Mimarlar Odası: "Planlama Konusunda Kurumsal ve Yasal Kaos Ortadan Kaldırılmalı"

TMMOB Mimarlar Odası, 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planları’nın ülke ve bölge plan karar ve ilkeleri belirlenmeden yaptırıldığını belirterek, planlama alanında giderek artan kurumsal ve yasal kaos ortadan kaldırılması ve planlamanın temel ve değişmez kuralı olan, üst ölçek-alt ölçek arasındaki hiyerarşinin sağlanması yönünde ivedi önlemlerin alınması gerektiğini savundu.

TMMOB Mimarlar Odası, 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planlarıyla ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında, yapılı çevre oluşumunun önemli bir bileşeni olan bir mesleğin temsilcisi olarak Mimarlar Odası’nın 1960'lardan bu yana hem planlı kalkınma arayışına katkı anlamında hem de mesleğin uygulanma koşullarının düzenlenmesi anlamında önemsediği “kamu ve toplum yararına bilimsel planlama” anlayışının ülke bütününde çaba gösterdiğinin belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

“Mimarlar Odası ve bilimsel çevrelerin yıllardır sürdürdüğü bu çabaya rağmen, kamu gücünü elinde bulunduranlar, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizde ciddi bir planlama karmaşası yaşatmaktadır. Bugün ülkemizde, oldukça çok sayıda kurum ve kuruluş planlama yetkisi kullanmaktadır ve bu kurumların planlama bütünlüğü, hiyerarşisi ve yetkilendirme mekanizmaları açısından birbiriyle ilişkisi tanımlanamamaktadır. Böyle bir karmaşa yaşanırken ve planlama örgütlenmesine ilişkin ciddi sorunlarımız varken, Avrupa Birliği süreci gerekçesiyle dayatılan “stratejik planlama” yaklaşımı sonucu, Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkiye’yi alt bölgelere ayırarak bu bölgelerin 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarını ihale ile yaptırmaya başlamıştır. Bu süreci genel olarak değerlendirecek olursak:

1. Bu gelişme ile yeni bir planlama kaosu daha yaratılmaktadır. Çünkü aynı il ve havzalarda bulunan belediyeler ve il özel idarelerinin de plan yapma yetkileri bulunmaktadır. Sözkonusu idareler aracılığı ile hazırlanan planlar ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yaptırılan planların birbiri ile ilişkisi tanımlanmamıştır.

2. Ülke çapında hiçbir konuda üst düzey planlama karar ve ilkeleri belirlenmemişken alt bölgelerde kendiliğinden (?) oluşan veriler ile planlama yapılamaz.

3. Bu yaklaşımla bölge planlama kavramı da unutturulmaktadır. Bölge planlama kavramı olmadan alt bölge planlama kavramı da olamaz. Bu anlamda, birkaç il birleştirilerek oluşturulan alt-bölgelerin nasıl belirlendiği de uygulamaya bakılarak anlaşılamamaktadır.

4. Bakanlığın plan ihale süreci; teknik şartnameler açısından yetersiz tanımlar içermektedir, hangi ölçekte ne istendiği ve nasıl yapılacağı konularında muğlâklık bulunmaktadır.

5. Bütünsel bir rasyonele dayanmadan üretilen bu planlar ile içinde bulunduğumuz planlama örgütlenmesi yetersizliği de ortadayken, geleceğimiz belirlenmeye çalışılmaktadır. Bu kabul edilemez. “
Açıklamada gerek ülkenin dengeli kalkınması ve planlı kentleşmesi; gerekse çevre, kültür ve tüm yaşam değerlerinin gözetildiği bir gelişmeye bağlı arazi kullanım kararlarının oluşturulması bağlamında stratejik önceliklerin belirlenmesi için şunlar önerildi:

1- Planlama alanında giderek artan kurumsal ve yasal kaos ortadan kaldırılmalıdır: Farklı kurumlarca (bakanlıklar, valilikler, belediyeler) “eş zamanlı” ve birbirlerinden bağımsız (hatta habersiz) sürdürülmekte olan farklı ölçeklerdeki (1/100.000;1/50.000; 1/25.000) planlar arasındaki eşgüdüm kopukluğu giderilmelidir.

2- Planlamanın temel ve değişmez kuralı olan, üst ölçek-alt ölçek arasındaki hiyerarşinin sağlanması yönünde ivedi önlemler alınmalıdır: Son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle bu hiyerarşinin bozulduğu, kimi yasalarda “plan” sözcüğünün tümüyle yadsındığı gözlenmektedir. Bu yaklaşımın bilimsel bir yanı olmadığı gibi, planlama uygulamalarını da sorunlu hale getirmektedir.

3- Planlama sürecinin bütünselliğinin sağlanması ve katılımcı karar süreçleriyle birlikte üretilmesi için gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır: Birden fazla ili kapsayan planların tüm ülkede bir an önce yaygınlaşması adına uygulanmakta olan “tek tek ihale” yönteminin, ortak bir dil oluşturamayacağı konusunda kaygı duyulmaktadır.

4- Kamu adına ülke ölçeğinde, “planlama kaosuna” son veren bir planlama kurumsal yapılanmasının organize edilmesi için bir an önce düzenleme yapılmalıdır: Bu anlamda bakanlıklar arası yetki karmaşasına da son verilmeli; Cumhuriyet'le yaşıt denebilecek deneyimleri, birikimleri ve gelenekleriyle Bayındırlık ve İskân Bakanlığı birikimleri dahil tüm birikim bu amaçla seferber edilmelidir.

5- Sözkonusu plan çalışmalarının yapıldığı alt bölgelerde kamuoyu ve özelllikle ilgili meslek odaları, yapılan çalışmalara etkin bir biçimde müdahale etmeli ve sonuçlarını tartışmaya açmalıdır: Ülke mekânı bütününden başlayarak, mekân düzeninde sektörel gelişme hedeflerinin belirlenmesi, makro politikaların ve stratejik ilke kararlarının oluşturulması ve gelişme stratejilerinin değerlendirilmesi tartışmalarını başlatabilmek gerçekten önemlidir ve bu süreci bu anlamda değerlendirmek olanaklıdır.