Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla
Eyüboğlu Anhegger (1919), dün sabaha karşı 04.30’da Kadıköy
Kozyatağı’ndaki evinde yaşama veda etti. Ölümü, ülkemiz kültür yaşamı açısından
büyük bir kayıp olarak nitelenen Mualla Eyüboğlu, yarın Teşvikiye
Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Merkez Efendi
Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. Ülkemizin öncü kültür
insanlarından olan, toplumun ilerlemesi için çalışan ve ayrıca aydınlanmacı
kimliğiyle de tanınan mimar Mualla Eyüboğlu, özellikle Köy
Enstitüleri’nde gerçekleştirdikleri ve restorasyon çalışmalarıyla
gelecek kuşaklara önemli yapıtlar bıraktı. Sabahattin Eyüboğlu
ile ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun da kız kardeşi olan
Mualla Eyüboğlu, ülkemizde araştırmalarını sürdüren Türkolog Robert
Anhegger ile yaşamını birleştirmiş, ikisi Galata’da daha sonra önemli
bir kültürel paylaşım noktası haline gelecek olan Doğan
Apartmanı’ndaki evlerinde ömürlerini sürdürmüşlerdi.
Cumhuriyet aydınlanmasının en önemli kimliklerinden biri olarak da tanınan
Mualla Eyüboğlu, ülkemizin kültür mirasının korunması alanında olduğu kadar Köy
Enstitülerinin kurulması ve yürütülmesinde de büyük pay sahibiydi. Sahip olduğu
birikimi ve aldığı eğitimi ‘Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında ülkesinin insanına
sunmuş bir Cumhuriyet kızı’ydı. Köy Enstitülerinin kurulması ve geliştirilmesi
için Anadolu’nun 21 köyünde çalıştı. Başında bulunduğu restorasyon
çalışmalarıyla sayısız tarihi yapı ve eserin bugüne taşınmasında pay sahibi
oldu. Çalışmaları ve çabaları sonucu, Topkapı Sarayı Harem Dairesi restore
edildi.
‘Türkiye âşığı mimar’dı...
Oktay Ekinci (Gazeteci, mimar)
1960’lardan 70’lere akan yıllarda “Akademi”de mimarlık öğrencisiyken
özellikle resim ve heykel bölümlerindeki o unutulmaz “usta-çırak” eğitimine de
katılırdık. Büyük usta Bedri Rahmi Eyüboğlu, sadece resimde değil, “yaşama dair”
ne varsa tümünde hocamız olmuştu. Örneğin Karadeniz yaylaları için söylediği
“zindan yeşili”, sadece bir rengi değil, “zorlu” ve “kahırlı” bir yaşamı da
tanımlardı... Bu nedenle “Bedros”un atölyesi diyebilirim ki “kantin”den sonra en
çok müdavimi olduğumuz mekândı...
Bedros’un ve Sabahattin Eyüboğlu’nun kardeşleri mimar Mualla Hanım’ı da
70’lerin o umut, coşku ve “yurtseverlik” duygularının doruğa çıktığı bir dönemde
tanımıştım. Tıpkı ağabeyleri, hatta Cumhuriyeti kuran kadrolar arasındaki aile
büyükleri gibi, her yönüyle “Türkiye âşığı” olmanın simgesi gibiydi. Bir
ressamın Anadolu renklerine, motiflerine, uygarlık simgelerine bağlanması
olağandı ama bir mimarın aynı değerleri adeta “sevdalanmış” olarak kucaklaması
kadar anlamlı ne olabilirdi?
Nitekim mimarlık öğrencisiyken etkilendiğim bu gözlemim, yıllar sonraki bir
ziyarette doruğa çıkmıştı diyebilirim...
90’larda, Galata’daki asırlık Doğan Apartmanı’ndaki o eşi benzeri olmayan
“Anadolu Müzesi” dairesinde, şimdi kısa adı “MİV” olan “Mimarlık Vakfı”nın ilk
kuruluş toplantılarını ağırlamıştı. O gün sadece meslektaşlarına değil,
“ülkelerini seven mimarlar”a da ev sahipliği yaptığını söylemesini unutmam
mümkün müdür?
“Mimarlıkta ülkesini seven” olmak, Mualla Eyüboğlu’nun tüm mimarlarımıza
kuşaktan kuşağa tarihsel mirasıdır; ışıklar içinde yatsın...
Cevat Çapan (Şair, çevirmen, araştırmacı)
Mualla Eyüboğlu Anhegger, dünyanın en sevecen, en sıcak en bilge görünüşlü
insanlarından biriydi. İyi bir mimar olmasının yanı sıra çok güzel türkü
söyleyen ve bütün o Eyüboğlu ailesinin cömertliğiyle dostlarını ağırlayan ve
bildiği bütün güzellikleri onlarla cömertçe paylaşan bir insandı.
Ali Ekber Ataş (Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Kartal Şb.
Sekreteri)
‘1923 Aydınlanma devrimi, eğitim ışığı, Cumhuriyetin ve Köy Enstitüleri’nin
ilk mimarlarından, Bedri Rahmi ile Sabahattin Eyuboğlu’nun kız kardeşi, saygın
öğretmeniz Sayın Mualla Eyüboğlu’nu kaybetmenin derin acısı içindeyiz. Yeni
Kuşak Köy Enstitüleri ve tüm şubeler olarak, Köy Enstitüsü ailesine, sevenlerine
ve Cumhuriyetimizin aydınlık insanlarının başı sağ olsun diyoruz.
Erdal Atıcı (Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı
Başkanı)
Türkiye aydınlanmasına önemli katkılar sağlamış değerli bir insandı. O,
öğrencilerinin dediklerine göre, öğrencileriyle sabahtan akşama kadar beraber
olan, onlara bilgilerini aktaran, cana yakın, sevecen biriydi. Köy Enstitülerine
gönül veren yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum.
Oğuz Makal (sinemacı)
Türkye’nin ilk kadın mimarı ve aynı zamanda Aydın Ortaklar Köy Enstitüsü’nün
mimarıydı. Mualla Eyüboğlu, gittiği her yerde Köy Enstitülerinin sadece günün
değil, geleceğin de çok önemli çağdaş bir eğitim projesi olduğunu sürekli
belirtmişti. Bunlardan biri de tabii ki öğretmen yetiştiren bu kurumların karma
eğitim vermesiydi. Bu konunun altını da tıpkı Türkan Saylan gibi sürekli
çizmiştir.
Doğan Hasol (Mimar)
Kültürel bakımdan üst düzey bir ailenin ferdiydi. Bir süre Anadolu’da Köy
Enstitülerinde çalışıyor, rahatsızlanınca İstanbul’a dönüyor. Çalıştığı konular
daha çok restorasyon konuları. Rumeli Hisarı restorasyonunda ve daha sonra uzun
yıllar Topkapı Sarayı restoratörü olarak çalıştı. Bir kültür insanıydı.
Cengiz Bektaş (Mimar, şair)
Sabahattin ve Bedri’den sonra en yakınımdı. Topkapı Sarayı’nda onarımlar
yaptı; özellikle Harem dairesi hakkında aydınlattı bizi. Her gün önemli
yakınlarımı yitirmekten yoruldum.