"ODE'de Kriz Hiç Konuşulmuyor"



Türk yalıtım sektörünün önde gelen firmalarından ODE Yalıtım’ın genel müdür koltuğunda, artık inşaat malzemeleri sektörünün deneyimli isimlerinden Mimar Bülent Çolak oturuyor. ODE’yi global bir marka haline getirmek için çalıştıklarını belirten Çolak, yatırımlarının kriz döneminde de hız kesmeden devam ettiğini, ODE’de ekonomik krizin konuşulmadığını söylüyor.

Bülent Bey, bize kendinizi tanıtır mısınız?
Mimarlık eğitimimi tamamladıktan sonra, yaklaşık beş sene Arabistan’da şantiyecilik yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm ve Antalya’da bir tatil köyü projesi olan Turtel Sorgun’da görev aldım. Daha sonra Alarko süreci başladı. Alarko’dan sonra ise Antalya Bölge Müdürü olarak Sika Yapı Kimyasalları A.Ş.’ye transfer oldum. Teknik servis müdürlüğü, pazarlama müdürlüğü, satış ve pazarlama müdürlüğü derken toplam 20 sene Sika’da çalıştım. Orhan Bey, "Gel ODE’yi büyütelim ve global bir marka haline getirelim" deyince de Genel Müdür olarak ODE’ye geldim.

Son olarak ODE, Çorlu’daki yeni yatırımıyla gündeme geldi. Ekonomik kriz ortamında yatırım yapma kararı nasıl alındı?
Bu karar alındığında ben henüz ODE’de değildim ama dışarıdan süreci izliyordum. Doğrusunu isterseniz ben buna cesaret edemezdim çünkü çok ciddi bir yatırım. Birde şöyle ilginç bir durum var ki; ODE’nin önemli yatırımlarının tamamı kriz dönemlerine denk gelmiş. Hemen hemen her yatırımın ardından bir kriz patlak vermiş. Buradan da anlaşılacağı üzere ODE güçlü ve ne yapmak istediğini bilen, hedefleri yolunda hızlı adımlarla ilerleyen bir firma. Ekonomik kriz ortamında böyle bir yatırımın yapılması, ülke ekonomisi açısından da büyük önem teşkil ediyor. Çünkü ciddi bir istihdam yaratıyoruz. Tesisin açıldığı 29 Ekim tarihinden itibaren hızlı bir üretim ve satış sürecine girdik. Şu anda her şey yolunda gidiyor. Kalitemiz çok iyi, CE Belgesi aldık, ihracatımız var… Yatırımcı da, çalışan da, tedarikçi de, kısaca herkes yaşanan gelişmelerden dolayı mutlu.

Yurtdışına yönelik ne gibi projeleriniz var?
Şu anda 32 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu sayıyı artırmak için çalışıyoruz. Toplam satışımız içinde, ihracat gelirlerini artırmamız gerekiyor. Farklı ülkelere gidip, çeşitli fuarları ziyaret ediyoruz. Yoğun bir çalışma içindeyiz. Romanya’da ODE ofisi açıldı. Buradaki ofis; Türkiye’deki bölge müdürlüklerimiz gibi çalışıyor. Oradaki projeleri takip ediyor, bize pazarla ilgili bilgi veriyor. Aynı şekilde Çin’de de bir ofis açabiliriz. Şu aşamada yurtdışında üretim yapmak gündemimizde yok ama önümüzdeki yıllarda böyle gelişmeler olacaktır.

Avrupa Birliği süreciyle birlikte çeşitli standartlar ve yönetmelikler de gündeme geldi. Bu konuda ODE neler yapıyor?
ODE Starflex (camyünü) ve ODE Membran (Bitümlü su yalıtım örtüleri) ürünlerimiz CE Belgesi’ne sahip. Çok yakında ODE Isıpan adlı ürünümüz de CE Belgesi almış olacak. AB ülkelerine ihracat yaptığımız için, bu standartlara zaten uymak durumundayız. ODE’nin Çorlu’da çok kaliteli bir ekipten oluşan oldukça önemli çalışmalara imza atan bir Ar-Ge ekibi var. Her gün yeni birtakım standartlar ortaya çıkıyor; hem bu gelişmelere ayak uydurabilmek hem de sektöre yön veren inovatif ürünler geliştirmek için çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz.

Şu günlerde pek çok sektör sıkıntı yaşarken; krizle beraber tüketicilerin tasarrufun önemini daha iyi anlaması sonucunda yalıtım sektöründe bir hareketlenme oldu. Yalıtım sektörü "krizi fırsata çevirdi" diyebilir miyiz?
Şunu samimi olarak söyleyebilirim, ODE’de kriz hiç konuşulmuyor. Biz, mevcut durumda nasıl başarılı olabiliriz diye tartışıyoruz. Ama bu arada kriz şartlarına da hazırlıklıyız. Önem verdiğimiz değerlerden feragat etmek gibi bir düşüncemiz olamaz. Bütçe daralmalarında ilk akla gelen tasarruf önlemlerinden biri eğitim giderlerini kısmak, reklam giderlerini düşürmektir. Biz ne eğitimlere ne de marka yatırımlarına ara veriyoruz. Çünkü bu süreçte insanların eğitim için daha çok vakti olabiliyor. Marka harcamaları ise sürekliliği olması gereken harcamalar. Yani piyasaya çıkıp geri çekilmek ve kendinizi unutturmak yanlış bir tedbir düşüncesindeyiz. Şirketimizde herkesin moral ve motivasyonu üst seviyede. İşten çıkarma gibi süreçleri konuşmak bile istemiyoruz. Çünkü insan kaynağı bizim için çok önemli; eğitimli ve şirket kültürünü almış çalışanlarımızın yoluna bizimle birlikte devam etmesi bizi daha da güçlü kılacaktır. Hatta kriz döneminde yeni yatırımımız sayesinde yaklaşık 70 kişiye istihdam sağladık. Dolayısıyla hiç kimsenin şirketten ayrılmasını istemiyoruz. Ama bunun için de satışlarımızda başarı göstermek, daha verimli üretim yapmak zorundayız. Sektörel açıdan baktığımızda ise, inşaat sektörüne paralel olarak tabii ki yalıtım sektöründe de bir düşüş var. Yeni yapılarda yalıtım oranına baktığımız zaman bir düşüş gözlemleniyor. Buna karşılık mevcut binaların ısı yalıtım oranlarına baktığımızda ise hızlı bir artış var. Yalıtım sektörü krizden mutlaka etkilendi; ama diğer sektörler kadar değil. Enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak yalıtımın ekonomiye katkısını artık herkes biliyor. Mevcut binaların %90’ının yalıtımsız olduğu bir ülkede bizlere daha çok iş düşüyor. Gerek mevcut konut stokunun yenilenmesi gerek yeni yapılacak konutların yalıtılması; yalıtım sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu gösteriyor. Küresel ısınma, enerji maliyetlerindeki yükselme ve küresel kriz gibi nedenler yalıtımın öneminin anlaşılmasında etkili oldu. Yalıtım, binalarda %60 a varan tasarruf sağlıyor. Endüstriyel binalarda da yalıtıma önem verilirse, enerji verimliliği daha çok artacaktır. Bu noktada mimar ve mühendislerin de ciddi katkılar ortaya koyması gerekiyor.

Sizce yalıtımın önemi Türkiye’de yeteri kadar anlaşıldı mı?
Biz yalıtımın önemini yeni yeni kavrayan bir ülkeyiz. Öncelikle yalıtım kalınlıklarını artırmamız gerekiyor. Avrupa’daki yalıtım kalınlıklarıyla Türkiye’dekiler arasında çok büyük fark var. Bu konuda bilinçlendiğimiz takdirde yalıtım kalınlıkları da mutlaka artacaktır. Yalıtımın önemi özellikle küresel ısınma, enerjide dışa bağımlı bir ülke olma nedeniyle enerji fiyatlarına uygulanan artışlarla daha iyi anlaşıldı. Bu konuda üreticilerin ve İZODER’in ve İMSAD’ın da desteğiyle çok ciddi yol kat edildi. İnsanlar yalıtımın önemini fark ediyorlar. Hatta artık Yapı marketler de bile yalıtım ürünleri satılıyor. Tüketicinin hızlı bir şekilde bilinçleneceği konusunda ümitliyim. Kişi başı yalıtım malzemesi kullanım oranı arttıkça ülke olarak daha da gelişeceğiz çünkü bu oran aynı zamanda bir gelişmişlik ölçütüdür.

Yapı 2009 İstanbul Fuarı’nın katılımcı firmalarından biriydiniz. Kısaca bize Fuar’ı değerlendirir misiniz?
Yapı Fuarları, hem yurtiçi hem de yurtdışı ziyaretçileri açısından büyük önem taşıyor. Biz de ODE olarak, ihracata yönelik satışlarımız olduğu için Yapı Fuarları’nı çok önemsiyoruz. Özellikle kriz ortamında fuarlara katılmanız, reklam vermeniz gerekiyor ki kriz sonrasına hazırlıklı olun. Bunlara mutlaka kaynak ayırmak zorundasınız. Böylece markanızın bilinirliği sürecektir. ODE olarak Türkiye’deki fuarlara katıldığımız gibi yurtdışındakilere de gidiyoruz. Son bir ay içinde hem Çin’de, hem de Almanya’da iki fuara katıldık. Son dönemde özellikle "yılın yatırımı" ödülünü de bize kazandıran ODE Starflex camyünü tesisimizdeki ürünlerimizi sergiliyoruz. Yoğun bir taleple karşılaşıyoruz her yerde. Bu bizi yeni yatırımlar için de motive ediyor.