Orta Vadeli Program Resmi Gazete'de



Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın birlikte açıkladığı Orta Vadeli Program (OVP), Resmi Gazete'de yayımlandı. Temel amacı, ''küresel ekonomide devam eden sorunlara rağmen büyümeyi potansiyel seviyesine çıkarmak, istihdamı artırmak, kamu dengelerini iyileştirmek, enflasyonla mücadeleye devam etmek, cari işlemler açığındaki düşüş eğilimini sürdürmek, yurtiçi tasarrufları artırmak ve bunların sonucunda makroekonomik istikrarı güçlendirmek'' olarak belirlenen OVP döneminde maliye, para ve gelirler politikaları ile makro ihtiyati düzenlemeler güven, istikrar ve öngörülebilirliği güçlendirecek ve ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını artıracak bir çerçevede uygulanacak.
     
Makro tedbirlerin yanı sıra cari açığın orta ve uzun vadede kalıcı olarak düşürülmesi için yapısal reformlara ve sektörel bazda tedbirlerin alınmasına devam edilecek. İstihdamı artırmak için istikrarlı büyüme ortamını sağlayacak politikaların yanı sıra işgücünün niteliğini, işgücü piyasasının esnekliğini ve işgücüne katılımı artıracak politikalara ağırlık verilecek.
     
Öte yandan, ekonominin rekabet gücü, kamu harcamalarında etkinlik, iyi yönetişim, eğitim sistemi, yargı sistemi, vergi sistemi, kayıtdışılık, yerel yönetimler, bölgesel gelişme ve sürdürülebilir kalkınma alanlarındaki yapısal dönüşümün devam ettirilmesi ve kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi, programın temel öncelikleri arasında yerini aldı.
 
OVP'de büyümeden istihdama, kamu maliyesine, ödemeler dengesine ve enflasyona kadar hedefler şöyle belirlendi:
    
Büyüme
    
Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, Türkiye'nin ticaret ortaklarının ise daha ılımlı büyüyeceği, yükselen piyasa ekonomilerine sermaye girişinin devam edeceği, Türkiye'nin ithalat ve ihracat fiyatlarının yatay bir seyir izleyeceği varsayıldı. Programda, AB ülkeleri başta olmak üzere dış pazarlardaki talep belirsizliği nedeniyle 2013 yılında GSYH büyümesi yüzde 4 olarak öngörüldü. 2014 ve 2015 yıllarında ise büyümenin potansiyel seviyesine yakınsayarak yüzde 5 seviyesinde gerçekleşmesi hedef alındı. Bu dönemde büyümeye dış talebin katkısının sınırlı kalması, büyümenin esas itibarıyla yurtiçi talep kaynaklı olması öngörüldü.
    
Tüketim harcamaları da yurtiçi tasarruflar da artacak
    
Program döneminde, reel olarak yıllık ortalamada, özel tüketim harcamalarının yüzde 4, özel sabit sermaye yatırımlarının yüzde 7, kamu tüketim harcamalarının yüzde 3,4, kamu sabit sermaye yatırımlarının ise yüzde 4,3 oranında artması öngörüldü. Son yıllarda önemli ölçüde düşen yurtiçi tasarrufların dönem boyunca artarak, program dönemi sonunda yüzde 16,7'ye ulaşmasının beklendiği programda, bu gelişmede özel kesim tasarruflarındaki artışın belirleyici olacağı kaydedildi.
    
Toplam istihdam artışı 1,5 milyon kişi olacak
    
Program dönemi boyunca hem kamuda hem de özel kesimde tasarruf yatırım açığı oluşması öngörüldü. Söz konusu dönemde ekonomik büyümeyle birlikte tarım dışında 1,6 milyon kişi ilave istihdamın yaratılması beklenirken, tarım istihdamında beklenen sınırlı gerilemenin etkisiyle toplam istihdam artışının 1,5 milyon kişi olacağı tahmin edildi. Dönem sonunda işgücüne katılma oranının yüzde 49,8, istihdam oranının yüzde 45,5, işsizlik oranının ise yüzde 8,7 olması beklendi.Genel devlet harcama ve gelirleri son dönemde ulaştığı seviyelerde seyredecek
    
2012 yılı sonunda yüzde 1,7 olacağı tahmin edilen kamu kesimi açığının GSYH'ya oranının OVP dönemi sonunda yüzde 0,9'a gerilemesi, aynı şekilde, 2015 yılı genel devlet açığının GSYH'ya oranının da 2012 yılında gerçekleşmesi beklenen yüzde 1,6 seviyesinden yüzde 0,9'a düşmesi hedeflendi. Programda, GSYH'ya oran olarak, genel devlet harcama ve gelirlerinin son dönemde ulaştığı seviyelerde seyretmesi beklendi.
    
Borç stokunun GSYH'ya oranı düşecek
    
2012 yılında yüzde 27,2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen sosyal güvenlik primleri dahil vergi yükünün (vergi red ve iadeleri hariç) GSYH'ya oranının, 2013 yılında yüzde 28,2 olarak gerçekleşeceği ve Program dönemi sonunda yüzde 27,5 seviyesine gerileyeceği öngörüldü. GSYH'ya oran olarak, 2011 yılında yüzde 39,2 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun 2012 yılında yüzde 36,5 düzeyine gerilemesi beklenirken, söz konusu oranın düzenli bir azalma eğilimi göstererek Program dönemi sonunda yüzde 31 düzeyinde gerçekleşmesi öngörüldü.
    
Yıllık ortalamada ihracat yüzde 5,7, ithalat yüzde 5,4 artacak

Program döneminde Türkiye'nin ticaret ortaklarının büyümesinin ılımlı seyredeceği, ihracatta pazar ve ürün çeşitlenmesinin artacağı tahmin edilirken, ihracat ve yakıt dışı ithalat fiyatlarının birbirine yakın seviyelerde ve düşük oranda artacağı, böylece dış ticaret hadlerinde kayda değer bir değişim olmayacağı öngörüldü. Bu çerçevede, Program döneminde yıllık ortalamada reel olarak ihracatın yüzde 5,7, ithalatın ise yüzde 5,4 oranında artacağı tahmin edildi.
    
Cari açık düşecek
    
Dönem boyunca parasal olmayan altın ihracat ve ithalatının geçmiş yıllar seviyesine dönmesi beklenirken, 2012 yılı sonunda 59,1 milyar dolar olacağı tahmin edilen yakıt ithalatının, büyüme performansı ve petrol fiyatlarındaki beklentilere göre dönem sonunda 65,4 milyar dolar olarak gerçekleşmesi tahmin edildi.

2012 yılında turizm gelirlerinin beklenen seviyenin biraz altında kalacağı, program döneminde ise turizm gelirlerinin ortalama yüzde 6,5 oranında artacağı öngörüldü.
     
Bu arada, Program döneminde yurtiçi tasarrufları artırmaya ve ekonominin üretim yapısının ithalata olan yüksek bağımlılığını azaltmaya yönelik politikaların da katkısıyla, 2012 yılı sonunda yüzde 7,3 olarak gerçekleşmesi beklenen cari işlemler açığının GSYH'ya oranının dönem sonunda yüzde 6,5'e inmesi hedeflendi.
    
Enflasyon
    
Toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının Program döneminde devam edeceği ve emtia fiyatlarının istikrarlı seyredeceği öngörülen programda, gıda enflasyonunun yüzde 7 civarında dalgalanacağı ve Brent tipi ham petrol fiyatlarının 110 dolar seviyesinde kalacağı beklentisine yer verildi. Programda, bu çerçevede TÜFE yıllık artış hızının yüzde 5 seviyesine ineceği tahmin edildi.Kamu Maliyesi
    
Maliye politikası; makroekonomik istikrarın güçlendirilmesine, özel sektör öncülüğünde bir büyüme sürecinin desteklenmesine, cari açıkla ve enflasyonla mücadeleye yardımcı olacak bir yaklaşımla yürütülecek. Programda öngörülen gelir, harcama ve borçlanma büyüklükleri gözetilecek, programın mali hedeflerinden sapmasına yönelik güçlü emarelerin ortaya çıkması durumunda gerekli politika müdahaleleri yapılacak, mali disiplin korunacak.
     
Kamu idarelerinin, belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda kendilerine tahsis edilen ödenekleri etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanmaları ve çok yıllı bütçeleme yaklaşımıyla belirlenen kamu harcamalarında programlanan miktarın aşılmaması esas olacak. Bu çerçevede; kamu idarelerinin karar verme süreçlerini güçlendirmek, mali saydamlık ve hesap verilebilirliği artırmak amacıyla uygulamaya konulan stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme anlayışı yaygınlaştırılacak, kaynak tahsis sürecinde stratejik planlar ve performans programları esas alınacak. Harcama programları verimlilik artışı sağlamak amacıyla gözden geçirilecek. Bu amaçla idari bir mekanizma oluşturulacak.

Kamu ihale sisteminin etkinliği artırılacak.
 
Sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmeksizin, gereksiz ilaç ve hizmet kullanımını önlemek üzere ilaç ve tedavi harcamaları daha akılcı hale getirilecek. Sağlık hizmet sunucularının geçmiş davranışlarını dikkate alan denetim modelleri geliştirilecek, risk analizi ve veri madenciliği alanlarında yazılım, donanım ve eğitim altyapısı güçlendirilecek.
    
Kamu Yatırım Politikası
    
Kamu yatırımlarının etkinliği artırılacak; yatırımlar, öncelikli sosyal ihtiyaçları giderecek ve üretken faaliyetleri destekleyecek nitelikteki altyapıya yönlendirilecek; kurumsal, sektörel, bölgesel ve AB'ye uyum yönündeki amaçların gerçekleştirilmesinde etkili bir araç olarak kullanılacak. Bu çerçevede; kamu yatırımlarının etkili, verimli ve zamanında gerçekleştirilmesi, mevcut sermaye stokunun daha etkin kullanılması hedeflenecek.

Eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu, adalet ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verilecek. Kamu yatırımları, başta Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındaki yatırımlar olmak üzere bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmayı ve bölgesel gelişme potansiyelini değerlendirmeyi hedefleyen ekonomik ve sosyal altyapı projelerine yoğunlaştırılacak.
    
Kamu Gelir Politikası
    
Vergi düzenleme ve uygulamalarında istikrar ve öngörülebilirlik esas olacak.
 Temel vergi kanunlarının günümüz ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilmesi çalışmaları tamamlanacak.
 Vergi politikaları finansman kalitesini artıracak şekilde uygulanacak.
 Başta yurtiçi tasarruf yetersizliği ve cari açık olmak üzere, büyüme ortamının sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede vergi politikası gerektiğinde etkin bir şekilde kullanılacak.
    
Kamu Borçlanma Politikası
    
Kamu borçlanma politikası, iç ve dış piyasa koşulları ile maliyet unsurları göz önüne alınarak belirlenen risk düzeyi çerçevesinde, finansman ihtiyacının orta ve uzun vadede mümkün olan en uygun maliyetle karşılanmasını sağlayacak şekilde yürütülecek. Piyasa koşulları elverdiği ölçüde, borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla yapılması suretiyle döviz kuru ve faiz oranı riski; ortalama vadenin uzatılması ve Hazine'nin güçlü rezerv tutması suretiyle likidite riski düşürülecek. Borç servisinin dönemler arası dengeli dağılmasının sağlanması ve ikincil piyasada fiyat etkinliğinin artırılması amaçlarıyla değişim ve geri alım ihaleleri yapılabilecek. Hukuki altyapısı önemli ölçüde oluşturulan mali yönetim, kontrol ve denetim anlayışı tüm unsurlarıyla uygulanacak.Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme
    
KİT'lerin karlılık, verimlilik ve kurumsal yönetişim ilkelerine uygun olarak işletilmesi esas olacak. KİT'lerde; yetkilendirmeyi, hesap verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi esas alan stratejik yönetim anlayışı yaygınlaştırılacak. KİT'lerin stratejik planlarının yıllık performans programları izlenecek ve değerlendirilecek.

KİT'lerde uluslararası standartlara uygun iç denetim birimleri oluşturulacak, iç kontrol sistemleri geliştirilecek. Fiyatlandırma başta olmak üzere KİT'lerin tüm işletmecilik politikaları, stratejik planlar ile genel yatırım ve finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenecek ve etkin bir şekilde uygulanacak.
     
KİT'lerin gayrimenkullerinin değerlendirilmesinde rayiç bedel esas alınacak. Atıl olmayan gayrimenkullerin devrinde; işletmenin verimliliği ve bütünlüğü gibi hususların olumsuz etkilenmemesi, tarım arazilerinin korunması ve çevre sağlığı göz önünde bulundurulacak.

KİT'lerin sürekli zarar eden ve kara geçmesi mümkün görülmeyen işletme birimleri tasfiye edilecek. Kamu, elektrik dağıtımı ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilecek; elektrik üretimi, şehir içi doğalgaz dağıtımı, telekomünikasyon, liman, otoyol ve köprü işletmeciliğindeki kamu payı ise azaltılacak.
    
Ödemeler Dengesi
    
İstikrarlı büyümeyi sağlamak amacıyla cari açığın sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi ve finansmanının mümkün olduğunca doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli kaynaklarla karşılanması esas olacak. Yurtiçi tasarrufların artırılması, mali disiplinin korunması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, işgücü piyasasının esneklik ve etkinliğinin artırılması, kayıtdışılıkla etkin mücadele edilmesi ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi çalışmaları cari açıkla mücadelede önemli katkı sağlayacak.
     
Enerjide yerli ve yenilenebilir kaynakların payı artırılacak, enerji verimliliğini sağlayıcı çalışmalar desteklenerek ithalata olan bağımlılık azaltılacak.
     
Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamında; ihracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedarikine, üretim ve ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığının azaltılmasına ve bu suretle ihracatta sürdürülebilir rekabet gücüne katkı sağlanmasına yönelik eylemlerin hayata geçirilmesine başlanacak. Yurtiçinde üretim yapan uluslararası firmaların tedarik zincirlerinde yurtiçi üretimin payının artırılmasına yönelik politikalar geliştirilecek.
     
Dahilde işleme rejimi, yurtiçi üretim, ihracat ve dış ticaret dengesine etkisi açısından bütüncül bir şekilde değerlendirilerek gerekli düzenlemeler yapılacak. Yurtiçi katma değer oranı yüksek malları kullanma bilincinin geliştirilmesine yönelik olarak etiketleme başta olmak üzere özendirici tedbirler alınacak.
     
İthalatta piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin etkinliği artırılacak. Kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi sağlanacak.
    
Para Politikası
    
Para politikası, enflasyon hedeflemesi çerçevesinde yürütülecek. Temel para politikası aracı olarak kısa vadeli faiz oranları kullanılmasının yanı sıra zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı nitelikteki araçlar ile Türk Lirası ve döviz cinsi likidite uygulamaları birlikte kullanılmaya devam edilecek. Enflasyon hedefleri, Hükümet ve Merkez Bankası tarafından üç yıllık vadede belirlenecek.
     
Para politikasının hesap verebilirliğini ve şeffaflığını temin etmek amacıyla, enflasyonun yıl sonu hedefinden belirgin olarak sapması ya da sapma olasılığının ortaya çıkması halinde, Merkez Bankası hedeften sapmanın nedenlerini ve enflasyonun tekrar hedefe yakınsaması için alınması gereken önlemleri Hükümete yazılı olarak bildirecek ve kamuoyuna duyuracak.