İstanbul'da günde 10 bin tona yakın çöp çıkıyor ve yüzde 10’u sadece
onlara ait. Doğada dönüşüm süresi 400 ile 1000 yıl arasında değişen naylon
poşetler, dünyada her yıl yaklaşık 500 milyar adet üretiliyor. Bunların yalnızca
yüzde 1’inin geri dönüşümü sağlanırken geri kalan yüzde 99’u ise doğaya
bırakılıyor. Ve artık Kadıköy bu poşetlere veda ediyor. Kadıköy Belediye Başkanı
Selami Öztürk, bu uygulamanın Türkiye'de bir ilk olacağını
söylüyor ve ekliyor...
Kadıköy'de artık naylon poşet
yasaklanıyor. Bu kampanyanızla ilgili bilgi alabilir
miyiz?
Plastikler dünyanın kirlilikte gelmiş olduğu son radde...
Çevredeki olumsuzluklar herkesi birşeyler yapmaya itiyor. Şu anda çevreyi en çok
kirleten meta; plastik torbalar... Örneğin; bir pazar kalktığında on binlerce
torba çöpe atılıyor. Toprakta veya denizde yok olmadığı için kirliliği ve
birikimi yıllarca sürüyor. Bu durum çevrede inanılmaz bir tehdit haline gelmeye
başladı. Çevre Bakanlığı bunu tespit etti ve televizyon reklamlarında bile
naylon torba kullanmayın deniliyor. Bizim de daha önceden böyle bir kararımız
vardı ve Bakanlığın bu girişimi bizi yüreklendirdi. New York'ta naylon torba
kullanımı yasaklandı, bunun aynı şekilde bizde de olması gerekir. Çünkü çok
yoğun torba kullananlardan biri de bizim ilçemiz. Çevreye duyarlı bazı şirketler
de önlem almaya başladılar ve toprakta veya denizde zaman içerisinde eriyen bez
torbalar üretmeye başladılar.
Bu uygulamayı
başlatan ilk belediye siz olacaksınız sanırım...
Evet ilk
belediye ama tabii ki Kadıköy gibi eğitim ve kültür seviyesi yüksek olan ilçe
olarak ilk önce bunun bizim yapmamız çok doğal. Biz bu konuda başarıya
ulaşmazsak kimsenin başarılı olacağına inanmıyorum.
Şu ana kadar
vatandaşlardan nasıl tepkiler aldınız?
Markete gittiğimde, artık
bu poşetleri kullanmayacağız dediğimde; market sahipleri dahi yurttaşlar
inanılmaz mutlu karşıladılar. Biraz gecikmişiz gerçi ama halkı hazır görüyorum.
Uygulama hangi tarih itibariyle kesin olarak
başlıyor?
1 Mart 2010'dan itibaren Kadıköy sınırları içerisinde
naylon torba kullanılmayacak!
Haydarpaşa'da yenilik
zamanı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile TCDD arasında 2007'de
imzalanan protokolle hazırlıklarına başlanan "1/5000 Ölçekli Haydarpaşa Garı,
Liman ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar
Planı" Meclis oylamasından geçti. Planlama alanı; Haydarpaşa Garı, liman ve geri
sahası, Harem bölgesi, Kadıköy Merkez bölgesi ve İSKİ Kadıköy Ön Arıtma
Tesisinden oluşuyor. Buna göre; tarihi yapılar turizm ve ticaret merkezi olacak.
Yapılar 6 kat ile sınırlandırılacak. Ayrıca gar, otel olarak da hizmet verecek.
Harem Otogarı ise fuar ve festival alanı; Toprak Mahsulleri Ofisi'nin siloları
da kültür ve sanat merkezi olacak.
Bu proje, birçok tartışmayı da
beraberinde getirdi. Bir yanda kentin doğal ve tarihi dokusunun bozulacağını
söyleyen CHP Meclis üyeleri, diğer tarafta ise yüzde 30'u yeşil alan olarak
belirlenen arazinin yüzde 26'sının ticaret ve turizm alanı olarak
yapılandırıldığını, inşa edilecek yeni yapıların İstanbul'un siluetini ve tarihi
dokusunu tahrip etmeyeceğini beirten İmar ve Bayındırlık Komisyonu Başkanı Sefer
Kocabaş...
Hükümet ve muhalefet arasında yaşanan bu polemikler bir yerde
dursun, biz konuyu bölgeye en hakim isim ve asıl yetkili olan Başkan Öztürk'e
sorduk...
Haydarpaşa Limanı projesi İBB Meclis
onayından geçti. Sizin bu konuda görüşleriniz neler? Bu proje ile neler
değişecek? Kadıköy için nasıl bir etki yaratacak?
Ortaya çıkmış
bir proje olmadığı sürece evet dememiz mümkün değil. Ben sorumlu yöneticiyim,
elbetteki Haydarpaşa Garı'nın çevresindeki olumsuzlukların, ofis binalarının ve
antrepoların kaldırılmasını istiyorum. Öğrenciliğim Haydarpaşa Lisesi'nde geçti,
oraları çok iyi bilirim ve daha evvelden böyle yapılar yoktu. Kuşkusuz, sonradan
getirilen atıkların kaldırılması için çalışma yapılması gerekir.
Haydarpaşa Garı'nın yeni ulaşım ağı içerisinde eskisi kadar önem
arzetmemesi nedeniyle farklı bir kullanıma büründürülmesi de düşünülebilir.
Ancak parayla satın alınamayacak tarihi değerlerin yok edilmesini anlamak mümkün
değil!.. Bugün Karaköy'den vapura bindiğinizde, Haydarpaşa Lisesi'nin arkasına
bir bıçak saplanmış olduğunu göreceksiniz. Bu Haydarpaşa'da yeni yapılan Kalp ve
Göğüs Hastalıkları Hastanesi'dir. Bu binanın aslında yıkılması gerek, bölgenin
komple siluetini, tarihi dokusunu bozmuş durumda ama sağlık adına milyarlarca
dolar harcanmış...
Şimdi siz Haydarpaşa Garı, Haydarpaşa Lisesi,
Selimiye Kışlası ve Kız Kulesi gibi tarihi zinciri nasıl değerlendireceksiniz?
Bunu anlatmalılar... Eğer gökdelen yapacaksanız; o gökdelenler altından da
yapılsa, dövizler de aksa bir anlam ifade etmez çünkü onunla bu tarihi satın
alamazsınız.
Önemli olan şu; çıkacak olan projeyi tartışalım, eğer iyi
bir proje ise tabii ki destek veririz. Örneğin; Çırağan gibi 2-3 katlı, oraya
uyabilecek, kot itibariyle Selimiye Kışlası'nı etkilemeyecek ve yapı itibariyle
Gar'ı bozmayacak yapılaşmalara elbette sıcak bakarız.
Garın
bulunduğu bölüm şu anda nasıl? Nasıl bir plan yapılmalı?
Haydarpaşa Garı'nın arkası - Nautilus'e kadar - komple
mezbelelik. Aslında garın, Rasim Paşa dediğimiz Yel Değirmeni ve Rıhtım
Caddesi'nin bulunduğu alanla beraber planlanması gerekir. Şimdi bu bölgenin
garı, yel değirmeni, Rıhtım caddesi bize ait. Siz, buradaki ilçe belediyesinin
görüşlerini almayacaksınız, Kadıköylü'ye ve sivil toplum örgütlerine
danışmayacaksınız, sonra diyeceksiniz ki "Ben bir proje yaptım, gelin bakın"...
Ama şu anda yapılanma koşulları belli bir de ortada yok.
Her yerde önce
plan sonra proje yapılır. Boş alanlar için bu doğrudur ama bu kadar tarihi
dokunun olduğu yerde bunun tam tersinin yapılması lazım bence. Önce ne
yapacağınızı bize söyleyeceksiniz; bakalım gerçekten bu yapı içerisinde göze
batıyor mu, batmıyor mu; tarihi dokuyu bozuyor mu, bozmuyor mu? Eğer siz sadece
"şuraya bu kadar yoğunluk getireceğim" derseniz bu olmaz, bugüne kadar yapılan
da bu! Hükümet dayatmacı, Büyükşehir boyun eğici şekilde devam
ediyor.
İstanbul'un sadece burası değil, bir çok yerinde Sanayi
Bakanlığı'nın, Turizm Bakanlığı'nın, TOKİ'nin ve çeşitli kurumların yapmış
olduğu planlar var ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi her seferinde buna boyun
eğdi, ses çıkaramadı. İstanbul'un en büyük şanssızlığı bu!.. Oysa kente sahip
çıkması gereken Büyükşehir Belediyesi ve bizleriz. Onların sahip çıkamadığı
yerlere bizler sahip çıkacağız. O bakımdan Haydarpaşaya ve çevresine sahip
çıkacağız. Eğer ortada somut bir proje yoksa, evet dememiz de mümkün değil!
Proje kapsamında bir de otel söz
konusu...
Nereye koyacaklar binaları? Nautilus'e doğru mu?
Haydarpaşa Garı'na mesafesi ne kadar olacak? Bunlar çok önemli noktalar. Siz onu
getirip binanın Yanına koyarsanız olmaz. Örneğin; Üsküdar ve Kadıköy'ü birbine
bağlayan bir köprü var; Haydarpaşa Köprüsü... Siz gar ile köprünün arasına yeni
bir bina yapmamalısınız, bunun arası yeşil alan olmalı. Ayrıca arkadan hiçbir
yapılaşmanın olmaması gerekir. Bütün bunlar planla tartışılmaz, bilgisayarda
yerli yerine koyarsanız herkes görür. Birşey saklayarak bu işi tartışamayız, şu
anda herşey saklanıyor, ne olduğu belli değil!..
Daha önceki
tartışmalarda gökdelenden de bahsediliyordu sanırım...
İlk
etapta 4-5 gökdelen dediler ama sonra böyle birşeyin olmadığını söylediler. Ben
sorumlu yönetici olarak bekliyorum. Önümüze getirip koymadıkları sürece, bunun
aksi olacak her uygulamaya dava açarız ve muhakkak şekilde hak arama
özgürlüğümüzü kullanırız.
Nasıl bir proje
önerirsiniz?
Rasimpaşa, Yel Değirmeni ve Haydarpaşa Garı beraber
düşünülmeli. Aynı şekilde Kız Kulesi, Selimiye Kışlası ve Haydarpaşa Lisesi'nin
önündeki büyük vadiyi de unutmamak gerek. Bu şekilde çok rahatlıkla bir proje
yapılabilir.
Alışveriş merkezi yapılacak mı?
Siz buraya büyük gemilerin yanaşacağı bir merkez yapmayı düşünüyorsanız,
o da yanlış! Karaköy'e yanaşan 20-25 katlı gemiler zaten bulundukları yerde
silueti kapatıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde kentin bu kadar merkezine giren
büyük gemiler yok. Gemiler, daha kenar bölgelerde yapılmış limanlara yanaşırlar
ve yolcularını buraya indirirler; ama bizde Türkiye'nin en güzel tarihi
dokusunun olduğu yere bunları getirip koyuyorsunuz. İnanılmaz bir şey!.. O
bakımdan buraya alışveriş merkezi veya büyük yolcu gemilerinin yanaşacağı liman
olarak düşünmek son derece hatalıdır ve İstanbul'a
ihanettir!
Kadıköy- Kartal arası 29 dakikaya inecek ve 22
kilometrelik bu hatta her gün 1 milyon yolcu taşınacak. istanbul Büyükşehir
Belediyesi, Anadolu yakasının merakla beklediği 2005 yılında temeli atılan
Kadıköy-Kartal Metrosu'nun 2011 yılında hizmete gireceğini söylüyor.
2
milyar TL’ye mal olacak metro hattının 16 istasyonu (Kadıköy, İbrahimağa,
Acıbadem, Ünalan, Göztepe, Yenisahra, Kozyatağı, Bostancı, Küçükyalı,
Altayçeşme, Maltepe, Gülsuyu, Cevizli, Hastane, Soğanlık, Kartal) olacak. Bu hat
Kadıköy Ayrılık Çeşmesi İstasyonu’nda Marmaray ve Banliyö hattıyla, Kozyatağı
İstasyonu’nda Dudullu-Bostancı Metro Hattı’yla, Kaynarca İstasyonu’nda ise
Pendik-Sabiha Gökçen Havaalanı-Sultanbeyli Metro Hattı’yla entegre olacak.
İstanbul'da Marmaray’ın da devreye girmesiyle Kartal’dan Sarıyer’e ve Atatürk
Havalimanı’na 79 dakikada, Taksim’e 57 dakikada, Olimpiyat Stadı’na 89 dakikada,
Yenikapı’ya 49 dakikada, Otogar’a ise 60 dakikada gidilebilecek.
Öztürk,
metronun bölge için çok önemli olduğu görüşünde...
Metrobüs ve
şu an yapımı devam eden Kadıköy- Kartal metrosunun bölgeye kazandırdıkları
neler?
Metrobüs ayrı, metro ayrı... Asıl olay metro...
Minibüsçülük ya da metrobüsçülük dünyanın hiçbir yerinde taşıma sistemi değil.
Metrobüs, bizim Türklerin kendi kendine yaratmış oldukları modeller. Minibüs de
toplu taşıma sistemi değil. O yüzden ikisini de bir kenara bırakıyorum. Gece
saat 11 - 12'de Mecidiyeköy'e gidin, Kadıköy'e gelemiyorsunuz ama bakıyorsunuz
ki metrobüs hattı bomboş duruyor. Bunun eleştirisi ayrı ama dünya artık bu
sorunları raylı sistemle çözmüş. 1967'de Kadıköy'den bu sistemi kaldırdık oysa
Orta Avrupa ülkelerinin hepsi bu tarihten sonra raylı sistem döşemeye başladı.
Türkiye geç kaldı yani...
Türkiye elinde varken
geç kaldı. Dolayısıyla hızla bu metronun tamamlanması gerek, o da çok ağır
yapılıyor...
Metronun 2011 yılında biteceği
söyleniyor...
Ne 2010, ne 2011 ne de 2012'de bitmez!.. Daha
Haydarpaşa'dan başlayan Gebze'ye kadar gidecek olan rayların komple sökülmesi ve
yeni istasyon binalarının yapılması gerek. Bunun için bize verilen süre 2 - 2,5
yıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş
çalışmaların hızla devam ettiğini söylüyor...
Tüp geçiti
bitirirsiniz, burdan çıkan Üsküdar Meydanı'nda kalır. Metrobüsleri de aldılar,
depolarda kaldı. Olay bu değil! Asıl olay bütün sistemin bitmesidir. Gebze'den
binen biri yeşilköy'e kadar gidecekti. Şimdi bu sistemin ne öteki ayağı ne de
Anadolu ayağı tamam. Burada bir tek çalışma var. O da Ankara asfaltı üzerine
yapılan metro sistemi... Çalışmalar devam ediyor ama asıl ağ (buradan mevcut
tren yoluna bağlanacak olan hat) hâlâ tartışılan proje safhasında devam ediyor.
Keşke 2010'da açılmış olsaydı, Kadıköy önemli ölçüde
rahatlardı.
Kadıköy'de herkes ulaşımdan ve trafikten şikayetçi...
Had safhada... Kadıköy'ün tek problemi ulaşım. Şu anda toplu
taşıma yok.
Ulaşımı rahatlatmak için neler
yapılabilir?
Metronun dışında raylı sistem döşenebilir.Fahrettin
Kerim Gökay Caddesi, Kadıköy'den Bostancı'ya kadar minibüslerin kullandığı
caddedir. Çok müsait ve geniş olduğundan oraya minik raylı sistem döşenebilir.
Bu sistem, ulaşımı büyük ölçüde rahatlatır. Dünyadaki bütün ülkeler metroyu
yapıyor ama üstünde yine muhakkak raylı sistem inşa ediyor. Biz de ise maalesef
bir tek şey yapıyoruz, diğerini yapmamayı yeğliyoruz. Anadolu yakasının nüfusu 5
milyon. Avrupa'da bir kentin nüfusu 100 bini geçtiği zaman mutlaka raylı sistem
döşeniyor. Aramızdaki fark uçurum...
Kadıköy'e gelenler otopark
konusunda da bir hayli şikayetçi... İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da siz bu
sorun ile ilgili herhangi bir çalışma yapıyor
musunuz?
Ulaşım sorunu olan bir kentte otopark sorunu olmaması
mümkün değil. Bu da Büyükşehir Belediyesi'nin günahıdır! Kentliden otopark
parası denilerek alınan paraların çarçur edilmesi, otopark yapılmaması
şanssızlıktı. Kadıköy'de, belediyenin yapmış olduğu ve özel şahıslara verdiği 2
tane katlı otopark var. Biri PTT'nin hemen arkasında diğeri ise Süreyya Paşa
Vakfı'nın yeri... Bunlar 1998'de göreve gelir gelmez planladığımız yerlerdi.
Bunun dışında Kadıköy'de yer yok.
Yıllarca Büyükşehir Belediyesi otopark
parası topladı. Peki neden Kadıköy'e tek bir otopark yapılmadı? Bugün dahi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bir katlı otopark yok oysa
onlarca olmalıydı. Dolayısıyla bu sorun Büyükşehir'in sorunudur; ilçe
belediyeleri bu konuda mağdurdur.
Peki ya İspark?
İspark, caddeleri kapatmış resmen değnekçilik yapıyor. Kent
ulaşımına, otoparka hiçbir katkısı yok.
Buna paralel Kadıköy, Bostancı,
Maltepe gibi yerlerde, kent genelinde toplam 21 adet bisiklet parkı hizmete
sunuldu. Bu çalışmayla ilgili neler diyeceksiniz? Trafik sorununa bir yarar
sağlar mı? Büyükşehir Belediyesi 1 metre bisiklet yolu yaptı mı? Bunların hepsi
göstermelik. Ucuz bir demiri koy, al sana yol!.. Önce bisiklet yolu
yapacaksınız, insanları teşvik etceksiniz sonra parklarını yapacaksınız. Hatta
meydanların belli yerlerine bisikletler koyun. Vatandaşlar kartlarını göstersin,
mesela buradan binsin, Bostancı'da bıraksın. Dünyada bu uygulama var. örneğin;
Bağdat caddesi 9 kilometre. Bunun 1,5 kilometrelik kısmı bisiklet yolu olarak
ayrılması gerekmez mi? Ama yapmadılar...
Avrupa yakası ile
Anadolu yakası arasında fark var mı? Bu hangi noktalarda
belirginleşiyor?
Avrupa yakası şanslı, çünkü Valilik ve
Büyükşehir Belediyesi orada. İstanbul'un merkezi diye anılıyor. Oysa Anadolu
yakası unutulmuş... İyi ki ilçe belediyeler var da temizlik, kültür - sanat ve
diğer hizmetler yürüyor. Yoksa Anadolu yakasını, İstanbul'un bir parçası diye
düşünemezsiniz...
Kadıköy Anadolu yakasının en şanslı, en gözde
ilçesi denilebilir. Diğer ilçelerle kıyasadığınızda ne gibi farklılıklar ön
plana çıkıyor? Kadıköy neden tercih ediliyor?
Yönetimler
isterlerse bir kenti kapatabiliyorlar ya da dünyaya açabiliyorlar. Bizim ilçemiz
tüm Türkiye ve dünyaya açık, dolayısıyla cazibe merkezi. Üsküdar, Pendik ya da
Kartal'da oturanlar gezmek ve özgürce dolaşmak istedikleri zaman Kadıköy'ü
tercih ediyorlar. Bu yönetim anlayışını ve Kadıköy'deki insan profilini görenler
burada kendilerini daha rahat hissediyorlar. Demek bunları diğer yerlerde
bulamıyorlar. Bu, yönetimlerin getirmiş olduğu anlayışın zaman içerisinde
insanlar üzerinde yaratmış olduğu etkisidir. Dolayısıyla Kadıköy bu yönde tercih
edilebilir ve öncü bir ilçedir. Şu anda Kartal ve Maltepe'de o yolda. Zaman
içerisinde İstanbul'da büyük bir değişim
olacak.
Kadıköy ve çevresi gayrimenkul açısından
ele alınırsa yatırım yapmak isteyenlere neler
söylenebilir?
Kadıköy'de boş arsa bulmak çok mümkün değil. Tek
tük bulunabilir ama onlar da artık değerlerine ulaşmış durumdalar. Bence yatırım
için çok pahalı yerlerden mülk almak çok cazip değil, değeri yüzde 1 artıyor ama
gelişime açık yerlerde bir anda yüzde 40 - 50 artışlar olabiliyor.
Sizin tavsiyeleriniz hangi bölgeler?
Hep
diyordum Ataşehir'e yatırım yapın, gelişiyor diye. Şimdi ise Fikirtepe,
Hasanpaşa ve Merdivenköy gelişim aşamasında. Bu bölgelerde yatırım, kendini kısa
sürede finanse ediyor.
Avrupa yakası ile kıyaslandığında, bölge
hangi özelliğiyle emlak konusundan daha avantajlı?
Kadıköy'ün
bir özelliği var; 1950'lerden bu yana insanların yatakhanesi olmuş... Konut
olarak daha çok kişinin ikamet ettiği yer, o bakımdan insanlar burada oturmayı
tercih ediyor. Ayrıca bölge, kendi potansiyeli içerisinde yaşanyanlarına hizmet
veren bir yapıya sahip. 24 saat yaşayan bir kent. Tabii bu da gayrimenkulun
değerini artırıyor ve kiraları yükseltiyor.
Sizin döneminizde
bölgenin kazandığı değerler ve değişimler neler oldu? Selami Öztürk'ü
değerlendirmenizi istesek...
Kendimiz içindeyken farketmiyoruz
ama dışarıdan gelenler Kadıköy'ün çevresinin çok değiştiğini söylüyor. Mesela;
biz göreve başlamadan önce bölgenin havası kirliydi. Televizyon anonslarında
akşamları sokağa çıkmayın diyorlardı. Şimdi hava kirliliği yok. Geldiğimizde
kişi başına düşen yeşil alan 1 metrekareydi. Şimdi dünya standartları 7 iken biz
10 metrekareye çıkardık. O günlerde çevre örgütleri kurulmuştu çünkü yeşil
katlediliyordu. Şu anda tek bir örgüt kalmadı çünkü yeşili biz koruyoruz.
Denizlerimiz girilemez haldeydi, şimdi tüm kollektörler sayesinde girilebiliyor.
Kadıköylü kültür ve sanat için karşıya giderdi, şimdi karşı buraya
geliyor. Örneğin; İstanbul'daki tek opera binası Kadıköy'de bulunuyor. Bölge;
insan profili, eğitim ve yaşam kalitesiyle çok önde bir ilçe. Avrupa'da ne
varsa, aynısı burada da var. Dünyanın hiçbir yerinde çocuklarla ilgili bizim
merkezimiz gibi diş polikliğini bulamazsınız. Her gün 300 çocuğun ücretsiz diş
tedavisi ve bakımları yapılıyor. Dünyada bunu yapan 2 ülke var; İsviçre ve
İskandinav ülkeleri... Onlarda küçük çapta, biz ise bunu geliştirdik.
Öte
yandan 1380 tane piyano, keman, vurmalı sazlar, gitar, bale, dans, drama eğitimi
alan çocuğumuz var her biri sınavla geldiler. Şimdi bana gösterin; çocuğa
yatırım yapan, kültürüne ve sağlığına bu denli önem gösteren başka bir belediye
var mı? Farklı bir belediyeyiz. Ama bunu yapan biz değiliz, Kadıköylüler...
Geziyorlar, görüyorlar ve Başkan şunu yapalım diye talep ediyorlar. Keşke
kaynaklarımız el verse ve maddi olanaklarımız hükümet tarafından kısıtlanmasa da
daha farklı projeler sunsak...
Var mı öyle hali hazırda olan
projeler?
Olmaz olur mu? Paranız olduktan sonra yapacağınız çok
proje var...
Ne gibi mesela...
Kadıköy'deki İski
Arıtma İstasyonu'nda günde 4 yüz bin tonun üzerinde su direk olarak denize
gidiyor. Siz Edirne'nin bu tarafta Bolu'nun suyunu kullanıyorsunuz ama bu suyu
burdan denize veriyorsunuz. Böylelikle tabiatın dengesini bozuyorsunuz, başka
bölgede yaşayan vatandaşların haklarını yok ediyorsunuz, buna hakkınız yok! Oysa
yapacağınız şey çok basit...
Neler yapılabilir peki?
İski'nin arıtma istasyonunu biyolojik arıtmaya çevirseydik, 400
bin tonun 300 bin tonunu sulamaya yönlendirseydik her gün 300 bin ton su
kullanılmayacaktı. Yer altı suları fazlalaşacaktı. Sonuç itibariyle tabiat bir
dönüşüm ve bu değişime katkı vermek lazım ama biz sadece emiyoruz. Özgürlük
parkımızda bunun küçük bir modelini (120 bin metrekare) geliştirdik. Eğer o
alanı sulamayı gerçekleştirebilirsek bu alanı çoğaltacağız. Yine güneş
enerjisini ısıtmada, seralarda kullanmak ve elektriğe çevirmek lazım. Bununla
ilgili de çalışmalarımız var ama hepsi maddiyata dayalı.
Hükümet
destek vermiyor mu?
Bırakın destek olmayı, köstek olmasınlar.
Bizim haklarımızı kestiler.
CHP ve AKP belediyeleri arasında fark
var mı?
Bu bir yönetim anlayışı. Ben sosyal demokratların
yönetim anlayışının dünyaya çok entegre olduğunu ve Türkiye'yi taşıdığını
düşünüyorum. Biz 4 iken 12 ilçe olduk. İddia ediyorum bir dahaki dönem,
Büyükşehir Belediye Başkanlığı sosyal demokratların olacak. 1989 - 1994 - 1999 -
2004 - 2009 yani toplam 5 dönemdir görevdeyim, çalışanı kimse
tutamaz.
Görev süreniz dolduğunda Kadıköy'de ne değişmiş
olacak?
Örneğin, engelliler ilgili çok önemli bir projemiz var.
Çalışma kapsamında, her binanın girişinde rampa, engelli olsun olmasın her evde
ve işyerinde bir engelli girişi olacak diye karar aldık. Kadıköy 5 yıl sonra
butik projelerin uygulandığı, farklı sokakların oluştuğu, insanların gezmek için
özel geldiği bir yer haline gelecek.
Caddebostan'a Nazım Hikmet
anıtı
84 yaşında hayata veda eden, Sabiha - Zekeriya Sertel
çiftinin kızları Yıldız sertel'in son arzusu Nazım Hikmet heykelinin
Caddebosta'na dikilmesiydi... Kadıköy'de yaşamış olan ünlü şair, Sertel'in hem
anne-babasının arkadaşıydı. Ressam Jak İhmallyan’ın hediyesi olan Nâzım
Hikmet desenini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağışlayan Sertel,
Müze Müdürü Prof. Dr. Ferit Özşen’i bu proje için görevlendirdi ve ayrıca Selami
Öztürk'ten de bir ricada bulundu...
Öztürk, anıt ile ilgili şunları
söylüyor:
O konuda son derece üzüntülüyüm. Bu projenin mimarı Yıldız
Sertel'di. Kendileri Nazım Hikmet'in heykelini Caddebostan'a dikmek istediler.
Bizde olur dedik. Sertel bu konuda çok çaba harcadı ve Resim Heykel Müzesi'nin
müdürüne bir ricada bulundu. Onlarda 2 metrelik bu heykeli hazırladılar ve 15
Ocak 2010 tarihinde Caddebostan Kültür Merkezi'nde açılışı yapılacak. Sertel'in
bir de mektubu vardı, açılışta konuşmamı istemişti. Ben de 15 Ocak'ta orada
hazır bulunacağım.
1989'da Belediye Başkan yardımcısı ve vekili olarak
görev yapan, 1994 yılından bu yana da Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan
Öztürk, aslında avukat. Şimdi ailesinde avukatlık görevini eşi yürütüyor.
Öztürk'ün iki de çocuğu var. Oğlu Cem hukuk fakültesi mezunu, kızı Sinem ise
mimar.
Öztürk'ün mimar kızı Sinem
Görevler,
statüler ne olursa olsun, baba - kız arasındaki ilişki hiç değişmez. Tıpkı
Öztürk ailesinde olduğu gibi... Sinem ve Selami Öztürk, bu sıcak ilişkiyi
Kadıköy'e de yansıtıyor. Baba Öztürk, bölge için mimar kızından da fikir alıyor.
İşte Sinem Öztürk'ün üzerinde çalıştığı iki proje...
"Herkesten yardım
alan bir insanım. Kızımla da paylaşırım. Örneğin; binaların iç düzenlemelerinde
Sinem'den yardım alıyorum. Onun bilgisayarlı çizimi çok iyi. Ayrıca dünyayı çok
iyi gözlüyor ve araştırma yapıyor. Şu anda 2 önemli çalışması var. Biri dünyanın
iyi operaları, diğeri ise dünyanın en güzel kütüphaneleri... Bir gün Kadıköy'de
hem opera hem de kütüphane yapmayı düşünüyoruz. Türkiye'nin en güzeli operası
bizde olsun istiyoruz. Bunlar hayal ama hayal edilmeden de
yaşanmıyor."