğu bölümünden denize kadar olan kısım Meydan olarak düzenlenecek.”

İşin gerekçesi olarak da şu söyleniyor:

“Özellikle Marmaray İstasyonu yaya girişleri ile üç adet tesisat yapıların meydan ortasında yer alması, üsluplarının mevcut tarihi yapılara aykırılık teşkil etmesi, yayaların görsel ve fiziksel denize erişiminin engellenmesi, geçmişten gelen ‘meydan’ kimliğinin kalmaması, tarihi binaların (Yeni Valide Sultan Camii, Cedit Valide İmareti, Mihrimah Sultan Camii) birbirinden kopması ve görsel kesintisi ile araç ve toplu taşım duraklarının düzensizliği”nin giderilmesi…

İlk bakışta niyet iyi gibi görünüyor olsa da, sahilin kazıklanma yoluyla doldurulması, betonlanma yoluyla traşlanması hoş bir düşünce olarak görünmediği gibi, açılan alanda neler olacak, kaç yeni bina eklenecek, kimler burada mekan tutacak ve hangi işleri yapacak sorusunun cevapsız bulunması da sorunu büyütüyor.

Daha net bir söyleyişle, mezkur projenin gereğine kerhen inansak bile, yalancı çoban fıkrasındaki çobana rahmet okutacak hale gelen yerel yöneticilerin, yürek soğutabilecek ilgili vaatlerine inanmak çok zor görünüyor. Dolayısıyla Kuşkonmaz Camii’ne kuş kondurulması ihtimali her zorunluluğun, her ihtiyacın, her vaadin önüne geçiyor.

Sanırım, dananın kuyruğu da asıl buradan kopuyor.

Ne diyelim, hayrola inşallah.