Prost ile İlk 'Tanışma'

Prost üzerine ilk ne zaman çalışmaya başladınız?

 

Cana Bilsel: Fransa’da İzmir üzerine bir şehircilik doktorası yaptım. İzmir’in 19.yy ve 20. yy başını çalışırken, büyük ölçüde Fransa’daki milli kütüphane belgelerinden faydalandım. Ve bu çalışmamı 1922 ile sınırlandırmayıp, Cumhuriyet dönemine kadar getirmek istedim.

İzmir’de yangın sonrasında, Cumhuriyet’in ilk şehir planı yapılmıştı. Bu plan Danger kardeşlerin planı olarak bilinir. Planı uzun süre arşivlerde aradım, sonunda Henri Prost’un arşivinde buldum. Ve aslında Prost’un bu planın arkasındaki gerçek şehirci olduğu sonucuna vardım.

 

Fransız Şehircilik Ekolü

 

Tony Garnier ve Léon Jaussely gibi Henri Prost da Villa Medici programından çıkıyor. Ve onların oradaki tartışmaları Fransa’daki ilk şehircilik ekolünü oluşturuyor. Bu çok önemli bir şey. Antik kentleri çalışırlarken, buradan yola çıkarak, 20. yüzyılın başında kentlerin planlanabileceğini savunuyorlar. Çünkü antik kentlerin bir bölümünün planlı kentler olduğunu keşfediyorlar. Böyle ilginç bir ilişki var. O zaman, “20. yüzyılın başında da kentler planlanabilir, tamamen yeni planlı kentler inşa edilebilir” sonucuna varıyorlar.

 

Tony Garnier’nin meşhur ‘Cité Industrielle’i (Sanayi Sitesi) de bu fikirden ortaya çıkan bir model ve hepsinin ilginç hikayeleri var.

 

Örneğin Léon Jaussely Barselona için açılan yarışmayı kazanıyor ve bu kentin planını yapıyor. Aynı şekilde Prost da Anvers (Antwerp) Limanı için açılan ve kentin gelişim planının (plan d’extension) yapımını içeren yarışmayı kazanıyor. Dolayısıyla onun da şehircilik kariyeri öyle başlıyor bir anlamda.

 

Şehircilik disiplininin doğuşu

 

Şehircilik disiplininin yeni yeni formüle edildiği bir dönem. Örneğin 1902’de, Town Planning Congess toplanıyor Londra’da. Yani bu yalnızca Fransa için geçerli olan bir oluşum değil. Aynı zamanda paralel olarak İngiltere’de ve Almanya’da da genç mimarlar şehircilik alanına ilgi duyuyorlar ve bu alanı yeni bir disiplin olarak kurmaya başlıyorlar. Onun için de ilk kongreler çok önemli. Ve farklı ülkelerden gelen insanların, bunların arasında Prost da var, bu kongrelerde buluştuklarını biliyoruz. Dolayısıyla birbirleriyle iletişim halinde oluşturdukları bir alan şehircilik. Prost da ilk defa bu kongrelere katılarak, ardından Anvers kentinin planlama çalışmasını kazanarak bu konudaki deneyimlerini geliştiriyor.

 

İlk Şehircilik Denemeleri Bağlamında Prost’un Fas Deneyimi

 

Avrupa’daki sanayi kentleri, içinde bulundukları kaotik koşulları nasıl yaparız da iyileştiririz diye bir uğraşa giriyorlar. O zaman ‘kentleri planlayarak daha iyi yaşam çevreleri oluşturmalıyız’ gibi bir inançla yola çıkılan bir yasa bu ve daha sonra ciddi bir mücadele konusu oluyor. Kimi entelektüeller ve sanayi sermayesi bunu destekliyor. Ancak ondan sonra bu düzenleme yasa olarak çıkabiliyor.

 

Ama Fransa’da daha bu yasa çıkmadan önce de birtakım deneyimler var. Bunlardan bir tanesi de Fas. Yani Fransa dahilinde denemeler yapılmadan önce kolonilerde ilk deneyler yapılıyor. Hindiçin’de, Güneydoğu Asya’da ve Kuzey Afrika’da denemeler var. Hébrard bu çalışmalarda yer alan plancılardan biri.

 

Prost da Fas’ın askeri valisi Mareşal Liyote’nin davetiyle Fas’taki yeni kentleri planlıyor. 1914 yılından 1922’ye kadar Fas’ta yoğun bir şekilde çalışıyor ve çok başarılı uygulamalar yapıyor. Özellikle Kazablanka kenti tüm Akdeniz çevresinde modern kentin planlanmasında model olarak sunuluyor.

 

İzmir’e Davet

 

Burada ilginç olan 1922 yılında, yani çalışma döneminin sonunda İzmir’e davet edilmiş olması. Çok yoğun olduğunu söyleyerek bu daveti kabul edemiyor. Çünkü bu çalışmadan hemen sonra Fransa’nın güney kıyısında, Côte d’Azur’ün Côte Varoise bölgesinde Fransa’nın ilk bölge planını yapmaya başlıyor.

İzmir için de kendi meslek arkadaşları olan René ve Raymond Danger kardeşleri öneriyor Türk hükümetine. Ama onlarla birlikte çalışıyor, zira İzmir’e ilişkin eskizleri kendi arşivinden çıktı. Yıllarca saklamış.

 

Peki Danger’ler daha önce hangi planlama çalışmasında bulunmuşlardı?

 

Danger kardeşler harita mühendisi (‘Géomètre’ harita mühendisi anlamına geliyor). Özellikle René Danger, şehircilik konusunda uzmanlaşan kişi. Prost da harita mühendisliğinin şehir planlama için çok önemli bir formasyon olduğu düşüncesinde. Dolayısıyla onlarla yakın bir ilişkisi var.

 

Prost’un İzmir’e neden ve nasıl davet edildiği konusuna gelince, yazdığım bir makalede bunun Liyote ile olan ilişkisi olduğu varsayımında bulunmuştum. Mareşal Liyote Ankara Anlaşması’nın imzalanmasında etkili olan bir kişi. Fransa 1. Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun kimi bölgelerini işgal etmiş olan ülkelerden. Ankara Anlaşması, Fransa’nın Türkiye topraklarından çekilmesini sağlayan bir anlaşmadır. Bunda da Atatürk ve Liyote arasındaki yazışmaların etkili olduğu bilinir. Dolayısıyla böyle bir nedenle yazışmış olan iki siyasi liderin arasında, İzmir’in yangın sonrasında planlanması için de bir iletişim olmuş olması olasılığı var diye düşünüyorum.

 

Bir plancı olarak Prost’un Türkiye ile ilk ilişkisi İzmir planıdır denilebilir. İzmir’de yapılan ve kısmen bir bölümü uygulanan plan, birbirini diyagonal kesen bulvarlar, ışınsal meydanlar ile kendini gösteriyor. Çok karakteristik bir yanı var.

 

Şemsa Demiren’in Araladığı Kapı

 

Prost üzerine ilk çalışmaya başladığımda, arşivinde İzmir planına rastlamıştım ve Şemsa Demiren ile de o zaman tanıştım. Demiren, Güzel Sanatlar Akademisi’nden 1945 yılında mezun olmuş olan bir hanım. Prost hocası olmuş. Demiren de mezun olduktan sonra birkaç ay kadar onun asistanlığını yapmış. Sonra yine Prost’un tavsiyesi ile Fransa’da Auguste Perret’nin yanında çalışmış. Perret ile yeniden diploma projesi yapmış ve ondan sonra da şehircilik üzerine odaklanmış.

 

Şemsa Demiren’in Arkitekt dergisinde makaleleri de yayımlanmıştır. Örneğin bu makalelerden biri Le Corbusier’nin Şakuli kenti (Ville verticale/Dikey Kent) ve Ufki kenti (Ville horizontale/Yatay Kent) üzerinedir. Aynı dergide 1940’lı yıllarda Le Corbusier ile gerçekleştirdiği röportajlar da vardır. Daha sonra UIA’nın Türkiye temsilciliğini de yapmış olan aktif bir isim Şemsa Hanım. Prost’un hem öğrencisi hem asistanı. Prost’un ilk öğretim elemanları arasında yer aldığı Şehircilik Enstitüsü’nün öğrencilerinden.

 

Yıllar sonra Şemsa Hanım’la tanıştığımda, kendisi bana Prost üzerine çalışmam gerektiğini, onun daha ayrıntılı arşivinin Académie d’Architecture’de olduğunu –Prost’un arşivinin oraya verilmesinde de Şemsa Hanım’ın büyük katkısı var- söyledi.

 

Tabii o sırada İzmir üzerine olan doktoramı tamamladım. Bunun bir bölümü Danger ve Prost’un İzmir’i planlaması üzerineydi. Ardından, doktora sonrası araştırması olarak, Prost’un İstanbul planlamasının yeterince bilinmediği düşüncesiyle ve duyduğum ilgiden ötürü bunun üzerine çalışmak istedim. İlk araştırmayı yaptığımda da gördüm ki İpek Akpınar İngiltere’de School of Bartlett’ta bu konuda bir doktora tezini yeni bitirmiş. Yani Prost’un planlaması ve sonrasında bu çalışmanın Adnan Menderes operasyonları ile uygulanması üzerine. Zaten tanışıyorduk ve işbirliğimiz de bir anlamda böyle başlamış oldu.

 

 

“Menderes, Prost’a Onurunu İade Etti”

 

İpek Akpınar: Tabii bu olağanüstü kişiselleştirilmiş ve başka bir hikâye. Ben daha genel bağlamda anlatayım Prost ile ilgili yürüttüğüm çalışmayı… Kendime doktora tez konusu ararken, Habermas’ın “moderniteden modernizasyon”a diye betimlediği o devri, Avrupa için ve Batı gelişimindeki o kırılmadan bahsetmesinin Türkiye’ye çok uygun olduğunu düşündüm. 1950’ler benim için çok kritikti. 1950’lerin, Anayasa sürekli ihlal edilerek ve seçilmiş bir başbakan asılarak travmatik bir şekilde bitişi… Verinin olmadığı, politize bir ortam… Böyle bir ortamı mimarlık ve kentin dönüşümü üzerinden nasıl okurum diye düşündüm. Menderes’in imar operasyonları’na ben nasıl bakarım diye düşünürken –özellikle Burak Boysan’ın ve Sibel Bozdoğan’ın dönemle ilgili çok değerli yazıları var-, Menderes’in Yassıada dava tutanaklarına eriştim. Menderes’in asılma nedenlerinden birinin bu yıkımlar olduğunu gördüm. 7 bin 300 istimlak var, hepsinin ödemeleri çok net yapılıyor ama 300 hanenin ödemesinde bir problem var. Mülk sahiplerinin hesaplarına para geçmeden yıkımlar gerçekleşiyor.  İnsanların yaşadığı bu mağduriyet doğrudan Anayasa’nın ihlaline bağlanıyor ve imar operasyonları da idam kararı kapsamında sıralanıyor. Diyorlar ki: “Bu onun kafasındaki bir imgeydi, kenti hallaç pamuğu gibi attı, baş mimardı ve bu baş mimar kanuna aykırı bir şey yaptı, elinde plan yoktu.”

 

Menderes’in savunmasını okumak aslında çok enteresandı. Bu nedenle Prost incelememi, Menderes’in savunması üzerinden gerçekleştirdim.

 

Aslında Prost’la tanışmam 1996’da İstanbul’daki Habitat Zirvesi’ndeki küçük ölçekli tanışmada oldu ama bu denli bilgi sahibi değildim. Menderes operasyonlarının, hukuki ve fikri altyapısı ile -her ne kadar uygulamada ölçek olarak ciddi farklılıklar olsa da- Prost’a onurunu iade ettiğini düşünüyorum. O anlamda benim için çok çarpıcı bir ikili idi. Atatürk tarafından davet edilen, İnönü tarafından kısmen uygulamalarının olduğunu bildiğimiz bir şehircinin, 50’lerin altyapısını hazırlayan kişi olması…

 

50’lerin İmarındaki ‘Gölge’ Adam

 

Yani Prost’un o uygulamaların arkasındaki ‘gölge adam’ olması benim ilgimi inanılmaz biçimde çekti ve çok bakir bir konu olduğunu düşündüm. Açıkçası, en azından benim İTÜ’deki öğrencilik yıllarımda, Prost ile ilgili bir ders anlatıldığını hatırlamıyorum ki ben derece ile mezun olan, hiçbir dersi kaçırmayan garip bir öğrenciydim.

 

Planlama bölümü için de aynı durum geçerli. Tony Garnier’ler vs hep anlatıldı ama Prost’a pek değinilmedi…

 

Cânâ Bilsel: Prost Tony Garnier’nin çağdaşı. Neredeyse onun kadar önemli.

 

İpek Akpınar: Sınıf arkadaşı. Tony Garnier 1’incilikle mezun oluyor, Prost 4’üncülükle.

Cânâ Bilsel: Henri Prost da Tony Garnier gibi Fransa’da şehircilik disiplinini kuran isimlerden biri.

 

İpek Akpınar: Tabii burada Fransız ekolü, Alman ekolü söz konusu. Orada o dersi veren öğretim görevlilerinin hangi formasyona sahip oldukları ya da Prost üzerinden direkt, birebir yaşadıkları kişisel negatif deneyimler, onun gölgede kalmasına ve ele alınmamasına neden oluyor. Unutturulmaya çalışıldığını ve tam da bu nedenle üstüne gidilmesi gerektiğini düşündüm. Daha sonraki yıllarda ortak araştırma projesine uzun soluklu bir koşu olarak yola çıktığımızda da dönüp dolaşıp bu fikre vardım: Prost bu kadar önemli bir figür olmasına rağmen, onun üzerine, envanter olsun, arşiv belgesi olsun çok ciddi bir yayın yok. Tezimin başlangıcına da bir bakıma, bu bakir alanın doldurması fikri ivme verdi.

 

Prost’a ilişkin nitelikli bir yayın yok mu, sergi için yeni basılan katalog dışında?

 

Cânâ Bilsel: Prost’un ölümü ile birlikte, çalışma arkadaşları ve öğrencileri, Prost adına bir anı kitap yayımlıyorlar. Oldukça büyük formatlı, az sayıda ama kaliteli baskısı olan bir kitap. Académie d’Architecture çıkarmış. Prost’un şehircilik kariyerindeki önemli dönemler bölüm bölüm anlatılıyor. Bunların birincisi Anvers şehrinin planlanması, ikincisi Mareşal Liyote ile birlikte yürüttüğü ve 1914-1922 dönemini kapsayan Fas şehirlerinin planlanması çalışması,  üçüncüsü Côte d’Azur-Côte Varoise bölgesinin planlanması, ardından ise Paris bölgesinin planlanması.

 

Paris’in baş şehircisi iken İstanbul’u tercih ediyor

 

Paris metropolünün 1930’larda gelişim planlaması işi Fransız Hükümeti tarafından doğrudan Prost’a veriliyor. O denli önemsenen bir insan kendi döneminde. Paris’in baş şehircisi sıfatı ile bu işi yükümleniyor. İstanbul’a davet edilmesi de tam bu döneme denk geliyor.

 

Atatürk ve İstanbul Belediyesi aslında Paris’in baş şehircisini İstanbul’u planlamak üzere davet ediyorlar. Bu çok önemli, çünkü pek bilinmiyor Prost’un kim olduğu.