Odalardan Karayolları Arazisi Hakkında Açıklama



Danıştay 6. Dairesi’nin, Zincirlikuyu’daki Karayolları arazisini yapılaşmaya açan plan hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından odalardan arka arkaya basın açıklaması geldi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, TMMOB Şehir Plancıları Odası, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası ve TMMOB  Mimarlar Odası İstanbul Şubeleri’nden yapılan açıklamaların ortak vurgusu “Haklılığımız, Danıştay tarafından doğrulandı” oldu.

İnşaat Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası ve Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri’nden yapılan açıklamada, “Çevre arazi bedellerinin çok üzerinde bir bedelle, 800 milyon dolar karşılığında Zorlu Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım A.Ş’ye satılan arazi üzerinde yapılan plan değişikliği ve satış işleminde kamu yararı bulunmadığı mahkeme tarafından da tescillenmiş oldu” denildi.

Açıklama şöyle devam etti: “Danıştay’ın Bilirkişi raporunu da göz önüne alarak verdiği yürütmeyi durdurma kararı, İstanbul’un en önemli kültürel ve doğal mirası olan Boğaziçi siluetine indirilecek yeni bir darbeyi engelleyecek ve kamunun göreceği zararın önüne geçecek bir karardır. Satışı ve yapılan plan değişikliği ile peşkeş çekilmek istenen Zincirlikuyu Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü arazisi için verilen karar, gerek şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı adına, gerekse de İstanbul kenti ve kentte yaşayan bizler adına son derece anlamlı ve tarihi bir karardır. Bu karar kamu yararına çalışan meslek örgütleri olarak haklılığımızı da bir kez daha göstermiştir.

Bu vesileyle bir kez daha tekrar ediyoruz: Karayolları arazisi ve diğer kamuya ait alanların bu tür yöntemlerle oldubittiye getirilerek bütçe açığını giderecek basit birer para kaynağı olarak görülmesi anlayışından vazgeçilmelidir. Bu alanlar, halkın ortak malıdır ve devletin kurumları tarafından korunması gerekmektedir. Kamuya ait alanların hükümetin günübirlik tercihleriyle elden çıkarılması hiçbir biçimde kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu amaçla yapılan “imar planı değişiklikleri” de, imar planlarının özüne, yasal tanımına ve usullerine aykırıdır. İhaleden birkaç gün önce hükümetin bu alanı özelleştirme kapsamına alarak, plan değişikliklerini Özelleştirme İdaresi’ne onaylatması da bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Çözüm, Zincirlikuyu Karayolları Bölge Müdürlüğü arazisinin KAMU YARARINA ve İstanbul kentinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasının sağlanmasıdır. Bu yapılmadığı sürece, meslek odaları olarak KAMU ADINA gereken duyarlılığı göstermeye devam edeceğiz.

“Bırakınız hassasiyeti, kurallara bile uyulmadı”

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nden yapılan açıklamada ise, “İstanbul metropolünün çok önemli bir noktasında, Boğaziçi alanında ve siluet açısından önem arz eden bir bölgede bulunan, konumunun yanında büyüklüğü ve kamu elinde bulunması nedeniyle planlama sürecinin öngördüğü çalışmalar açısından daha hassasiyetle yaklaşılması gereken bu alanda yapılan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği’nde, bırakınız hassasiyeti, yönetmeliklerin öngördüğü ve planlama bilimi ile süreci açısından zorunlu olan kurallara bile uyulmamıştır” denildi.

Açıklama şöyle devam etti: “Söz konusu plan değişikliği ile parsele getirilen yüksek ve yoğun yapılaşma hakkı ile nüfus yoğunluğunu arttırıcı kullanım fonksiyonları, halihazırda zaten çok yoğun olan çevresi için sakıncalı sonuçlar yaratacaktır. Bu büyüklükte bir yatırımın bu alanda gerçekleşmesi durumunda, zaten yetersiz olan ulaşım alt yapısı daha da yetersiz hale gelecektir. Getirilen Turizm – Kongre Merkezi – Ticaret ve Kültürel Tesis Alanı fonksiyonu ile sadece çalışanların servis araçları ile taşınması bile bölgede ciddi bir trafik sorunu oluşturacaktır. Bu sayılara alışveriş merkezi kullanıcıları ve bu alanda ikamet edeceklerde eklendiğinde ulaşım sorunları bölge için içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Sorun sadece ulaşım altyapısı ile de sınırlı değildir. Sonuçta da, oluşan altyapı ihtiyacının maliyeti yine kamuya ödetilecek ve satıştan elde edilen gelirden daha fazlası yüksek altyapı maliyetlerine harcanacaktır.

Alanın çevresi de düşünüldüğünde, halihazırda arazi fiyatları çok yüksek olan bölgede bu alanın satışı ile birlikte kamu mülkiyetinde olan başkaca bir alan kalmamıştır. Bu nedenlerle, planlama ilke ve esasları çerçevesinde, alandaki mevcut yapılara İstanbul halkının ihtiyaçlarını karşılayacak, kamu yararına olan sosyal ve kültürel amaçlı fonksiyonlar getirilmesi, boş alanların ise özellikle de bölge parkı gibi yeşil alan fonksiyonlarına ayrılması gerek planlama ilkeleri, gerekse de kamu yararı açısından bir gereklilik olarak görülmektedir.

Yargının verdiği ‘yürütmenin durdurulması’ kararının yerine getirilmesi, bu anlamda arazide devam etmekte olan inşaat çalışmalarının bir an önce durdurulması ve oldubittilere meydan verilmemesi için sorumluları görevlerini yapmaya davet ediyoruz.”