"Mimarlık Kültürü Baskı Altında"



Dünya Mimarlık Günü ve bir hafta sürecek Mimarlık Haftası ile ilgili Yüksel Caddesi’nde yapılan basın açıklamasında konuşan Şube Başkanı Ali Hakkan, mimarlığın bir kültür olduğunu dile getirdi. Mimarlık Odası tarafından yayınlanan kitapların savcılık emriyle incelemeye alınmasına değinen Ali Hakkan, ticari kaygı gütmeden ücretsiz olarak yayınladıkları kitapların arasında faaliyet raporları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara Valiliği ve Cumhurbaşkanlığı olmak üzere çeşitli kurum ve makamlara gönderilen kitapların da bulunduğunu ifade etti.

Devletin kitabında da bandrol yok

Şube Sekreteri Tezcan Candan, mimarların, meslek odalarının ve mimarlık kültürünün çok ciddi baskı altında olduğuna dikkat çekerek, kentin belleğinin silinmek istendiğini dile getirdi. TOKİ’nin kitabı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığının çalışma raporunu örnek gösteren Candan, her iki kitabın da ISB numarası ve bandrol numarasının bulunmadığına dikkat çekti. Hükümetin mimarları ve meslek örgütlerini itibarsızlaştırmak istediğini belirten Candan, “Asıl korsan olan, asıl kaçak olan, asıl bandrolsüz olan onlardır” diye konuştu.

Açıklama sonrası mimarlar, bugüne kadar bastıkları ve ücretsiz dağıtılan kitapları açtıkları stantta sergilediler.

"Bir kültür olarak mimarlığa sahip çıkalım"

Öte yandan TMMOB Mimarlar Odası, Dünya Mimarlık Günü kapsamında bugün yaptığı basın açıklamasında; kültürel farklılıkları zenginlik olarak gören ve bu değerlere saygı gösteren, yaşama ve yaşam alanlarına sahip çıkan süreciyle 'Gezi Duyarlılığı'nın mimarlığın toplumsal bir kültür olduğunu bir kez daha ortaya çıkardığına dikkat çekerek, meslektaşları “bir kültür olarak mimarlığa sahip çıkmaya” çağırdı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Her yıl Ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanmakta olan Dünya Mimarlık Günü, bu yıl 7 Ekim tarihinde “Mimarlık bir kültürdür” temasıyla Uluslararası Mimarlar Birliği’ne (UIA) bağlı 117 ülkede, yaklaşık 1.300.000 mimar tarafından kutlanmaktadır.

Mimarlık, sadece yapı ile sınırlı olmanın ötesinde bir anlam taşır, geniş bir alanla ilişkilidir. Yapıların içinde bulundukları çevre; dolayısıyla insanlığın geçmişine ve geleceğine dair tüm sorunlarını yaşadığı tarihi ve toplumsal mekanlar olan kentler, mimarlığın doğrudan ilgi alanıdır. Farklı ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal gelenek ve yaşam tarzlarına sahip insanların bir arada yaşadığı kentlerimiz, günümüzde dayanışma yerine ayrışmanın mekânı haline getirilmektedir. En temel insan haklarına erişimin önünde bizzat engel olmaya başlayan kentler; ekonomik büyüme ve ekolojik müdahaleler nedeniyle çok kapsamlı, çok katmanlı sorunları olan “küresel bir şantiye” haline gelmektedir.

Ortak tarihi, mimari, kültürel ve iklimsel değerleri paylaştığımız ülkelerde yaşanan savaş koşulları, binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına neden olmakta, insan yerleşimlerini, kültürel ve mimari mirasını yok etmekte, insan hakları ihlâllerine neden olmaktadır. Ülkelerin kültürel birikiminin en önemli bölümü, kentlerin ya da ülkelerin uygarlık düzeyini gösteren mimarlık; toplumsal bir kültür öğesi olarak bütün dünyaya aittir, evrenseldir. 1948’de yayımlanan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa Birliği Kentsel Şartı çerçevesinde ele alınan mimarlık; barışın, demokrasinin, insan haklarının mekân üzerinden örgütlenmesine aracılık etmekte, sağlıklı bir çevrenin ve dolayısıyla barış ortamının teminatı olmaktadır.

Mimarlık her bir ülkenin tarihine, kültürüne ve yaşam çevresine ait temel bir öğedir, yurttaşların günlük yaşamlarını etkileyen başlıca ifade biçimlerinden biridir. Bu bağlamda, “GEZİ DUYARLILIĞI” kültürel farklılıkları zenginlik olarak gören ve bu değerlere saygı gösteren, “barış içinde bir arada yaşama” ilkesinden, demokratik ve barışçıl yöntemlerden ödün vermeyen, yaşama ve yaşam alanlarına sahip çıkan süreci ile mimarlığın toplumsal bir kültür olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.

Kültürel çeşitliliği koruma, iyileştirme ve geliştirme hakkı, mimari, tarihi, sosyal, kültürel mirasın ortaklaştırılması, korunması, sürekliliğinin sağlanması, toplulukların farklılıklarını yaşatması için gerekli temel haklardandır. Bu bağlamda, tüm anti-demokratik müdahalelere, kentlere, bilime ve meslek ilkelerine aykırı uygulamalara ve savaşa karşı, toplumsal kültürün gelişmesi ve sağlıklı yaşam çevrelerinin oluşturulması için bilimsel ve mesleki mücadeleye devam etmekte kararlı olduğumuzu bir kez daha vurgulamaktayız.

Uygar ve esenlikli bir gelecek dileğiyle meslektaşlarımızın ve toplumumuzun Dünya Mimarlık Günü’nü kutluyor; bütün kesimleri insan hakları, demokrasi, barış, sağlıklı yaşam alanları ve nitelikli bir mimarlık için “bir kültür olarak mimarlığa sahip çıkmaya” çağırıyoruz.