Naylon Poşeti Yasaklayan İlk Başkan



İstanbul'da günde 10 bin tona yakın çöp çıkıyor ve yüzde 10’u sadece onlara ait. Doğada dönüşüm süresi 400 ile 1000 yıl arasında değişen naylon poşetler, dünyada her yıl yaklaşık 500 milyar adet üretiliyor. Bunların yalnızca yüzde 1’inin geri dönüşümü sağlanırken geri kalan yüzde 99’u ise doğaya bırakılıyor. Ve artık Kadıköy bu poşetlere veda ediyor. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, bu uygulamanın Türkiye'de bir ilk olacağını söylüyor ve ekliyor...

Kadıköy'de artık naylon poşet yasaklanıyor. Bu kampanyanızla ilgili bilgi alabilir miyiz?

Plastikler dünyanın kirlilikte gelmiş olduğu son radde... Çevredeki olumsuzluklar herkesi birşeyler yapmaya itiyor. Şu anda çevreyi en çok kirleten meta; plastik torbalar... Örneğin; bir pazar kalktığında on binlerce torba çöpe atılıyor. Toprakta veya denizde yok olmadığı için kirliliği ve birikimi yıllarca sürüyor. Bu durum çevrede inanılmaz bir tehdit haline gelmeye başladı. Çevre Bakanlığı bunu tespit etti ve televizyon reklamlarında bile naylon torba kullanmayın deniliyor. Bizim de daha önceden böyle bir kararımız vardı ve Bakanlığın bu girişimi bizi yüreklendirdi. New York'ta naylon torba kullanımı yasaklandı, bunun aynı şekilde bizde de olması gerekir. Çünkü çok yoğun torba kullananlardan biri de bizim ilçemiz. Çevreye duyarlı bazı şirketler de önlem almaya başladılar ve toprakta veya denizde zaman içerisinde eriyen bez torbalar üretmeye başladılar.

Bu uygulamayı başlatan ilk belediye siz olacaksınız sanırım...

Evet ilk belediye ama tabii ki Kadıköy gibi eğitim ve kültür seviyesi yüksek olan ilçe olarak ilk önce bunun bizim yapmamız çok doğal. Biz bu konuda başarıya ulaşmazsak kimsenin başarılı olacağına inanmıyorum.

Şu ana kadar vatandaşlardan nasıl tepkiler aldınız?

Markete gittiğimde, artık bu poşetleri kullanmayacağız dediğimde; market sahipleri dahi yurttaşlar inanılmaz mutlu karşıladılar. Biraz gecikmişiz gerçi ama halkı hazır görüyorum.

Uygulama hangi tarih itibariyle kesin olarak başlıyor?

1 Mart 2010'dan itibaren Kadıköy sınırları içerisinde naylon torba kullanılmayacak!

Haydarpaşa'da yenilik zamanı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile TCDD arasında 2007'de imzalanan protokolle hazırlıklarına başlanan "1/5000 Ölçekli Haydarpaşa Garı, Liman ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı" Meclis oylamasından geçti. Planlama alanı; Haydarpaşa Garı, liman ve geri sahası, Harem bölgesi, Kadıköy Merkez bölgesi ve İSKİ Kadıköy Ön Arıtma Tesisinden oluşuyor. Buna göre; tarihi yapılar turizm ve ticaret merkezi olacak. Yapılar 6 kat ile sınırlandırılacak. Ayrıca gar, otel olarak da hizmet verecek. Harem Otogarı ise fuar ve festival alanı; Toprak Mahsulleri Ofisi'nin siloları da kültür ve sanat merkezi olacak.

Bu proje, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bir yanda kentin doğal ve tarihi dokusunun bozulacağını söyleyen CHP Meclis üyeleri, diğer tarafta ise yüzde 30'u yeşil alan olarak belirlenen arazinin yüzde 26'sının ticaret ve turizm alanı olarak yapılandırıldığını, inşa edilecek yeni yapıların İstanbul'un siluetini ve tarihi dokusunu tahrip etmeyeceğini beirten İmar ve Bayındırlık Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş...

Hükümet ve muhalefet arasında yaşanan bu polemikler bir yerde dursun, biz konuyu bölgeye en hakim isim ve asıl yetkili olan Başkan Öztürk'e sorduk...



Haydarpaşa Limanı projesi İBB Meclis onayından geçti. Sizin bu konuda görüşleriniz neler? Bu proje ile neler değişecek? Kadıköy için nasıl bir etki yaratacak?

Ortaya çıkmış bir proje olmadığı sürece evet dememiz mümkün değil. Ben sorumlu yöneticiyim, elbetteki Haydarpaşa Garı'nın çevresindeki olumsuzlukların, ofis binalarının ve antrepoların kaldırılmasını istiyorum. Öğrenciliğim Haydarpaşa Lisesi'nde geçti, oraları çok iyi bilirim ve daha evvelden böyle yapılar yoktu. Kuşkusuz, sonradan getirilen atıkların kaldırılması için çalışma yapılması gerekir.

Haydarpaşa Garı'nın yeni ulaşım ağı içerisinde eskisi kadar önem arzetmemesi nedeniyle farklı bir kullanıma büründürülmesi de düşünülebilir. Ancak parayla satın alınamayacak tarihi değerlerin yok edilmesini anlamak mümkün değil!.. Bugün Karaköy'den vapura bindiğinizde, Haydarpaşa Lisesi'nin arkasına bir bıçak saplanmış olduğunu göreceksiniz. Bu Haydarpaşa'da yeni yapılan Kalp ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi'dir. Bu binanın aslında yıkılması gerek, bölgenin komple siluetini, tarihi dokusunu bozmuş durumda ama sağlık adına milyarlarca dolar harcanmış... 

Şimdi siz Haydarpaşa Garı, Haydarpaşa Lisesi, Selimiye Kışlası ve Kız Kulesi gibi tarihi zinciri nasıl değerlendireceksiniz? Bunu anlatmalılar... Eğer gökdelen yapacaksanız; o gökdelenler altından da yapılsa, dövizler de aksa bir anlam ifade etmez çünkü onunla bu tarihi satın alamazsınız.

Önemli olan şu; çıkacak olan projeyi tartışalım, eğer iyi bir proje ise tabii ki destek veririz. Örneğin; Çırağan gibi 2-3 katlı, oraya uyabilecek, kot itibariyle Selimiye Kışlası'nı etkilemeyecek ve yapı itibariyle Gar'ı bozmayacak yapılaşmalara elbette sıcak bakarız.

Garın bulunduğu bölüm şu anda nasıl? Nasıl bir plan yapılmalı?

Haydarpaşa Garı'nın arkası - Nautilus'e kadar - komple mezbelelik. Aslında garın, Rasim Paşa dediğimiz Yel Değirmeni ve Rıhtım Caddesi'nin bulunduğu alanla beraber planlanması gerekir. Şimdi bu bölgenin garı, yel değirmeni, Rıhtım caddesi bize ait. Siz, buradaki ilçe belediyesinin görüşlerini almayacaksınız, Kadıköylü'ye ve sivil toplum örgütlerine danışmayacaksınız, sonra diyeceksiniz ki "Ben bir proje yaptım, gelin bakın"... Ama şu anda yapılanma koşulları belli bir de ortada yok.

Her yerde önce plan sonra proje yapılır. Boş alanlar için bu doğrudur ama bu kadar tarihi dokunun olduğu yerde bunun tam tersinin yapılması lazım bence. Önce ne yapacağınızı bize söyleyeceksiniz; bakalım gerçekten bu yapı içerisinde göze batıyor mu, batmıyor mu; tarihi dokuyu bozuyor mu, bozmuyor mu? Eğer siz sadece "şuraya bu kadar yoğunluk getireceğim" derseniz bu olmaz, bugüne kadar yapılan da bu! Hükümet dayatmacı, Büyükşehir boyun eğici şekilde devam ediyor.

İstanbul'un sadece burası değil, bir çok yerinde Sanayi Bakanlığı'nın, Turizm Bakanlığı'nın, TOKİ'nin ve çeşitli kurumların yapmış olduğu planlar var ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi her seferinde buna boyun eğdi, ses çıkaramadı. İstanbul'un en büyük şanssızlığı bu!.. Oysa kente sahip çıkması gereken Büyükşehir Belediyesi ve bizleriz. Onların sahip çıkamadığı yerlere bizler sahip çıkacağız. O bakımdan Haydarpaşaya ve çevresine sahip çıkacağız. Eğer ortada somut bir proje yoksa, evet dememiz de mümkün değil!

Proje kapsamında bir de otel söz konusu...

Nereye koyacaklar binaları? Nautilus'e doğru mu? Haydarpaşa Garı'na mesafesi ne kadar olacak? Bunlar çok önemli noktalar. Siz onu getirip binanın Yanına koyarsanız olmaz. Örneğin; Üsküdar ve Kadıköy'ü birbine bağlayan bir köprü var; Haydarpaşa Köprüsü... Siz gar ile köprünün arasına yeni bir bina yapmamalısınız, bunun arası yeşil alan olmalı. Ayrıca arkadan hiçbir yapılaşmanın olmaması gerekir. Bütün bunlar planla tartışılmaz, bilgisayarda yerli yerine koyarsanız herkes görür. Birşey saklayarak bu işi tartışamayız, şu anda herşey saklanıyor, ne olduğu belli değil!..

Daha önceki tartışmalarda gökdelenden de bahsediliyordu sanırım...

İlk etapta 4-5 gökdelen dediler ama sonra böyle birşeyin olmadığını söylediler. Ben sorumlu yönetici olarak bekliyorum. Önümüze getirip koymadıkları sürece, bunun aksi olacak her uygulamaya dava açarız ve muhakkak şekilde hak arama özgürlüğümüzü kullanırız.

Nasıl bir proje önerirsiniz?

Rasimpaşa, Yel Değirmeni ve Haydarpaşa Garı beraber düşünülmeli. Aynı şekilde Kız Kulesi, Selimiye Kışlası ve Haydarpaşa Lisesi'nin önündeki büyük vadiyi de unutmamak gerek. Bu şekilde çok rahatlıkla bir proje yapılabilir.

Alışveriş merkezi yapılacak mı?

Siz buraya büyük gemilerin yanaşacağı bir merkez yapmayı düşünüyorsanız, o da yanlış! Karaköy'e yanaşan 20-25 katlı gemiler zaten bulundukları yerde silueti kapatıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde kentin bu kadar merkezine giren büyük gemiler yok. Gemiler, daha kenar bölgelerde yapılmış limanlara yanaşırlar ve yolcularını buraya indirirler; ama bizde Türkiye'nin en güzel tarihi dokusunun olduğu yere bunları getirip koyuyorsunuz. İnanılmaz bir şey!.. O bakımdan buraya alışveriş merkezi veya büyük yolcu gemilerinin yanaşacağı liman olarak düşünmek son derece hatalıdır ve İstanbul'a ihanettir!



Kadıköy- Kartal arası 29 dakikaya inecek ve 22 kilometrelik bu hatta her gün 1 milyon yolcu taşınacak. istanbul Büyükşehir Belediyesi, Anadolu yakasının merakla beklediği 2005 yılında temeli atılan Kadıköy-Kartal Metrosu'nun 2011 yılında hizmete gireceğini söylüyor.

2 milyar TL’ye mal olacak metro hattının 16 istasyonu (Kadıköy, İbrahimağa, Acıbadem, Ünalan, Göztepe, Yenisahra, Kozyatağı, Bostancı, Küçükyalı, Altayçeşme, Maltepe, Gülsuyu, Cevizli, Hastane, Soğanlık, Kartal) olacak. Bu hat Kadıköy Ayrılık Çeşmesi İstasyonu’nda Marmaray ve Banliyö hattıyla, Kozyatağı İstasyonu’nda Dudullu-Bostancı Metro Hattı’yla, Kaynarca İstasyonu’nda ise Pendik-Sabiha Gökçen Havaalanı-Sultanbeyli Metro Hattı’yla entegre olacak. İstanbul'da Marmaray’ın da devreye girmesiyle Kartal’dan Sarıyer’e ve Atatürk Havalimanı’na 79 dakikada, Taksim’e 57 dakikada, Olimpiyat Stadı’na 89 dakikada, Yenikapı’ya 49 dakikada, Otogar’a ise 60 dakikada gidilebilecek.

Öztürk, metronun bölge için çok önemli olduğu görüşünde...

Metrobüs ve şu an yapımı devam eden Kadıköy- Kartal metrosunun bölgeye kazandırdıkları neler?

Metrobüs ayrı, metro ayrı... Asıl olay metro... Minibüsçülük ya da metrobüsçülük dünyanın hiçbir yerinde taşıma sistemi değil. Metrobüs, bizim Türklerin kendi kendine yaratmış oldukları modeller. Minibüs de toplu taşıma sistemi değil. O yüzden ikisini de bir kenara bırakıyorum. Gece saat 11 - 12'de Mecidiyeköy'e gidin, Kadıköy'e gelemiyorsunuz ama bakıyorsunuz ki metrobüs hattı bomboş duruyor. Bunun eleştirisi ayrı ama dünya artık bu sorunları raylı sistemle çözmüş. 1967'de Kadıköy'den bu sistemi kaldırdık oysa Orta Avrupa ülkelerinin hepsi bu tarihten sonra raylı sistem döşemeye başladı.

Türkiye geç kaldı yani...

Türkiye elinde varken geç kaldı. Dolayısıyla hızla bu metronun tamamlanması gerek, o da çok ağır yapılıyor... 

Metronun 2011 yılında biteceği söyleniyor...

Ne 2010, ne 2011 ne de 2012'de bitmez!.. Daha Haydarpaşa'dan başlayan Gebze'ye kadar gidecek olan rayların komple sökülmesi ve yeni istasyon binalarının yapılması gerek. Bunun için bize verilen süre 2 - 2,5 yıldı. 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş çalışmaların hızla devam ettiğini söylüyor...

Tüp geçiti bitirirsiniz, burdan çıkan Üsküdar Meydanı'nda kalır. Metrobüsleri de aldılar, depolarda kaldı. Olay bu değil! Asıl olay bütün sistemin bitmesidir. Gebze'den binen biri yeşilköy'e kadar gidecekti. Şimdi bu sistemin ne öteki ayağı ne de Anadolu ayağı tamam. Burada bir tek çalışma var. O da Ankara asfaltı üzerine yapılan metro sistemi... Çalışmalar devam ediyor ama asıl ağ (buradan mevcut tren yoluna bağlanacak olan hat) hâlâ tartışılan proje safhasında devam ediyor. Keşke 2010'da açılmış olsaydı, Kadıköy önemli ölçüde rahatlardı.

Kadıköy'de herkes ulaşımdan ve trafikten şikayetçi...

Had safhada... Kadıköy'ün tek problemi ulaşım. Şu anda toplu taşıma yok.

Ulaşımı rahatlatmak için neler yapılabilir?

Metronun dışında raylı sistem döşenebilir.Fahrettin Kerim Gökay Caddesi, Kadıköy'den Bostancı'ya kadar minibüslerin kullandığı caddedir. Çok müsait ve geniş olduğundan oraya minik raylı sistem döşenebilir. Bu sistem, ulaşımı büyük ölçüde rahatlatır. Dünyadaki bütün ülkeler metroyu yapıyor ama üstünde yine muhakkak raylı sistem inşa ediyor. Biz de ise maalesef bir tek şey yapıyoruz, diğerini yapmamayı yeğliyoruz. Anadolu yakasının nüfusu 5 milyon. Avrupa'da bir kentin nüfusu 100 bini geçtiği zaman mutlaka raylı sistem döşeniyor. Aramızdaki fark uçurum...

Kadıköy'e gelenler otopark konusunda da bir hayli şikayetçi... İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da siz bu sorun ile ilgili  herhangi bir çalışma yapıyor musunuz?

Ulaşım sorunu olan bir kentte otopark sorunu olmaması mümkün değil. Bu da Büyükşehir Belediyesi'nin günahıdır! Kentliden otopark parası denilerek alınan paraların çarçur edilmesi, otopark yapılmaması şanssızlıktı. Kadıköy'de, belediyenin yapmış olduğu ve özel şahıslara verdiği 2 tane katlı otopark var. Biri PTT'nin hemen arkasında diğeri ise Süreyya Paşa Vakfı'nın yeri... Bunlar 1998'de göreve gelir gelmez planladığımız yerlerdi. Bunun dışında Kadıköy'de yer yok.

Yıllarca Büyükşehir Belediyesi otopark parası topladı. Peki neden Kadıköy'e tek bir otopark yapılmadı? Bugün dahi İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bir katlı otopark yok oysa onlarca olmalıydı. Dolayısıyla bu sorun Büyükşehir'in sorunudur; ilçe belediyeleri bu konuda mağdurdur.

Peki ya İspark?

İspark, caddeleri kapatmış resmen değnekçilik yapıyor. Kent ulaşımına, otoparka hiçbir katkısı yok.

Buna paralel Kadıköy, Bostancı, Maltepe gibi yerlerde, kent genelinde toplam 21 adet bisiklet parkı hizmete sunuldu. Bu çalışmayla ilgili neler diyeceksiniz? Trafik sorununa bir yarar sağlar mı? Büyükşehir Belediyesi 1 metre bisiklet yolu yaptı mı? Bunların hepsi göstermelik. Ucuz bir demiri koy, al sana yol!.. Önce bisiklet yolu yapacaksınız, insanları teşvik etceksiniz sonra parklarını yapacaksınız. Hatta meydanların belli yerlerine bisikletler koyun. Vatandaşlar kartlarını göstersin, mesela buradan binsin, Bostancı'da bıraksın. Dünyada bu uygulama var. örneğin; Bağdat caddesi 9 kilometre. Bunun 1,5 kilometrelik kısmı bisiklet yolu olarak ayrılması gerekmez mi? Ama yapmadılar...

Avrupa yakası ile Anadolu yakası arasında fark var mı? Bu hangi noktalarda belirginleşiyor?

Avrupa yakası şanslı, çünkü Valilik ve Büyükşehir Belediyesi orada. İstanbul'un merkezi diye anılıyor. Oysa Anadolu yakası unutulmuş... İyi ki ilçe belediyeler var da temizlik, kültür - sanat ve diğer hizmetler yürüyor. Yoksa Anadolu yakasını, İstanbul'un bir parçası diye düşünemezsiniz...

Kadıköy Anadolu yakasının en şanslı, en gözde ilçesi denilebilir. Diğer ilçelerle kıyasadığınızda ne gibi farklılıklar ön plana çıkıyor? Kadıköy neden tercih ediliyor?

Yönetimler isterlerse bir kenti kapatabiliyorlar ya da dünyaya açabiliyorlar. Bizim ilçemiz tüm Türkiye ve dünyaya açık, dolayısıyla cazibe merkezi. Üsküdar, Pendik ya da Kartal'da oturanlar gezmek ve özgürce dolaşmak istedikleri zaman Kadıköy'ü tercih ediyorlar. Bu yönetim anlayışını ve Kadıköy'deki insan profilini görenler burada kendilerini daha rahat hissediyorlar. Demek bunları diğer yerlerde bulamıyorlar. Bu, yönetimlerin getirmiş olduğu anlayışın zaman içerisinde insanlar üzerinde yaratmış olduğu etkisidir. Dolayısıyla Kadıköy bu yönde tercih edilebilir ve öncü bir ilçedir. Şu anda Kartal ve Maltepe'de o yolda. Zaman içerisinde İstanbul'da büyük bir değişim olacak.



Kadıköy ve çevresi gayrimenkul açısından ele alınırsa yatırım yapmak isteyenlere neler söylenebilir?

Kadıköy'de boş arsa bulmak çok mümkün değil. Tek tük bulunabilir ama onlar da artık değerlerine ulaşmış durumdalar. Bence yatırım için çok pahalı yerlerden mülk almak çok cazip değil, değeri yüzde 1 artıyor ama gelişime açık yerlerde bir anda yüzde 40 - 50 artışlar olabiliyor.

Sizin tavsiyeleriniz hangi bölgeler?

Hep diyordum Ataşehir'e yatırım yapın, gelişiyor diye. Şimdi ise Fikirtepe, Hasanpaşa ve Merdivenköy gelişim aşamasında. Bu bölgelerde yatırım, kendini kısa sürede finanse ediyor.

Avrupa yakası ile kıyaslandığında, bölge hangi özelliğiyle emlak konusundan daha avantajlı?

Kadıköy'ün bir özelliği var; 1950'lerden bu yana insanların yatakhanesi olmuş... Konut olarak daha çok kişinin ikamet ettiği yer, o bakımdan insanlar burada oturmayı tercih ediyor. Ayrıca bölge, kendi potansiyeli içerisinde yaşanyanlarına hizmet veren bir yapıya sahip. 24 saat yaşayan bir kent. Tabii bu da gayrimenkulun değerini artırıyor ve kiraları yükseltiyor.

Sizin döneminizde bölgenin kazandığı değerler ve değişimler neler oldu? Selami Öztürk'ü değerlendirmenizi istesek...

Kendimiz içindeyken farketmiyoruz ama dışarıdan gelenler Kadıköy'ün çevresinin çok değiştiğini söylüyor. Mesela; biz göreve başlamadan önce bölgenin havası kirliydi. Televizyon anonslarında akşamları sokağa çıkmayın diyorlardı. Şimdi hava kirliliği yok. Geldiğimizde kişi başına düşen yeşil alan 1 metrekareydi. Şimdi dünya standartları 7 iken biz 10 metrekareye çıkardık. O günlerde çevre örgütleri kurulmuştu çünkü yeşil katlediliyordu. Şu anda tek bir örgüt kalmadı çünkü yeşili biz koruyoruz. Denizlerimiz girilemez haldeydi, şimdi tüm kollektörler sayesinde girilebiliyor.

Kadıköylü kültür ve sanat için karşıya giderdi, şimdi karşı buraya geliyor. Örneğin; İstanbul'daki tek opera binası Kadıköy'de bulunuyor. Bölge; insan profili, eğitim ve yaşam kalitesiyle çok önde bir ilçe. Avrupa'da ne varsa, aynısı burada da var. Dünyanın hiçbir yerinde çocuklarla ilgili bizim merkezimiz gibi diş polikliğini bulamazsınız. Her gün 300 çocuğun ücretsiz diş tedavisi ve bakımları yapılıyor. Dünyada bunu yapan 2 ülke var; İsviçre ve İskandinav ülkeleri... Onlarda küçük çapta, biz ise bunu geliştirdik.

Öte yandan 1380 tane piyano, keman, vurmalı sazlar, gitar, bale, dans, drama eğitimi alan çocuğumuz var her biri sınavla geldiler. Şimdi bana gösterin; çocuğa yatırım yapan, kültürüne ve sağlığına bu denli önem gösteren başka bir belediye var mı? Farklı bir belediyeyiz. Ama bunu yapan biz değiliz, Kadıköylüler... Geziyorlar, görüyorlar ve Başkan şunu yapalım diye talep ediyorlar. Keşke kaynaklarımız el verse ve maddi olanaklarımız hükümet tarafından kısıtlanmasa da daha farklı projeler sunsak...

Var mı öyle hali hazırda olan projeler?

Olmaz olur mu? Paranız olduktan sonra yapacağınız çok proje var...

Ne gibi mesela...

Kadıköy'deki İski Arıtma İstasyonu'nda günde 4 yüz bin tonun üzerinde su direk olarak denize gidiyor. Siz Edirne'nin bu tarafta Bolu'nun suyunu kullanıyorsunuz ama bu suyu burdan denize veriyorsunuz. Böylelikle tabiatın dengesini bozuyorsunuz, başka bölgede yaşayan vatandaşların haklarını yok ediyorsunuz, buna hakkınız yok! Oysa yapacağınız şey çok basit...

Neler yapılabilir peki?

İski'nin arıtma istasyonunu biyolojik arıtmaya çevirseydik, 400 bin tonun 300 bin tonunu sulamaya yönlendirseydik her gün 300 bin ton su kullanılmayacaktı. Yer altı suları fazlalaşacaktı. Sonuç itibariyle tabiat bir dönüşüm ve bu değişime katkı vermek lazım ama biz sadece emiyoruz. Özgürlük parkımızda bunun küçük bir modelini (120 bin metrekare) geliştirdik. Eğer o alanı sulamayı gerçekleştirebilirsek bu alanı çoğaltacağız. Yine güneş enerjisini ısıtmada, seralarda kullanmak ve elektriğe çevirmek lazım. Bununla ilgili de çalışmalarımız var ama hepsi maddiyata dayalı.

Hükümet destek vermiyor mu?

Bırakın destek olmayı, köstek olmasınlar. Bizim haklarımızı kestiler.

CHP ve AKP belediyeleri arasında fark var mı?

Bu bir yönetim anlayışı. Ben sosyal demokratların yönetim anlayışının dünyaya çok entegre olduğunu ve Türkiye'yi taşıdığını düşünüyorum. Biz 4 iken 12 ilçe olduk. İddia ediyorum bir dahaki dönem, Büyükşehir Belediye Başkanlığı sosyal demokratların olacak. 1989 - 1994 - 1999 - 2004 - 2009 yani toplam 5 dönemdir görevdeyim, çalışanı kimse tutamaz.

Görev süreniz dolduğunda Kadıköy'de ne değişmiş olacak?

Örneğin, engelliler ilgili çok önemli bir projemiz var. Çalışma kapsamında, her binanın girişinde rampa, engelli olsun olmasın her evde ve işyerinde bir engelli girişi olacak diye karar aldık. Kadıköy 5 yıl sonra butik projelerin uygulandığı, farklı sokakların oluştuğu, insanların gezmek için özel geldiği bir yer haline gelecek.



Caddebostan'a Nazım Hikmet anıtı

84 yaşında hayata veda eden, Sabiha - Zekeriya Sertel çiftinin kızları Yıldız sertel'in son arzusu Nazım Hikmet heykelinin Caddebosta'na dikilmesiydi... Kadıköy'de yaşamış olan ünlü şair, Sertel'in hem anne-babasının arkadaşıydı.  Ressam Jak İhmallyan’ın hediyesi olan Nâzım Hikmet desenini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağışlayan Sertel, Müze Müdürü Prof. Dr. Ferit Özşen’i bu proje için görevlendirdi ve ayrıca Selami Öztürk'ten de bir ricada bulundu...

Öztürk, anıt ile ilgili şunları söylüyor:

O konuda son derece üzüntülüyüm. Bu projenin mimarı Yıldız Sertel'di. Kendileri Nazım Hikmet'in heykelini Caddebostan'a dikmek istediler. Bizde olur dedik. Sertel bu konuda çok çaba harcadı ve Resim Heykel Müzesi'nin müdürüne bir ricada bulundu. Onlarda 2 metrelik bu heykeli hazırladılar ve 15 Ocak 2010 tarihinde Caddebostan Kültür Merkezi'nde açılışı yapılacak. Sertel'in bir de mektubu vardı, açılışta konuşmamı istemişti. Ben de 15 Ocak'ta orada hazır bulunacağım.

1989'da Belediye Başkan yardımcısı ve vekili olarak görev yapan, 1994 yılından bu yana da Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Öztürk, aslında avukat. Şimdi ailesinde avukatlık görevini eşi yürütüyor. Öztürk'ün iki de çocuğu var. Oğlu Cem hukuk fakültesi mezunu, kızı Sinem ise mimar.

Öztürk'ün mimar kızı Sinem

Görevler, statüler ne olursa olsun, baba - kız arasındaki ilişki hiç değişmez. Tıpkı Öztürk ailesinde olduğu gibi... Sinem ve Selami Öztürk, bu sıcak ilişkiyi Kadıköy'e de yansıtıyor. Baba Öztürk, bölge için mimar kızından da fikir alıyor. İşte Sinem Öztürk'ün üzerinde çalıştığı iki proje...

"Herkesten yardım alan bir insanım. Kızımla da paylaşırım. Örneğin; binaların iç düzenlemelerinde Sinem'den yardım alıyorum. Onun bilgisayarlı çizimi çok iyi. Ayrıca dünyayı çok iyi gözlüyor ve araştırma yapıyor. Şu anda 2 önemli çalışması var. Biri dünyanın iyi operaları, diğeri ise dünyanın en güzel kütüphaneleri... Bir gün Kadıköy'de hem opera hem de kütüphane yapmayı düşünüyoruz. Türkiye'nin en güzeli operası bizde olsun istiyoruz. Bunlar hayal ama hayal edilmeden de yaşanmıyor."